Aynı duygularla yeniden gidebilmeyi arzularken, bir Kâbe örtüsüyle manen gidebileceğimi hiç düşünmemiştim. Yakın zamanlarda Kâbe’ye ait eşyaların içinde olduğu bir sergi açıldığını öğrendim:  “Kâbe Örtüleri ve Kâbe Yolunda Hatıralar.”  Hemen o havayı solumuş ve ma-nevî değeri yüksek olan bu eşyaları görmek istedim. Mukaddes Emanetler Işığında Projesi kapsamında, koleksiyoner Bekir Kantarcı yıllar içerisinde oluşturduğu Kâbe’ye dair hatıra eşyalardan oluşan özel koleksiyonu, Eyüp’teki Bahariye Mevlevihanesi’nde ziyaret ettim.

Açıkçası hiç bu kadar etkileneceğimi düşünmemiştim. Söz konusu Hz. Peygamberimizin de görmüş olduğu, her gün beş vakit yöneldiğimiz Kâbe olunca etkisi farklı oluyor tabiî. Daha önce gittiğimdendir belki, bilemiyorum, ama kendinizi zaten ister istemez orada hissediyorsunuz. Kapıdan içeri girince buram buram kokan o gül kokusu, salavatlar, “Lebbeyk Allahumme Lebbeyk” nidaları ile yolculuğunuz başlıyor.

 Zamanında kutsal topraklardaki anılarınız aklınıza geliyor ve daha çok huşuya bürünüyorsunuz. Herkes yaşadığı kadar hisseder. Bu his gerçekten tarif edilemez. Ama hissesiz kalmayacağınızı düşünüyorum. Bu yüzden gitmenizi tavsiye ediyorum.

Sergi Kâbe’yi hatırlatan eşyalarla dolu. Sergide, son 70 yıla ait Kâbe örtüleri, astarları ve kemer yazıları, İstanbul halkından Mekke ve Medine’ye gönderilen hediyeler, Osmanlı’da her yıl Kâbe örtüsünün gönderilme seremonisi olan Surre Alayı’na ait sandıklar ve bu sandıklara konulan feraşet çantaları gibi bir çok değerli parça bulunuyor. Ayrıca Gubar-ı Şerif (Sıkılaştırılmış Kâbe toprağı), Kâbe anahtarının muhafaza edildiği orijinal kese, Eski dönemlere ait fotoğraflar, Sevr Dağı Mağarası, Cennet’ül Mualla, Cennet’ül Baki’ye ait topraklar, 19. y.y.’dan kalma tarihî zemzemlikler, asırlar öncesine ait Kâbe pusulasının atası Kıblenuma, Mescid-i Haram Osmanlı revaklarından tarihi bir parça da serginin manevi havasını güzelleştiren eserler arasında.

Sergiden edindiğimiz bilgiye göre, Kâbe’ye örtü örtmek Müslüman ülkelerin kutsal topraklarda söz sahibi olduğunun bir göstergesi olarak görülmüştür. Bu yüzden Müslüman ülke hükümdarları arasında bu konuda büyük sorunlar yaşanmış. İslam öncesi dönemde de Kâbe’ye örtü giydirildiği rivayet ediliyor. (El- ezraki,1,155; 1980) Bunun yanı sıra hadis kaynaklarında Peygamber Efendimizin (asm) Kâbe’ye üç defa örtü giydirdiği bildirilir. Yani Cahiliye döneminden beri devam eden Kâbe’yi örtme geleneği Peygamber Efendimiz (asm) döneminde de devam etmiş. Bu gelenek Abbasiler döneminde örtünün üstünde hat yazıları işlenmesiyle de başka bir yere taşınmış. 

Yıllar önce Kâbe’nin üzerini sarmış, kokusunu almış; örtüsü, astarı ve kemer yazılarını yeniden görmek, dokunmak ayrı bir duygu. Bu his sayesinde belki de manen hayatınızın en güzel yolculuğuna çıkacaksınız. Cansız varlıkların da manevi ruhları olduğunu düşünürsek, bu eşyalar hem tarihî, hem mübarek toprakları görmesi hasebiyle çok kıymetli. Normalde Kâbe’nin yanına gidip örtüsüne dokunmak ayrı bir meşakkat ister. Fakat burada uzun yıllar Kâbe’yi örtme vazifeliğini yapmış eserlerle o havayı çok az da olsa yaşayabiliyorsunuz. İnşaallah yakından görmek de nasip olur.

Sergi, 24 Kasım’a kadar ziyaret edilebiliyor. Uzun yıllar kutsal topraklarda vazifelik yapmış sergideki bu güzide eserler, manevî seyahatimize vesile oldu.  Kâbe’ye dair hasreti olanlara duyurulur.