"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemiyetin basiret gözü

M. Latif SALİHOĞLU
10 Ağustos 2022, Çarşamba
Fert gibi, cemiyetin de bir basiret gözü vardır. Ekseriyetle açık olan o basiret gözü, bazen kapanıp körleşebiliyor da. Özellikle şu âhirzamanda, körleşme hali daha ziyade görünüyor.

Meselâ, geniş bir kesim var ki, bazen “Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder.” 

Şüphesiz, böyle bir halin neticesi vahimdir; yani “Cemiyetin basîret gözü böyle körleşirse, îman kalesi tehlikede” demektir. (Tarihçe-i Hayat, Tahliller bölümü)

Hayretten dehşete düşüren bu vaziyet karşısında dayanabilmek için, doğrudan Kurân’a dayanmalı ve tahkiki iman dairesi içinde bulunmalı. Başka türlü dayanabilmek alabildiğine zorlaşıyor.

*

Evet, bilhassa şu sarsıntılı zamanda yaşadığımız hayatın genel seyri düzgün bir hat üzerinde gitmiyor. İnişleri, çıkışları, virajları çok oluyor, bu hayat çizgisinin.

Bazan genişler, rahatlar bu hatt-ı hayat, bazan da incelir, kısalır, hatta kesintiye, çöküntüye uğradığı zamanlar olur. Yani, devamlı sûrette bir değişkenlik arz eder.

Buna rağmen, yine de ye’se, kedere, karamsarlığa düşmeye hiç hacet yok. Aksine, daima ümitvar olmalı, hatta “şevk-i mutlak” içinde yaşamalı. Bunun dışında herhangi bir çıkış, bir ilerleme imkânı yoktur.

Zira, şevkini-moralini kaybeden, adeta bir “yarı mevta” olur; ümidini kaybeden ise, musalladaki meyyitten farksız hale gelir.

*

Hayat deyince, önce şahsî hayatımız söz konusu olur. Ardından aile hayatı gelir, ondan sonra da sosyal ve siyasî hayat tabakaları gelir.

Değişim ve çalkantılar, bütün hayat tabakaları için de geçerlidir. Temel kaide değişmiyor. Hayat ve bütün kâinat, bir kànun–u İlâhi olan değişme ve gelişme, yani tebeddülât ve tağayyürâta tâbidir.

Bazan kendi küçük dünyamız, yahut his âlemimiz değişince, zannederiz ki, hayatın ve daimi kànunların seyri de değişiyor. Oysa, hususî âlemimizin değişmesiyle, genel gidişat ve temel düstûrlar değişmiyor. Her şey, bir hikmetle ve bir dest–i inayetle dönüyor, oluyor, bitiyor...

*

İçinde bulunduğumuz zaman dilimi içinde, bilhassa alem-i İslam ve ülkemizde önemli derecede çalkantılar, sarsıntılar ve zaman zaman baş döndürücü hareketlenmeler yaşandı, yaşanıyor. Bu süreç-vetire, devam edip gidiyor. Henüz tamamlanmış, sona ermiş değil.

Bundan çıkarılacak dersler için, acele etmeye gerek yok... Sürecin netleşmesini, iyice şekillenmesini beklemek lazım. Gelişmeleri daha net, daha doğru ve daha istifadeye medar bir şekilde okumak ve yorumlayabilmek için, sabır kuvvetine dayanmak ve sükûnet, itidal içinde beklemek gerekir.

*

Esasen, olup bitenlerin bir kısmını (açığa çıkan, zahirde görünen kısmını) insanlarımız görüyor ve mânâsını anlamaya, yorumlamaya çalışıyor.

Hadiselerin perde gerisinin anlaşılması için ise, ilâve bir gayret, ciddiyet ve tahkike ihtiyaç var.

İnsanlarımızın yüzde sekseni tahkik ehli olmadığından, hakikate nüfuz edemiyor; iradesini ortaya koyarken de bazan ciddî tereddütler yaşıyor. (Bunda, dehşetli propagandalarla, cemiyeti ecnebi taktiklerle hipnotize etme gayretlerinin tesiri büyüktür.)

*

Velhasıl, tıpkı fertlerin olduğu gibi, cemiyet(ler) in de bir “basiret gözü” vardır. Bu göze bazan perde çekilir, bazan da bu göz yanıltılmaya çalışılır. Maazallah, bu durum, iman ve İslâm kalesini tehlikeye atacak derecede vahim neticeler doğurabiliyor.

Nihayet derecede dikkat ve teyakkuz içinde olmak gerekir. Cemiyetin basiret gözünü açtırmak, önündeki engelleri kaldırmaya çalışmak, pek mühim bir hizmet olsa gerektir. Bu hizmeti yapacak olanlar da, hiç şüphesiz—sayıları az olmakla beraber—hâlis Kur’ân tilmizleri, sâdık Kur’ân şâkirdleridir.

Okunma Sayısı: 1402
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Rasim

    10.8.2022 14:30:43

    Dönemin önemli konuları ümmet içindeki özür, helalleşme ve Allah"a tevbedir zannediyorum.

  • M. Selim

    10.8.2022 09:07:07

    Allah sizden razı olsun. Yüreğinize ve kaleminize sağlık ağabey.

  • Abdullah Tunç

    10.8.2022 05:38:11

    Evet,dünya düz bir hattı takip et miyor.Hareketi daireseldir.Hep aynı tarzda gitmiyor.Devamlı bir değişim ve dönüşüm içindedir.Bazen kış,bazen yaz,bazen bahar olur.Bu gün içtima-i ve siyasi ha yat itibarıyla kışı yaşıyor sak,bu hep böyle sürecek değil.Arkasında güzelim bahar var.Çok büyük çal kantılar içindeyiz.İnsanla rın iç dünyalarında büyük tahribatlar,büyük bozulma lar var.Bilhassa dini açı dan durum iyi değil.Dünya hayatı çok cazip hale gel miş.İnsanın ulvi latifelerini kebdisiyle meşgül ediyor.. Ahireti ikinci,üçüncü plana atıyor.Yani dünya hayatı,ahiret hayatına ter cih ediliyor.Zevki hayat,hıf zı hayat ve uzun yaşama emeli insanların bütün duygularıı istila etmiş. Bu dehletli hale ancak "Risale-i Nur dayanabilir. Ve onun metin,sarsılmaz, Fedakâr,halis,sadık ve sebatkâr şakirleri mukave met edebilir.

  • S.topuz

    10.8.2022 01:50:29

    "İşte böyle bir sırada, o cereyan pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan hakikî İsevîlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i İlahiyenin semasından nüzul edecek; hal-i hazır Hristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakaik-i İslâmiye ile birleşecek; manen Hristiyanlık bir nevi İslâmiyete inkılab edecektir. Ve Kur'ana iktida ederek, o İsevîlik şahs-ı manevîsi tâbi' ve İslâmiyet metbu' makamında kalacak; din-i hak bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bulacaktır. Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevîlik ve İslâmiyet ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken; âlem-i semavatta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadîr-i Külli Şey'in va'dine istinad ederek haber vermiştir." Mektubat - 57

  • S.topuz

    10.8.2022 01:42:15

    "O hadîsin ve Süfyan ve Mehdi hakkındaki hadîslerin ifade ettikleri mana budur ki: Âhirzamanda dinsizliğin iki cereyanı kuvvet bulacak: Birisi: Nifak perdesi altında, risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr edecek Süfyan namında müdhiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şeriat-ı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine bağlanan, ehl-i velayet ve ehl-i kemalin başına geçecek Âl-i Beyt'ten Muhammed Mehdi isminde bir zât-ı nuranî, o Süfyan'ın şahs-ı manevîsi olan cereyan-ı münafıkaneyi öldürüp dağıtacaktır." Mektubat - 56

  • S.topuz

    10.8.2022 01:32:51

    ...."Çünki, halklarda şerden başka hayırlar da var. Hem bütün şer herkese gelmez. Buna remzen, bazıyeti ifade eden مِنْ ve شَرِّ girmişler. Hâsid hased ettiği zaman bütün şerdir, bazıyete lüzum yoktur. Ve اَلنَّفَّاثَاتِ فِى الْعُقَدِ remziyle, kendi menfaatleri için küre-i arza ateş atan üfleyicilerin ve sihirbaz o diplomatların tahribata ait bütün işleri ayn-ı şerdir diye, daha شَرِّ kelimesine lüzum kalmadı." Asa-yı Musa - 87

  • S.topuz

    10.8.2022 01:29:53

    " Hem mesela: اَلنَّفَّاثَاتِ فِى الْعُقَدِ cümlesi -şeddeler sayılmaz- bin üçyüz yirmisekiz (1328-(1912)); eğer şeddedeki (lâm) sayılsa, bin üçyüz ellisekiz (1358-(1942)) adediyle bu umumî harbleri yapan ecnebi gaddarların, hırs ve hased ile bizdeki Hürriyet İnkılabı'nın Kur'an lehindeki neticelerini bozmak fikriyle tebeddül-ü saltanat ve Balkan ve İtalyan Harbleri ve Birinci ve İkinci Harb-i Umumî'nin patlamasıyla maddî ve manevî şerlerini, siyasî diplomatların radyo diliyle herkesin kafalarına sihirbaz ve zehirli üflemeleriyle ve mukadderat-ı beşerin düğme ve ukdelerine gizli plânlarını telkin etmeleriyle bin senelik medeniyet terakkiyatını vahşiyane mahveden şerlerin vücuda gelmeye hazırlanmaları tarihine tevafuk ederek, اَلنَّفَّاثَاتِ فِى الْعُقَدِ nin tam manasına tetabuk eder." Asa-yı Musa - 86

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı