"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fedakâr ve cefakâr Salih Oral

M. Fahri UTKAN
21 Mayıs 2021, Cuma
İzmit’in Risale-i Nur hizmetleri dendiğinde akla ilk gelen isimlerindendi.

Fedakârlıkta, bir hizmete öncü olmada, titizlikte ve Demokratlığından hiçbir zaman taviz vermeyen bir yaradılıştaydı. Cemaat halinde bir yere gidilecek dendiğinde adını ilk yazdıranlardan olurdu. Bir buluşma için saat verildiğinde zamanından önce orada olur ve geç gelenlere sitemde bulunurdu. 

Çok dikkatli ve devamlı bir gazete takipçisiydi. Okumayı çok sevdiği için günlük olarak Yeni Asya’yı, aylık dergilerimizi, Yeni Asya Yayınları’ndan çıkan her yeni kitabı hemen okurdu. Sorulduğunda da; “Ben bu kitabı satıyorum, içinde ne olduğunu bilmeden nasıl satarım” diye cevap verirdi.

Neşriyat hizmetlerinin bel kemiği sayılırdı. İzmit Yeni Asya Bürosu’nda görevli olarak çalışıyordu. Gazetenin ve dergilerin ve yeni çıkan kitapların abonelere dağıtımında titizlikle davranır, herhangi bir aksama yaşanmasına müsaade etmezdi.

Allah rahmet eylesin, Hz. Peygamber’e (asm) ve Üstad’a komşu eylesin.

Gazetemizde 40 yıllık okurlarla yapılan bir röportajını duâya vesile olması için aşağıya alıyorum:

- Sizi tanıyabilir miyiz?

Salih Oral. 1945 doğumluyum. 1 yaşında iken Tekirdağ’dan İzmit’e gelmişiz. O zamanın İzmit’inde yerleşim genellikle yüksek kısımlardan olduğundan, biz de yüksek yerlerde oturuyorduk. İlkokul ve daha sonrasında Sanat okuluna gittim. O zamanlar iş bulmak da kolay olduğundan, mesleğimiz olduğundan dolayı, askere gidene kadar 2-2.5 sene Petrol Ofisi’nde çalıştım. Askere gittim. Askerlik dönüşü 6 ay kadar Rabak Fabrikası’nın kuruluşunda çalıştım. Sonra o zaman ki en iyi fabrikalardan olan İpraş’a (şu anda ismi Tüpraş olmuştur) imtihanla girdim. İpraş’ta alınan ücretler yüksek olduğundan çalışanlarda da farklı bir davranış biçimleri gözleniyordu. 60’lı yıllarda namaz kılıyordum, ama tam anlamıyla, lâyıkıyla bu görevimizi yerine getiremiyorduk. İpraş’a girdikten 2 ay sonra namaza kesin olarak başlamayı kararlaştırdım ve başladım. Etrafımızdakiler bendeki bu değişikliği garip karşıladılar. Vazgeçirmeye çalıştılar. Daha sonra bir hevestir yakında bırakır düşüncesiyle peşimi bıraktılar. Bu arada çok kitap okumaya başladım. Günde okumalarım 3-5 saat olabiliyordu. Açıkçası bir arayış içindeydim. Kitaba doyamıyordum. İçimde bir boşluk vardı, aradığımı bulamıyorum diye. Ailemdeki büyükler de benim bu halimi reddeder vaziyette beni vazgeçirmeye çalışıyorlardı. Bu şekildeki okumalarım bir yandan devam ederken bu arada da evlendim.

- Peki bu arada araştırmalar esnasında Risale-i Nurlar’ı nasıl tanıdınız?

Şu anda beraber olduğumuz Şevki Demirtaş Abimiz vasıtasıyla tanıdım. Bir gün Seka Camii’nde namazda iken o da beni gözüne kestirmiş olacak ki, yanıma yaklaştı ve daha çıkalı birkaç gün olan Yeni Asya Gazetesini verdi. O zaman ben Tercüman Gazetesi okuyordum, ama yine de bir arayış içindeyim. Şevki Abi, ‘Bu gazeteyi de alıp bir okur musun?’ dedi. Baktım Yeni Asya’da dine bakış farklı. Arayışlarımdaki eksiklikleri sanki dolduruyormuş gibi geldi bana. Şaşılacak bir şekilde, yıllardır takip ettiğim Tercümanı bıraktım, Yeni Asya’yı okumaya başladım. Bu olaylar 1970’in Mart ayı başlarında oluyor, o günden beri 1 gün bile Yeni Asya’yı bırakmadım. 3–4 senelik gazeteleri biriktirmiştim. O senelerde bir taşınma meselesi olunca gazetelerin de taşınması gündeme gelince bayağı bir zorluk çektik. Gazeteden sonra Şevki Abi (Allah ondan razı olsun) bana ilk önce Gençlik Rehberi’ni, Tabiat Risalesi’ni ve devamını vermeye başladı, böylece Risale-i Nurlar’ı da tanımaya başladım. Okurken bakıyorum lisanının ağırlığından anlamıyorum gibi geliyor, ama bir hakikat olduğunu da idrak edip aldığım hisseleri düşünmeye başladım. Okuduklarımı anlar gibi oluyor, fakat ifade edemediğimi fark ettim. Bu arada Şevki Abiye ‘Ağabey, ben Üstad’ın hayatını anlatan bir eser istiyorum’ dedim. Peki, dedi. Ama biraz beklemen gerekecek, hemen herkese bu kitaplar verilmiyor. Ben bir sorayım veririm dedi. Birkaç ay sonra bana Tarihçe-i Hayatı getirdi. Okumaya başlayınca, ‘Tamam, dedim. İçimdeki boşluğu işte bu eser dolduruyor, benim aradığım demek ki buymuş.’ dedim. Şevki Abiden bu sefer bütün kitapları istedim. 2–3 ayda bir tanesini getirip Külliyatı tamamlayıp baştan sona bir kere okudum. Arada da sohbetlere gidiyordum, ama Risaleleri tek başıma bir kere okudum diyebilirim. Sohbetlere o zamanlar 6–8 kişi geliyordu. Oradaki ortamı görünce ve ders yapılma tarzını görünce bunların Risaledeki hakikatlerin bu şekilde daha iyi anlaşılabileceğini düşündüm. Böylece derslere de büyük bir iştiyakla devam ediyorduk. Şu anda da Yeni Asya Bürosu’nu işletiyorum, meşveret kararıyla.

- Yeni Asya’yı en iyi nasıl tarif edersiniz?

· Önce bir hissiyatımı söyleyeceğim, belki bunun içinden o tarif çıkar. Sabaha çıkıp, namazımı kılıp, kahvaltımı yaptıktan sonra ilk düşüncem, gazetemi alıp okumak. Acaba bugün ne yazıyor? Yani, benim gazetem açıkçası, hayatımın gündemini belirliyor. Böylece gazetem benim o gün nasıl davranmam gerektiğini gösteren yol göstericim oluyor. Bilmem sorunuzun cevabını aldınız mı?

- Yeni Asya’nın size ve ailenize kazandırdıkları nelerdir?

Zaten en mühim mesele bu soruda düğümleniyor. Yeni Asya’nın evimize girmesi benim ve ailemin inşallah kurtuluşumuza sebep olacağına alâmet olarak görüyorum. İlk zamanlar benim kendi ailemin fertleri tarafından yadırgansa da, daha sonra bu gazetenin çok yüksek hakikatlerden bahsettiğini anladılar ve tebrik etmeye başladılar. Anne ve babam 80’li yaşlarında Yeni Asya’yı ellerinden eksik etmiyorlardı. Yani ikisi de gayet iyi bir okurdu. Tabi diğer insanlar nazarında, buna uygun (Yeni Asya’nın fikirleri istikametinde) konuşmalar yapmaları tuhaf geliyordu ve kendilerini dinlettiriyorlardı. Bu fikirlerini nerden aldıklarına akıl sır erdirmiyorlardı. Bu yaştaki insanların bu şekilde gündemi takip ettiklerini ve farklı fikirler söylemeleri diğer insanları hayrete sevk ediyordu.

- Yeni Asya ile ilgili bir hatıranızı anlatır mısınız?

1975 yılında, İpraş’ta da o günün durumlarına göre işçiler de siyasî yönden ikiye ayrılmış vaziyetteydi. Biz Yeni Asya’dan ve Risale-i Nurlar’dan beslendiğimiz için, manevî duygularımız çok kuvvetliydi. O günkü duruma ve olaylara göre Türkiye’nin iyi yöne girmediğini hissediyorduk. Tehlikenin büyüklüğünü ve nereden kaynaklandığını da biliyorduk. Çalışanlar sağ – sol ayrıldıkları gibi diğer fraksiyonlar da ayrılmaya ve olaylar çıkarmaya başladılar ve bu arada fabrikayı durdurdular. Biz sağ tarafta olan işçi arkadaşlarla birlik olup bu olaylara engel olmaya çalışıyorduk. Fabrikanın durmasına engel olamadık. Kilit noktalarını işgal ettiler. Bütün bu olayların nasıl olduğunu, nasıl geliştiğini bizzat İstanbul’a Yeni Asya’ya giderek anlattım. Anlattıklarım birkaç gazetede tefrika edilmesi beni çok memnun etmişti. Basının büyük bölümünde hep yanlı haberler çıktığından, bütün Türkiye gazetemiz Yeni Asya vasıtasıyla olayları birinci ağızdan öğrenmiş oldu. Bunun da benim vesilemle olması beni mutlu etmişti.

- Hayatınızda Yeni Asya ve Risale-i Nurlar olmasaydı nasıl bir hayatınız olurdu?

Hayatımda Yeni Asya ve Risale-i Nurlar olmasaydı arayışlarım ve araştırmalarım sürecekti. Siyasî yönden ve cemiyetteki hareketlerim açısından hep kararsızlık içinde olacaktım büyük ihtimalle. Benim Yeni Asya’yı tanımam bu kararsızlıkları ortadan kaldırmıştır. Yeni Asya’yı tanıdığım için ne kadar şükretsem azdır. 

Benim Yeni Asya’yı tanımamam demek, kendimi adeta meçhule atmak demektir. 

(Bu röportaj ilk defa 11.04.2009 tarihli Yeni Asya’da yayınlanmıştır.)

Okunma Sayısı: 2737
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Salih

    24.5.2021 23:51:55

    Böyle kahramanlar nadiren çıkarlar. Allah gani gani rahmet eyleye Salih Ağabeyime...

  • Ali

    21.5.2021 11:04:30

    Allah rahmet eylesin

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı