Cezayir’deki Keçiova Camii tarihî dokuyu anlamak adına öyle bir eser ki, geçirdiği dönüşümlerle bir anlamda ülkenin de tarihini anlatıyor. Fransız egemenlikleri sırasında bambaşka amaçlar için kullanılan, günümüzde ise ibadethaneye çevrilmiş kendine has mimarisiyle başşehrin en göze çarpan yapılarından biri Keçiova Camii.
Adını keçi pazarından alıyor
Caminin geçmişine baktığımızda farklı bilgiler öğreniyoruz. İlk kez 1209 yılında inşa edildiği bildirilen mescidin adını yakınlarındaki keçi pazarından aldığı rivayet ediliyor. Daha sonra Rebai Aşireti tarafından 1436 yılında, daha sonra da 1612-13 yıllarında restore edilen mescit, 1792 yılında Hasan Paşa tarafından genişletilmiş ve büyük oranda bugünkü halini alıyor. Şehrin o dönemdeki yapısı göz önünde bulundurulduğunda caminin eski Cezayir’in tam merkezinde ve şehre giriş çıkışların en yoğun yaşandığı beş ana caddenin kesiştiği noktada yer alıyor. Cami civarındaki diğer saray, malikane, ibadethane ve yaşama alanlarıyla birlikte sosyal ve finansal anlamda şehrin en işlek bölümündeki varlığını 19. yüzyıldaki Fransız işgaline kadar sürdürmüştür.
Cami kiliseye çevriliyor
1830 yılında Fransızların Cezayir’i işgal etmesinin ardından Akdeniz kıyısındaki sahil kesimindeki tarihi yapılar büyük oranda yıkılarak Fransız sömürge yönetimince Fransız mimarisi ile yeniden inşa ediliyor. Keçiova Camii de bu durumdan nasibini alan eser oluyor. Cami işgalin hemen ardından kilise haline getiriliyor. Fakat 1962’de kazanılan bağımsızlığın ardından alınan ilk kararlardan bir tanesi Keçiova Camii’nin tekrar namazgâha çevrilmesi oluyor. Bakıldığında, hem Keçiova Camii hem de Kasbah Mahallesi Cezayir’in Osmanlı geçmişini hissedebilmek için gidilebilecek ilk adresler olarak karşımıza çıkıyor.