28 Şubat sürecinde yapılan anketlerde gençlerin yüzde 85’inin geleceğe olan ümidini kaybettiği ve her dört gençten üçünün ülke dışına gitmek istediği acı gerçeği ortaya çıkmıştı.
Tarihe “post-modern darbe” olarak geçen o müdahale dönemindeki baskı ve dayatmalar, ekonomi başta olmak üzere hayatın diğer alanlarındaki yansımalarıyla birlikte toplumun büyük kesimini ve gençleri bunaltmış ve böyle bir psikolojiye sürüklemişti.
Bu atmosferin doğurduğu tepkiler sayesinde, girdiği ilk seçimde aldığı tek başına iktidarı—15-20 Temmuz’dan sonra kankası haline gelen MHP ile paylaşarak—sürdüren AKP’nin 20. iktidar yılında yapılan anketler de 28 Şubat’takilere benzer sonuçlar veriyor.
Yakın dönemde yapılan araştırmalara göre, bugün de gençlerin yüzde 76’sı iş veya eğitim için fırsat olsa yurt dışına gitme arzusunda.
Kalıcı olarak bir başka ülkenin vatandaşlığı verildiğinde “Evet, terk eder, giderim” diyenlerin oranı ise yüzde 64’ü buluyor.
“Neden başka bir ülkede yaşarsınız?” sorusuna cevapların yüzde 59’u “daha iyi bir gelecek;” yüzde 14.6’sı “daha huzurlu bir hayat.”
Bunları artık dışarıda arayan gençlerin oranının bu sayılara ulaşması çok düşündürücü.
28 Şubat’tan çeyrek asır sonra gelinen yer!
O günün gençliğini bezdirip bunaltan ve çoğunun oylarını AKP’ye yönelten sebepler nelerse, bugünün gençlerini AKP’den uzaklaştıran sebepler de çok büyük ölçüde aynı.
O zamanın kriz üreten baskı ve dayatmaları, o gün koalisyon ortağı olan iktidar partileri eliyle uygulanmış ve sonuç 2002 seçiminde tamamının sandığa gömülmesi olmuştu.
Şimdi de esasta 28 Şubat’tan farklı olmayan, ama uygulamada onu da geride bırakıp çok şiddetli bir şekilde ve hiçbir dönemde görülmemiş hukuksuzluklara imza atılıyor.
Bunlar, içlerinde azılı 28 Şubatçıların da bulunduğu derin kadrolar tarafından kuşatılmış Saray iktidarı eliyle hayata geçiriliyor.
Ve Z kuşağını kaybeden iktidarın halk desteği hızla eriyor. Görünen o ki, 2019 yerel seçiminde bilhassa İstanbul ve Ankara’dan vuran dip dalga, yapılacak ilk seçimde ülke genelinde de iktidarı fena halde silkeleyecek.
İstanbul’u ve gençleri kaybeden iktidar, kaçınılmaz şekilde Türkiye’yi de kaybedecek.
Ve ülkenin önü öyle açılacak...