Geniş siyaset âleminde bağnazca yapılan dışlayıcı, kutuplaştırıcı, ötekileştirici söz ve davranışlar, toplumun farklı tabakalarına da âdeta bir virüs salgını gibi yayılmaya başladı, ne yazık ki…
Farklı düşüncelere sahip olan insanlarımız, medenice konuşarak, hoş sohbet ederek birbirini anlamaya ve bazı ortak paydalarda buluşmaya çalışmak yerine, daha çok siyasî ve ideolojik tarafgirliğin etkisiyle, işin kolayına kaçarak birbirini damgalama cihetine gidiyorlar.
Biri diğerine “Sen İslâmcı-şeriatçısın” damgasını vururken, diğeri de berikine “Sen laikçisin, laikperestsin” yaftasını yapıştırıveriyor. Ondan sonra görüşme bitiyor, konuşmalar kesiliyor, sohbet ortamı sabote edilmiş oluyor.
Buna benzer daha başka damgalama, yaftalama türleri de var. Ama, biz şimdilik o detaylara girmeden konuya dair görüşümüzü ortaya koymaya çalışalım.
*
Evet, kendini laik veya laiklik yanlısı olarak vehmeden kimi görgüsüz, patavatsız şahıslar, dindar, mütedeyyin gördükleri hemen herkese, “İslâmcı” damgasını vurma kolaycılığına sapıveriyor.
İyi de, o kişinin buna rızası var mıdır, yok mudur; kendisine “İslâmcı” damgasının vurulmasından hoşlanıyor mu, hoşlanmıyor mu, hiç biri bu tür nezaketsiz heriflerin umurunda değil.
Kendilerini “laik” diye vehmediyorlar; ancak, siz aynı dilden konuşup onlara “laikçi” dediğiniz zaman, onlar da kızıp küplere biniyor.
Sormak lâzım: Hayrola, niçin böyle kızıp köpürüyorsun, sayın vatandaş? Madem ki, sen “laikçi” tabirinden hoşlanmıyorsun, o halde başkasına neden “dinci” veya “İslâmcı-şeriatçı” yaftasını yapıştırıyorsun? Üstelik, içinde yaşadığımız toplumun kahir ekseriyeti Müslüman. Böylesi mutlak çoğunluğu teşkil eden bir toplum içinde, ayrıca “İslâmcı” olunmaz ki. Yani, yüzde 99’u teşkil eden bir ekseriyet, yüzde 1 civarındaki bir azınlığa karşı şucu-bucu olmaz, olması da gerekmez.
Evet, bu milletin fert veya cemaatleri “dindar” olur, ancak “dinci” olmaz. Tıpkı, “Müslüman” olup, “İslâmcı” olmadığı veya olması gerekmediği gibi...
*
Yakînen şahit oluyoruz ki, zaman zaman bizim için de “İslâmcı yazar” veya “dinci gazete” tabirini kullananlar oluyor. Peşinen ifade edelim ki, bu tür tâbirlerle vasıflandırılmayı veya damgalanmayı kat’î sûrette reddediyoruz.
Bizler, çok şükür Müslümanız ve dinî muhtevalı bir gazete çıkarmaya çalışıyoruz. Ancak, “dinci” veya “İslâmcı” diye damgalanmayı asla kabul etmiyoruz ve bundan hoşlanmıyoruz. Bu sebeple, bizi muhatap alanları daha nezaketli ve saygılı davranmaya dâvet ediyoruz.
Zira, bir kişi veya camiayı, hiç hoşlanmadıkları, hatta rahatsız oldukları birtakım söz ve tâbirlerle yadetmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Hele hele, umumu veyahut ekseriyeti içine alan bir kudsî mânâyı, adeta yamultarak veya rayından saptırarak, üstelik sıklıkla telâffuz etmeye hiç, ama hiç kimsenin hakkı olmasa gerektir.
*
Bilerek veya bilmeyerek “dinci” gibi, “İslâmcı” gibi tabirlerle dindarları ve Müslümanları damgalama nezâketsizliğini sergileyenlere karşı teslim olacak halimiz yok. Onları yaptıkları bu kabalıktan caydırıncaya kadar, evvela “kavl–i leyyin” ile ikaz etmeye, inat ve ısrar ile aynı tavrı sürdürmeleri halinde ise, anladıkları lisan ile itiraz etmeye mecburuz. Tıpkı, dindarlara yönelik “irtica–mürteci” yaftasını doğru bulmayarak buna itiraz ettiğimiz gibi…mak pekala mümkündür.