"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“İslamcılık” ve devlet

Kâzım GÜLEÇYÜZ
17 Ağustos 2012, Cuma
Ali Bulaç, Mümtaz’er Türköne ile birlikte başlattıkları İslamcılık tartışmasında Türköne’nin yaklaşımını “2000’li yılların başında devlet derin bir zaafın içinde çökerken, yeni bir kan olarak İslamcıların enerjisini kullandı ve yeniden dirildi. İslamcılara ihtiyacı vardı, aldı kullandı, İslamcılık bitti” diye özetlerken, kendisi de “İslamcılık devlete öyle büyük bir enerji verdi ki, çürümüş sistemi ayağa kaldırdı” gibi, onu teyid eden sözler söylüyor. (Sosyolog Abdurrahman Arslan da benzer tahliller yapmamış mıydı? Bkz. 25.6.11 tarihli “Kemalizm, kapitalizm ve dindarlar” yazımız.)

Yine Bulaç’ın “İslamcı gelenekten gelen insanlar iktidarın yapısını sorgulamadan olduğu gibi kabul ettiklerinden, iktidar onları dönüştürdü” sözü, olayın diğer bir boyutunu ifade ediyor.
Devamındaki şu ifadeleri de:
“Entelektüellerimizin üniversiteleri, dernekleri, gazeteleri, sivil alanlarda fikir üretmeyi bırakıp devlet memuru olmaları başımıza gelen en büyük felâket oldu. Müslüman-İslâmcı entelektüeller devlet memuru oldular. Cemaatler de aynı tuzağa düştü. Değişim politikalarına destek verirken sivil, özerk ve gönüllü karakterlerini kaybettiler. İktidarla birlikte devlete de eklemlendiler. Sivil dinamizmlerini bir ölçüde kaybettiler.”
Devlete eklemlenmenin, devlet içinde iktidar mücadelesine yol açtığını da ifade ediyor Bulaç.
Ve “Üniversitelerde, medyada, derneklerde, vakıflarda, sivil toplum kuruluşlarında geçimlerini sağlayıp fikir üretmeye devam etselerdi, çözüm üretme çabasına girselerdi, toplumu dönüştürmek çok daha kolay olacaktı” diyor.
Ancak yine Bulaç’ın daha sonraki ifadeleri, bu tesbitlerle çelişen hayli farklı mesajlar içeriyor:
“Değişimin motoru dindarlar oldu Türkiye’de. Eğer dindarlar, ana mazbut camia, cemaatler, Nurcu gruplar bu değişime destek vermeseydi Ergenekon gündeme gelmezdi, AK Parti de girdiği her seçimi oyunu arttırarak galip çıkmazdı.”
(Emeti Saruhan, Yeni Şafak, 12.8.12)
AKP ile hızlanan değişimin, bir ideoloji olarak siyasal İslamcılığı tüketirken, dinî ve manevî hayatta yol açtığı olumsuzluklardan ne haber?
***
Rıdvan Ziyaoğlu’nun mesajı:
“T.C. Cumhurbaşkanına sorun” başlığı altında Sn. Gül’e binlerce soru sorulmuş. Bunların içinden 100 tanesi tasnif edilip seçilmiş ve oylamaya açılmış. İlk 10 a giren sorular, soru sahipleri tarafından doğrudan Sn. Gül’e sorulacak.
Bu sorulardan biri de “Ayasofya’nın cami olarak hizmete açılmasıyla” ilgili. Sorular arasında KPSS sınavlarının güvenilirliği, cezaevindeki 13 öğrenci, Türk okullarının faydaları, YAŞ mağdurları, e-devlet üzerinden referandum, Gül’ün oğlunun siyasete girip girmeyeceği bile var. İşin ilginç tarafı; Ayasofya’yla ilgili soru 9.8.12 günü 7., Türk okulları 12. sırada iken, ertesi gün Türk okulları 3., birtakım siyasî mevzular Sn. Gül’ün oğlu da dahil ilk 10’da yer alırken, Ayasofya 14. sıraya düşmüş ve düşmeye devam ediyor. (Sonraki günlerde daha da gerilere gitti.)
İlginç soru şu: Bir kişi istediği kadar soruyu “beğenebiliyorken,” Türk okullarını oylayanlar ve Sn. Cumhurbaşkanına cilalı sorular soranlar Ayasofya’dan niye çekiniyorlar? Ayasofya’yı niye oylamamışlar? Biz Ayasofya’nın din namına aslına çevrilmesini isterken, onlar ne namına bu konuda böyle uzak ve duyarsız bir tavır sergiliyorlar?
İlgili bir diğer soru: Bürokrasinin işgüzarlığı.
Acaba, Ayasofya ile ilgili oylar ketmediliyor mu? Mesela 2 oy 1 mi yazılıyor? Sn. Gül Cumhurbaşkanlığının Bilgi işlem merkezini ne derece kontrol ettirdi? Ayasofya’nın önüne geçen sorulardan biri “Sayın Cumhurbaşkanım; sinemaya uygun bir yüzünüz var. Bir filmde başrol oynamak ister miydiniz? Hiç düşündünüz mü?
Ne oldu bize? 90’larda Ayasofya için milyonlarca imza toplamıştık, nereye gitti o insanlar?

Okunma Sayısı: 1572
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • abdullah

    17.8.2012 00:00:00

    Osmanlının yıkılmasıyla hayatlarını islami nizamlarla tanzim eden halk, başlarda ağır baskı ile, zaman zamanda kendi istekleri ile ve başka yol kalmadı/ehven-i şer gibi fikirlerle değişime ve dönüşüme maruz kalarak doğal (islami) yapısında bozulmalar yaşadı. Allah Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. [Rad 11] buyurmaktadır.   Akp islami bir siyaset izlememektedir, islami gibi görünmesi ve halkın bu şekil fikirleri yaşantısına tatbik etmesi asıl sorundur. Yoksa bir müslümanın tüm hayatını (Allah ile, toplum ile, kendisi ile ve eşya ile olan ilişkisini düzenleyen İSLAM, siyasi alanı düzenlemeten acizmidir? Zira Maide 49’da Ve onların aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet, onların hevâlarına uyma. Allah’ın sana indirdiği şeylerin bir kısmından seni fitneye düşürmelerinden sakın. Bundan sonra eğer (Hakk’tan) yüz çevirirlerse, o taktirde bil ki artık Allah, bazı günahları sebebiyle, onları bir musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu gerçekten fâsıklardır. dan ve daha pek çok benzer ayet ve hadisden ne anlamalıyız?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı