23 Haziran İstanbul seçiminin gündeme taşıdığı önemli konulardan biri de parlamenter sisteme geri dönülmesi veya en azından cumhurbaşkanının partiyle bağının kesilmesi oldu.
Parlamenter sisteme dönüş çağrılarını bizzat Erdoğan cevaplama ihtiyacı duydu.
“O sistemi denedik, çok bedeller ödedik” diyerek ve yeni sisteme geçiş kararını milletin verdiğini söyleyerek. Kastı, 16 Nisan 2017’deki referandumdan çıkan sonuç.
İkisi için de söyleyeceklerimiz var.
Önce, olumsuzlukların faturasının parlamenter sisteme çıkarılmasına karşı soruyoruz:
Ödediğimiz o ağır bedellerin sorumlusu parlamenter sistem mi, yoksa milletin verdiği silahı seçilmiş parlamentolara ve onların içinden çıkan meşrû hükümetlere çevirerek defalarca meclisleri fesh eden ve hükümetleri deviren askerî darbeler mi?
Vakıa şu ki, parlamentoyu dağıtıp hür siyaseti darma dağın eden her darbe, ürettiği istikrarsızlıkları yeni darbelerin gerekçesi yaptı.
Hal böyle iken, darbeyi değil de mağdurunu sorumlu tutup faturayı ona kesmek, demokrat düşüncenin yapacağı birşey değil.
Böyle antidemokratik bir yaklaşımın, meclisi bypass edip işlevsiz kılan bir sivil darbeyle tek adam rejimini dayatması gayet “normal!”
Yeni sistemi milletin onaylaması bahsine gelince: 16 Nisan 2017 referandumunda açıklanan sonuçların, kimsenin içine sinmediği bir gerçek. Hele “hayır”ların fazla çıktığı İstanbul ve Ankara sonuçları ile Türkiye geneli sonuçlarının değiş tokuş yaptığı bir tablo, izahı zor bir çelişki ortaya çıkardı.
Böylesine önemli ve hayatî bir husustaki değişikliğin bu kadar küçük farkla ortaya çıkan tartışmalı bir sonuca bina edilmesi ayrıca üstünde durulması gerekli bir konu.
Dahası, iki seneyi aşkın uygulama sürecinde yaşananların, o zaman “evet” demiş olanları bile tekrar düşünmeye sevk ettiği görülüyor. Bunlar içinde, vaktiyle iktidar partisinde önemli görevler üstlenenler de var.
O referandumda tek adam rejimine “hayır” diyen Millet İttifakı, parlamenter sistemin, uygulamada ortaya çıkan sorunlardan arındırılıp geliştirilerek devamından yana bir yaklaşım ortaya koymuştu. 23 Haziran sonrasında bu talep yeniden gündemde.
Konu tekrar milletin önüne gelmeli.