Dışişleri Bakanının Suriyeli mevkidaşıyla görüştükten sonra “Rejimle muhalefetin bir şekilde uzlaşması gerekir” demesi, dış politikada son dönemde peş peşe gelen keskin U dönüşlerinde sıranın Şam’la ilişkilere de geldiğini gösteriyor.
Aslında bu, çoktan olması gereken birşeydi. Daha doğru olan ise Ankara’nın Şam’la köprüleri hiç atmayıp, karşılıklı vizeleri kaldırma ve ortak kabine toplantıları yapma noktasına varmış olan yakınlığı devam ettirmekti.
Ama “Arap baharı” fitnesi Suriye’ye taşınıp bizim iktidarın da Esad’ı devirme hevesiyle bir anda dümen kırması ve silahlı muhalefete her türlü desteği vermesi ile iş değişti.
Suriye’de iç savaş kızıştı. Bedeli de çok ağır oldu. Yüz binlerce can, milyonlarca mülteci, darma dağın olan aileler, harabeye dönen şehirler, yüz milyarlarca dolarlık zayiat...
Terör örgütlerinin palazlandırılması...
11.5 yıllık iç savaşın faturası...
Ve savaş başlarken “Günleri sayılı, gidici” denilen Beşşar Esad hâlâ yerinde duruyor.
Esad’ı devirip yerine birilerini geçirme hesabıyla yapılanlar fiyaskoyla neticelendi.
Gelinen noktada, o tutmayan hesapların yol açtığı en sıkıntılı sonuçlardan biri olan sığınmacılar meselesiyle karşı karşıyayız.
İç savaş fitnesiyle birlikte ortaya çıkan ve savaş kızışarak devam ettikçe daha da büyüyüp kronikleşen problemlerin çözümü için Şam’la arayı düzeltip tekrar diyalog kurulması ve işbirliği yapılması noktasında seslendirilen çağrılara iktidar inatla kulak tıkadı.
Bu çağrıyı yapanları Esadcılıkla suçladı.
Ama görünen o ki, “Ba’de harabi’s-Suriye,” yani Suriye harap ve perişan olduktan ve bu halin sonuçları bize de taşındıktan sonra nihayet bu yöne dümen kırmak zorunda kaldı.
Ne var ki, bu keskin manevra da, yine kendi eseri olan handikapları karşısına çıkardı.
Çavuşoğlu’nun “uzlaşma” çıkışının Kuzey Suriye’de tetiklediği, Türk bayrağı yakma provokasyonuyla birlikte yapılan protesto eylemleri, bunların en güncel ve sıcak olanı.
Üstelik bu protestolar AKP iktidarının kucak açıp her türlü desteği verdiği ÖSO’nun kontrolündeki bölgelerde gerçekleştiriliyor.
Bilâhare ÖSO adına yapılan “Eylemcilerin haddini bildiririz” açıklaması işi kurtarır mı?
Umarız, bu zor süreç sağduyuyla yönetilir.