"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Korku duvarı aşıldıkça

Kâzım GÜLEÇYÜZ
30 Mayıs 2019, Perşembe
31 Mart seçiminde İstanbul sandıklarından çıkan sonuçla ülkedeki korku duvarının nihayet yıkıldığını ve toplumun yıllardır içine sokulduğu hipnoz halinden çıkmaya başladığını yazmıştık.

Bunun işaretleri her geçen gün artıyor.

Kaybetmeyi hazmedemeyen ve YSK üzerinde uyguladığı yoğun baskıyla seçimi iptal ettiren iktidar cephesi ise yine aynı duruma düşmemek için işe çok daha sarılıyor.

İlk yöneldiği adres kendi küskünleri.

Ama onlara seslenirken “Önce 23 Haziran’ı geçelim, ondan sonra gerekirse siyasî bakımdan tövbe istiğfar ederiz” diyen Numan Kurtulmuş’un talihsiz beyanlarında olduğu gibi, kaş yapayım derken göz çıkarıyor.

Erdoğan’ın cami açılışında oy isteyip rakiplerini oy hırsızlığı ile suçlaması da, düne kadar ona kayıtsız şartsız arka çıkıp, tevil ettikleri bütün yanlışlarına göz yumanları bile “Bu kadar da olmaz” diyerek isyan ettiriyor.

YSK’nın iptal gerekçelerinin toplumda kabul görmemesi de, aksi yöndeki bütün iddia, söylem ve propagandalarını boşa çıkarıyor.

Böyle bir tabloda seçmenden yine oy alabilmek için bir defa daha başvurdukları yöntem, bol keseden “seçim rüşveti” dağıtmak.

Emekli ikramiyesinden yeni teşvik paketlerine, köprü cezalarının affı ve doğalgaz indiriminden erken terhise kadar ne varsa...

Gerçi bu erken terhis işine yine iktidar cenahında “Seferberlik halindeyken sırası mı?” diye karşı çıkanlar da oldu ve konu bayram sonrasına kaldı. Ama görünen o ki, büyük ihtimalle 23 Haziran öncesinde çıkmış olacak.

Tam da böyle bir zamanda Hakurk operasyonunun başlatılması ise gayet manidar...

Bu arada, evvelce Meclis başkanlığı ve bakanlık gibi önemli görevler yapmışken bilâhare sonraki süreçte dışlanmış olan partililerden, sadakatini koruyanların “münasip” yerlere getirilmeleri, parti küskünlerini kazanma stratejisinin yeni örnekleri.

Buna mukabil, hukuksuzluklar da her gün yenileri eklenerek devam ederken, yoğun yıldırma ve sindirme çabalarına rağmen bu konudaki duyarlılığın geliştiği gözleniyor.

Tedavi için dışarı gitmeye çalışan KHK’lı Prof. Dr. Haluk Savaş’ın pasaport engelinin, sosyal medyadaki yoğun kampanyalar sonucu kerhen ve mecburen kaldırılmak zorunda kalınması bunun çarpıcı bir örneği.

Korku duvarı aşıldıkça arkası gelecek. 

Okunma Sayısı: 4926
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    30.5.2019 12:48:38

    Yeni bir Nepotizm süreci başladı. İktidarını ibka etmek, yoluna taş koyacakları bertaraf etmek için milyonlarca üniversiteli işsiz varken, yeni makamlar tahsis ederek millet kesesinden bol kepçe maaşlar vermeleri siyasal çıkar gözetmekten başka nedir ki? Genç beyinlerin yurt dışına göç etmek için fırsat kolladığı bir zamanda miadını doldurmuş siyasilere yeniden iş başı yaptırılması hizmet midir? "Yeni" diye takdim edilen demode sistemdeki dev yönetim kadrosuna her gün yenileri eklenmektedir. Kurullar, ofisler, başdanışmanlar, danışmanlar, bakanlar, bakan yardımcıları ve YİK üyeleri...Ya kaynak? İktidar cephesinin sloganı haline gelen "İtaat et, rahat et!" demenin anlamı bu olsa gerek. Nepotizm'de geçerli kriterler sadakat, itaat, biattır. Makbul vatandaş da bunlara fazlasıyla sahip olan vatandaştır. Hipnozdan kurtuldukça korku duvarı aşılacak, korku duvarı aşıldıkça da demokrasi ve hukuka daha da yakınlaşacağız. Başkaca çıkış yolu yoktur. Ya demokrasi ve hukuk ya da demokrasi ve hukuk.

  • Gündüz Alp-2

    30.5.2019 12:31:47

    Ve eğer 23 Haziranda iktidar adayı kaybederse, bu sonuç, demokrasi ve hukukun ülkeye avdeti sonucunu doğuracaktır, diye düşünüyorum. Sebepler dünyasında yaşıyoruz. Demokrasi ve hukuk gökten zembille inecek değildir. Ülkenin vergi veren vatandaşları demokrasi ve hukuku isteyecek, irade ve fiilini ortaya koyacak ki, demokrasi gelsin. Yani fiili dua. Bu anlamda İstanbullu seçmene ciddi, büyük ve çok önemli bir görev düşmektedir. Türkiye'nin tamamını kapsayan bütüncül bir nazar ve külli bir niyetle sandığa giderlerse ve tercihlerini, demokrasi ve hukuku sonuç verecek tarzda kullanırlarsa, hepimiz onlara müteşekkir olacağız. Yersiz vehim ve korkulara gerek yoktur. Hem korku, bizden çok menfi ve çıkarcı siyasetin işine yaramaktadır. Korkunun bize olan menfaati bir ise menfi siyasete olan menfaati ondur. Menfaatçi siyaset halktan evvel, kendilerine "sadakat" gösteren partilileri düşünmektedir.

  • Gündüz Alp

    30.5.2019 12:15:37

    Sayın Güleçyüz, evet, korku duvarı aşıldıkça demokrasi ve hukuka biraz daha yaklaşacağız demektir. Bu anlamda 31 Mart'ın sonuçları çok önemliydi. 23 Haziran seçimin sonucu ise 31 Mart'tan da önemli olacaktır. Malumdur ki, "hiss-i havf" denen korku duygusu insana "hayatını korusun" diye verilmiştir. İfrat, tefrit ve vasat olmak üzere üç mertebesi vardır. İfratın tehevvür (hiç bir şeyden korkmamak), tefritin cebanet (aşırı korkaklık) ve vasatı da şecaattir (hukukunu korumak için gerekirse ölümü göze alması,gayrı meşruya karışmaması.) Menfi ve menfaatçi siyaset işte bu korku duygusunu kendi siyasal çıkarları doğrultusunda hem bireysel hem de kitlesel/toplumsal anlamda kullanmaktadır. Seçmen canından ve malından olacağından korkarken, siyasal iktidar elde ettiği güç ve saltanatın ellerinden gideceğinden korkmaktadır. Fakat seçmen 31 Mart yerel seçimleriyle kısmen korkusunu yendi diyebiliriz.

  • zeydanoğlu

    30.5.2019 06:41:21

    O korkuyu aşmak için kocaman bir iman,Allah'a ve Resulü'ne kocaman bir sadakat,Allah'tan başkasından korkulmaz şeklindeki sarsılmaz ve kuvvetli bir irade ve hürrriyet aşkı, ma melek adına ahiretini dünyasına satmayacak kadar ukbayı düşünen birileri lazımdır Kazım bey.Tabir caiz ise Nemrut karşısında İbrahim(AS),Firavun karşısında Musa(AS),Ebu lehebiebu cehil ve tüm müşrikler krşısında yetim-i ebu tallip(SAV),süfyan karşısında Said (RA)olmak lazımdır Kazım bey.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı