"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İhlâs ve tesanüd ilişkisi

M. Fahri UTKAN
22 Ağustos 2020, Cumartesi
“Haklı şûrâ ihlâs ve tesanüdü netice verdiğinden, üç elif yüz on bir olduğu gibi, ihlâs ve tesanüd-ü hakikî ile üç adam yüz adam kadar millete fayda verebilir. Ve on adamın, hakikî ihlâs ve tesanüd ve meşveretin sırrı ile bin adam kadar iş gördüklerini çok vukuat-ı tarihiye bize haber veriyor.” (Hutbe-i Şamiye)

İhlâs; temiz sevgi ve yürekten bağlılık demektir. Kelimenin dini anlamı ise Allah’a tam anlamıyla bağlı olarak ibadetleri yerine getirmek, şirkten uzak bir şekilde Allah’a teslim olmak anlamındadır...

Ayrıca, TDV İslâm ansiklopedisinde şöyle açıklanmış: “Arınmak, saflaşmak, kurtulmak” manasındaki hulûs / halâs kökünden türetilmiş olup “bir şeyi, içine karışmış ve değerini düşürmüş olan başka şeylerden temizleyip arındırmak, saflaştırmak” anlamına gelen ihlâs kelimesi, terim olarak “ibadet ve iyilikleri riyadan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak” demektir. 

Tesanüd ise, toplumda ferdlerin ve grupların birbiriyle dayanışma halinde yaşamasını ifade eden ahlâk terimi. Ayrıca, Birbirine istinat etme, birbirinden kuvvet alma, dayanışma, belli bir maksat için birlikte çalışma anlamlarına da gelir.

21. Lem’a İhlâs Risalesi’nde Üstad, ‘ahiret kardeşleri’ ve ‘Kur’ân hizmetindeki arkadaşları’ için ihlâsın şartlarını 4 maddede özetlemiştir. Bunlardan 2. ve 4. düsturlar temel alınarak ihlâsın tesanüd ile ilişkisi açıklanmaya çalışılacaktır.

“2. Düstur”da; aynı hizmet içinde bulunan kardeşlerin tenkit edilmemesi ve onlara karşı kendi üstünlüğünü hissettirmeyerek onların gıpta /ile imrenerek karşı davranışta bulunmalarına sebep olmamak olarak belirtiliyor.

Aynı konuya Barla Lâhikası’nda bir mektupta şu şekilde açıklık getiriyor: “Sakın birbirinize tenkit kapısı açmayınız. Tenkit edilecek şeyler kardaşlarınızdan hariç dairelerde çok var. 

Ben nasıl sizin meziyetinizle iftihar ediyorum, o meziyetlerden ben mahrum kaldıkça, sizde bulunduğundan memnun oluyorum, kendimindir telâkki ediyorum; siz de Üstadınızın nazarıyla birbirinize bakmalısınız. Âdeta, her biriniz ötekinin faziletlerine naşir olunuz.” (Barla Lâhikası, s. 209)

“4. Düstur”da ise, aynı hizmet içindeki kardeşlerin meziyetlerini kendisinde varmış gibi kabul ederek davranmak olarak belirtmektedir. Bu konuyu da başka bir yerde şöyle açıklığa kavuşturuyor: “Sizin gibi üç-dört hadim-i hak (hak hizmetçisi), ayrı ayrı ve taksimü’l-a’mal (işlerin herkese ayrı verilmesi şeklinde) olmamak cihetiyle hareket etseler, kuvvetleri üç-dört adam kadardır. 

Eğer hakikî bir uhuvvetle, birbirinin faziletleriyle iftihar edecek bir tesanütle, birbirinin aynı olmak derecede bir tefânî sırrıyla hareket etseler, o dört adam dört yüz adam kuvvetinin kıymetindedirler.” (Barla Lâhikası. 209)

Aynı konu hakkında bazı âyetlerde de destekleyici ifadeler bulabiliriz: “İhtilâfa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz de elden gider.” (Enfal. 46)

20. Lem’a olan İhlâs Risalesi’ndeki, 6. Sebepte; “Mü’minler birbirinin kusurunu görmeyerek yekdiğerinin ayıbına (kusurlarına) karşı gözünü kapamakla tesanüd edebilir.” denilmektedir. Demek hakikî tesanüd, hizmet arkadaşlarıyla beraberken sırf Allah rızası için yani, ihlâsla çalışmakla olur.

Bunun yanında başka yapılacak bir yol ise, hizmet elemanları arasındaki tesanütten oluşan bir şahs-ı manevinin üstatlığını kabul ederek davranmaktır. Bunu şu şekilde belirtiyor Üstad: “Cenab-ı Hakk’ın ihsan ve keremiyle, sizlerle, gayet kudsî ve gayet ehemmiyetli ve gayet kıymettar ve her ehl-i imana menfaatli bir hizmette, taksim-i mesai kaidesiyle iştirak etmişiz. Tesanüdümüzden hasıl olan bir şahs-ı manevînin fevkalâde ehemmiyet ve kıymeti ve üstadlığı ve irşadı, bize kâfidir.” (Emirdağ Lâhikası. 140)

Hz. Peygamber de (asm) ihlâs ve tesanüdün birlikteliğini şöyle özetliyor: “Mü’min için mü’min, sağlam yapılmış bir binânın birbirine kuvvet veren elemanları gibidir.” (Buhârî, Salât: 88)

Tesanütle davranmayı Üstad şöyle özetlemiş: “Cemiyetteki tesanüt, en durgun şeyleri dahi tahrik eden bir vasıtadır. Cemiyetteki haset ve kıskançlık ise her türlü hareketi durduran bir alettir… Cemaatte vahid-i sahih (gerçek birlik, ihlâslı tesanüd), olmazsa eğer, cem ve zammı (toplamı), büyütmez; küsur darbı (bayağı kesirlerin çarpımı) gibidir, çoğalmakla küçültür, ziyadesi noksandır. (sayılar büyüdükçe sonuç küçülür)” (ESDE. Lemaat. 687)

Cenab-ı Hak, bizleri ihlâs ve tesanüd için hizmet içinde devam ettirsin.

Okunma Sayısı: 2047
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    22.8.2020 11:01:32

    Bugünki whatsaap durumuma serlevha yaptım makalenizi. Gönlünüze inşirah, kaleminize kuvvet versin Rabbim duası ile selâmlar...

  • Mehmet

    22.8.2020 05:24:12

    Günümüzde ihlasa açılan bir kapı,günah kapısını kapatmaktır.Ne kadar güzel değil mi,gözünü kapatman gerektiğinde,başını çevirmen gerektiğinde ihlâsının artıyor olması.Yani senin mülkünde ,senin yasaklarından UZAK duruyorum demeliyiz.Bu durum cennetteki meçhul ağaca yaklaşmama ihtarıyla benzeşiyor.Demek ki ihlas kodları taaa adem babadan bu yana her yerde yazıyormuş.Kabil- habil meselesi de başka bir düstur a misal.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı