"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasiyi hep 12’den vurdular

M. Latif SALİHOĞLU
12 Mart 2020, Perşembe
TARİHİN YORUMU 12 Mart 1971

Vahşi muhtıralara, kanlı darbelere ve keskin kırılmalara rağmen, insanlarımızın demokrasiden vazgeçmemeleri ve ümitlerini kesmemeleri elbette ki sevinilecek bir durum. Milletimizin bu meyandaki irade ve hassasiyetini asla küçümsememeli.

Bununla beraber, 1876’dan bu yana 145 yıldır tecrübe ettiğimiz demokrasi işleyişinde, şöyle ideal bir seviyeye geldiğimiz yine de söylenemez. Yani, gidilecek daha epeyce bir yol var; bu uğurda yapılacak daha çok iş ve hizmet var.

Öte yandan, bazı iş ve meslek dallarında tedricî bir gelişme, yani kademeli bir inkişâf söz konusu olmasına rağmen, demokrasi yolunda zaman zaman tam tersine bir durum yaşanıyor. Meselâ, yıllar yılı aldığınız mesafe bir anda hiç hükmüne geçiyor ve kazandığınız mühim tecrübeler bir anda adeta sıfırlanıveriyor. Hatta, darbe ve muhtıra sebebiyle demokraside kesintinin ötesinde, misâl 10, 20, 30 yıl kadar geriye doğru gidildiği dahi rahatlıkla söylenebilir.

Evet, tâ 1876’dan bu yana ara ara yaşanan darbe ve muhtıralara vatan ve millet menfaati hesabına bakıldığında, bunların birer ihanet hükmüne geçtiği açıkça görülüyor. Zira, o müdahalelerin hiçbiri, hiçbir derde devâ olamamış, ülkenin hiçbir meselesini halledememiş; tam aksine, var türlü olan dert ve problemlerin daha kronik, daha düğümlü hâle gelmesine sebebiyet vermiştir. Dahası, Türkiye’yi medeniyet yarışında geri bıraktırmış, gelişmiş dünya ülkeleriyle boy ölçüşemez bir duruma sokmuştur.

İşte, hem bir ihanet, hem bir cinayet mahiyetinde gördüğümüz 1971’de yaşanan “12 Mart Muhtırası” da, söz konusu müdahale zincirinin önemli bir halkasıdır. 

Tıpkı diğerleri gibi, bu da Türkiye’deki demokrasi mücadelesini sekteye uğratmış; dahası, yüz yıllık siyasî birikim ve sermayemizi adeta zehirleyip hançerlemiştir.

Bu genel ifadelerden sonra, şimdi de günün tarihi olan “12 Mart Muhtırası”na dair özel bilgilere bakalım.

Ordunun üst komuta kademesi, 12 Mart 1971 tarihinde işbaşındaki meşrû hükûmeti hedef alan bir ültimatom yayınlattı. 

TSK'nın, Cumhurbaşkanı ile Millet Meclisi ve Senato Başkanlarına gönderdiği muhtırada "Türk Silâhlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyetini korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan üzerine almaya kararlıdır" ifadesi kullanıldı.

Bu, şu demekti: Hükümet istifa edip çekilmezse, ordu idareye doğrudan el koyacak. AP lideri Başbakan Süleyman Demirel, bu gelişme üzerine, Çankaya'ya giderek Cumhurbaşkanı Sunay'a istifasını sundu.

Söz konusu muhtıranın metni, 12 Mart günü saat 13.00'da TRT radyolarından ilân edildi. GKB Org. Memduh Tağmaç, KKK Org. Faruk Gürler, HKK Org. Muhsin Batur ve DKK Oramiral Celal Eyiceoğlu'nun imzasını taşıyan muhtıranın metni şöyle:

BİR: Parlamento ve hükümet, süregelen tutum ve icraatı ile yurdumuzu, anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk'ün bize hedef gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasasının öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.

İKİ: Türk milletinin ve sinesinden çıkan TSK’nın bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntüyü giderecek çarelerin, partilerüstü bir anlayışla meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılâp kanunlarını uygulayacak bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zarurî görülmektedir.

ÜÇ: Bu husus, sür'atle tahakkuk ettirilemediği takdirde, TSK, kànunların kendisine vermiş olduğu Cumhuriyeti korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan üzerine almaya kararlıdır.

* * *

Bu muhtıra, netice itibariyle, kanlı 27 Mayıs Darbesi’nden sonra toparlanmaya çalışan ve bir derece istikrara kavuşan siyasî yapıya ağır bir darbe vurdu. Siyaseti paramparça etti. Kalkınma hamlesinin canına okudu. Ayrıca, ülke yönetiminin ehliyetsiz ellere geçmesine, ara rejimlerin meydan almasına ve koalisyonlar hükümetinin başlamasına sebebiyet verdi.

Okunma Sayısı: 1986
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir

    12.3.2020 19:13:35

    Ve hâlâ;failleri meçhul olarak,karanlık perde arkasında olta atmaya devam ediyorlar.Demokrasiye darbe vuranların sonu,her daim hüsrandır.Çünkü demokrasi;her ülke ve herkes için önemli bir değer ve olgudur.Dolayısıyla;İslâm medeniyetinin,en önemli unsurlarından birisi olan demokrasiye darbe yapılırsa,bu vebal yapanların yakasını asla bırakmayacak ve bunun hesabını eninde sonunda vereceklerdir.Bundan kimsenin,en ufak bir şüphesi olmasın.

  • Abdullah Tunç

    12.3.2020 12:46:23

    Muhtıracıların sebep olarak gösterdik leri ne halledildi ?Ne Çözüldü.Hangi medeniyet seviyesine çıkıldı? Aslında ileri sürdükleri eften püften bahaneler dir.Temel sebep iktidarı çekememek, başarılarının önünü kesmektiir.Türün paşa ve onun gibi bazı kumandanların sert çıkışı olmasaydı,belki de ülke vietnama dönüşürdü.Allah korudu iş muhtıra ile geçiştirildi.Ve olan yinede bu millete oldu.Kaç sene ülkeyi geri letti.

  • Özdemiroğlu

    12.3.2020 08:44:36

    a)Demirel'in ABD'nin haşhaş yasaklanması talebine karşı direnmesi b)Türkiye'nin Japonya'dan sonra en yüksek kalkınma hızına( %7 civarında) sahip olması; ekonomik açıdan take off noktasında olması gibi dış sebepler, c) Bazı lüks mallara getirilmek istenen vergilere, bazı sermayedarların tepki göstererek dış faktörlere destek olması gibi iç sebepler 12 Mart'a getiren sebeplerdir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı