Risale-i Nur basımına getirilen bandrol engeli 2014 Nisan’ında başlatılmış ve güya sorunu çözmek adına devlet tekeli dayatılmıştı.
Buna karşı Yeni Asya olarak verdiğimiz çetin mücadeleyi 666 günde kazandık.
Devlet tekeli AYM ve Danıştay’dan döndü.
Yine Yeni Asya’nın yoğun ve yapıcı çabalarıyla, isteyen herkesin aslına uygun olmak şartıyla risaleleri basabilmesinin yolu açıldı.
Ama muzır maniler bitmiyor. Bu defa cezaevlerinde Risale-i Nur yasakları gündeme geldi. Bununla da mücadele ettik ve başarılı sonuçlar aldık. Meselâ 2017 Mart’ında bir İzmir cezaevindeki keyfî yasağı manşete taşıdık ve cezaevi eğitim kurulunun koyduğu yasak aynı gün mahkeme kararıyla kaldırıldı.
Ne var ki, süreç ilerledikçe, hukuksuz ve keyfî yasağın başka bazı cezaevlerinde devam ettirildiğini öğrendik. İlaveten, 2017 Nisan’ından itibaren Yeni Asya da diğer bazı gazetelerle birlikte kimi cezaevlerinde yasak kapsamına alındı. Sonra diğerlerinin yasağı kalktı, ama Yeni Asya’nınki devam etti.
O günden bu yana Adalet Bakanlığına defaatle çağrıda bulunduk ve bu keyfîliğe son vermelerini istedik. Ama sonuç alamadık.
Dahası, hukuksuz ve keyfî yasağın kaynağının bizzat Bakanlık olduğunu öğrendik.
Buna karşı mücadelemiz devam ederken, Yeni Asya özelinde konuyu taşıdığımız ve kararını beklediğimiz AYM’den, başka yayınlara dair, ama bizi de ilgilendiren bir karar çıktı.
Hakkında toplatma ya da el koyma kararı olmayan süreli yayınların, parasını ödeyip talepte bulunan mahpuslara cezaevi yönetimlerince verilmemesini “hak ihlâli” olarak niteleyen AYM, şu tesbitleri dile getiriyor:
“Keyfîliği engelleyecek, aynı hukukî durumdakilere aynı uygulamanın yapılmasını sağlayacak istikrarlı uygulamaları garanti edecek bir mekanizma yok. Bugüne kadar aynı konuda çok sayıda ihlal kararı vermemize karşın müdahaleler sürüyor. Sistemde uygulamadan kaynaklanan bir yapısal sorun var. Süreli yayınların hakkaniyete uygun bir yöntemle mahpuslara tesliminin sağlanması için etkin bir düzen kurulmadığı takdirde sorunun devam edeceği ve bunun anayasanın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün devamlı ihlali anlamına geleceği açıktır.”
Umalım ki, hukuka direniş artık bitsin.