Çeyrek asır önce bir MGK toplantısıyla başlayan ve merkezinde yer alan askerin diğer kurum ve kesimlerle kamuoyunu yönlendirdiği süreç, demokrasinin ciddî şekilde daraltıldığı, yoğun hak ve hürriyet ihlallerinin yaşandığı, yargının da baskı altında hukuka uymayan kararlar verdiği bir tabloyu ortaya çıkarmıştı.
Önceki askerî darbelerden farklı olarak zamana yayılan ve “postmodern darbe” diye anılan bu dönem, 28 Şubat süreci adıyla kayda geçti. Aktörlerinin çoğu artık yok; bir kısmı cezaevinde; ama sonuçları hâlâ devam ediyor.
Daha ötesinde, 28 Şubat’ta yapılmak istenip de yapılamayan birçok şey, 15-20 Temmuz sürecinde çok daha fazlasıyla ve görülmemiş bir acımasızlıkla tatbikata konuldu, konuluyor.
Keyfî ve hukuksuz KHK ihraçları; masumiyet karinesi, suç ve cezanın şahsîliği, âdil yargılanma ve savunma hakları başta olmak üzere en temel hukuk ölçü ve prensipleri çiğnenerek gerçekleştirilen delilsiz gözaltı, tutuklama, yargılama ve mahkûmiyetler bunun sonucu.
Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırıp Meclisi işlevsizleştiren, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının canına okuyan, medyayı, üniversiteleri ve sivil toplumu tamamen kendisine bağlayıp pasifize eden ve biat ettiremediklerine her türlü baskıyı reva gören tek adam rejimi de.
Böyle bir tabloda, bu rejime itiraz eden ve ülkeyi yeniden “güçlendirilmiş” bir parlamenter sisteme döndürmek için güçbirliği yapan 6 partinin liderler düzeyinde önce 12 Şubat’ta bir araya gelerek, ardından 28 Şubat’ta ikinci büyük adımı atmaları tarihî bir öneme sahip.
Bu seferki 28 Şubat buluşması, çeyrek asır öncesinin MGK eksenli sürecinden çok farklı bir şekilde, sivil görüntülü bir MGK rejimi olarak işlemekte olan tek adamlık vesayetini kaldırıp demokrasinin önünü açacak bir gelişme.
12 ve 28 Şubat 2022 buluşma ve deklarasyonları, 1950 öncesindeki çok partili sisteme geçiş çabalarının kilometre taşları olarak tarihe geçen Dörtlü Takrir ve Hürriyet Misakı gibi çıkışlara denk ve en az onlar kadar değerli.
O günün şartlarında o çıkışlarla tek parti ve tek adam rejimi bertaraf edilmişti. Şimdi de bu çalışma ve buluşmalarla ortaya konulan demokratik güçbirliği, ülkeyi 15-20 Temmuz sürecinde içine sokulduğu tek adam rejiminden ve ürettiği kronik sorunlardan kurtaracak.
Bu ümitle “Hayırlı olsun” diyoruz.