Erdoğan 2012 Ağustos’undaki bir Moskova ziyaretinden dönüşünde gazetecilerin sorularını cevaplarken şöyle demişti:
“Putin’e ‘Zaman zaman bize takılıyorsun. ‘AB’de ne işin var?’ diyorsun. O zaman ben de şimdi size takılayım. ‘Hadi gelin, bizi Şangay Beşlisine dahil edin, biz de AB’yi gözden çıkaralım’ şeklinde bir lâtife yaptım.”
Başbakan olarak yapılan bu konuşmanın üzerinden 10 seneyi aşkın bir zaman geçti. Aynı söylemi ara ara tekrarlayan Erdoğan, katıldığı son Şanghay zirvesinde bu örgüte üye olma niyetini bir defa daha dile getirmiş.
Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın üye olduğu dönemde Şanghay Beşlisi olarak anılan örgütün üye sayısı bilâhare Özbekistan, Hindistan, Pakistan ve son olarak İran’ın katılımıyla dokuza çıktı. Ve ismi Şanghay İşbirliği Örgütü olarak değiştirildi.
Bu üyelerin dışında Suudi Arabistan, Mısır ve Katar’a da “diyalog ortağı” statüsü verildi.
Örgüt, üyelerinin güvenlik, ekonomi ve kültür alanlarında işbirliği yapmalarını öngörüyor. Hindistan ve Pakistan dışındaki üye ülkelerin ortak yönü otoriter rejimler tarafından yönetiliyor olmaları. Ve örgütün AB’den en önemli farkı da demokrasiden uzaklığı.
Bizdeki tek adam rejiminin Brüksel yerine Şanghay’ı tercih etmesi, bilhassa bu açıdan dikkat çekici ve manidar. İktidarının ilk yıllarında karşısına çıkarılan antidemokratik engelleri AB sayesinde bertaraf eden AKP’nin, geldiğimiz noktada AB’ye sırt çevirmesi de.
Hatırlatalım: Başlama tarihinin alınması o günlerde “büyük zafer” olarak propaganda edilen ve “Brüksel fatihi” övgülerine konu olan müzakere süreci başladığında bir Başmüzakereci atanmış, ardından kabinede süreci takip için AB Bakanlığı ihdas edilmişti.
Ama müzakerelerin bize bakan boyutunu organize edip yönetmekle görevli olduğu halde bu noktada hiçbir varlık gösteremeyen söz konusu Bakanlık, tek adam rejimine geçildikten sonra lağvedildi ve unutulmaya terk edildi. Şimdi belki hatırlayan bile yok.
AB’nin ülke gündeminde yer aldığı en son tarih vize muafiyetinin yoğun şekilde konuşulduğu 2015 ortalarıydı. Sonrası malûm:
Kaybedilen seçimin tırmandırılan terör ortamında yenilenmesi, 15-20 Temmuz, tek adam rejimi, AB’den kopup ŞİÖ’ye yönelen bir ülke...