Anlamadı; üzerine alınmadı. Gelen 23 Haziran seçimlerinde ise, hür irade tarafından ona daha iyi bir ders verilecek gibi görünüyor.

Ne diyor meşhûr şair Ziya Paşa:

Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir;

Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.

Evet öyle anlaşılıyor ki, sırada kötek var. Çünkü, dost nasihatını hiç dinlemedikleri gibi, milletin sandıkta vermiş olduğu mesajı da anlamadılar, yahut anlamak istemediler.

* * *

Durum apaçık ortada. Despotik iktidar cenahı, geçen mahallî seçimler kampanyası esnasında, elindeki devlet ve belediye imkânlarını sonuna kadar kullandı.

Bununla da yetinmedi, siyasî muhaliflerine demediğini bırakmadı. Milyonlarca seçmen kitlesini dahi rencide edecek şekilde, envâ-i çeşit tezyif, tahkir, hatta tehditlerde bulundu. Kendilerine rey vermeyenleri, vatan hainleriyle, millet düşmanlarıyla, terör örgütleriyle âdeta bir ve beraber tutmaya çalıştı.

Bununla da yetinmedi, bir “Bekà sorunu” heyülâsı icad ederek, umumun malı olan millî ve mânevî duyguları da fütûrsuzca istismar etti.

Daha ne olsundu? Daha ne yapacaktı?

Netice itibariyle, akla-hayale gelmedik ne varsa yaptılar; ağızlarına ne geldiyse hiç çekinmeden söylediler, savurdular.

Bütün bunlara rağmen, yine de umduklarını alamadılar, bulamadılar. Daha doğrusu, uyanmış olan millet, onların istediği şekilde hareket etmedi, istedikleri yönde tercihte bulunmadı.

* * *

Evet, meseleye nereden bakılırsa bakılsın, milletin bu kez siyasî iktidara çok daha esaslı bir ders vereceği anlaşılıyor. 

Hak ve hürriyetine sahip çıkma duygusu, dahası, demokrasiye sahip çıkma iradesi, konulan bütün engelleri aşacağı ve tezgâhlanan bütün plânları bozacağı yönünde, topluma ciddî mânâda bir ümit ve heyecan veriyor. 

31 Mart seçimleri kampanyasında, Hayrettin Karaman gibi itibarlı şahsiyetler “Şimdi ders verme zamanı değil” formatında yazılar yazdı, kendince birtakım mesajlar verdi.

Buna rağmen, millî irade, siyasilere gereken dersi verdi. Ders vermesine verdi, ancak onlar bunu anlamadı ve üzerine de alınmadı.

Eh, madem öyle, şimdi sıra daha açık ve daha esaslı bir ders vermeye geldi demektir. Büyük ihtimalle de, 23 Haziran’da sandıklardan çıkacak olan sonuç tablosu, herkese, ama özellikle iktidar mevkiinde bulunanlara etkili ve hatta unutulmaz bir ders mahiyetinde olacak.

.................................................

NOT: 23 Haziran seçimlerini bir partiler yarışı olarak görmemeli ve o şekilde değerlendirmemeli. Bu seçim, parti ve hatta adaylar arasındaki yarıştan ziyade “Demokrasi” lehinde veya aleyhinde sonuçlanacak bir “Referandum” niteliği taşıyor. Evet, bir önceki yazıda da ifade ettiğimiz gibi, YSK’nın iptal kararı hukukî olmaktan çok, siyasîdir. O halde, bunun cevabî karşılığı da elbette ki siyasî sahada ve siyasî mahiyette olacak.

GÜNÜN TARİHİ: 10 Mayıs 1868

Danıştay’ın kuruluşu

Zamanla Danıştay ismini alan “Devlet Şûrâsı”, Sultan Abdülaziz'in de iştirak ettiği büyük bir merasimle 10 Mayıs 1868 tarihinde açıldı ve ilk toplantısını da ogün yaptı.

Padişah, açılış merasiminde “Şûrâ'nın kuvvetler ayrılığı esasına göre teşkil edildiğini ve dili-dini ne olursa olsun, bu meclisin bütün Osmanlı milletlerini temsil ettiğini” söyledi.

Kendi bölgelerinden Eyalet Meclisi tarafından seçilerek gönderilen Şûrâ-yı Devlet üyeleri, bugünkü Millet Meclisi ile Danıştay üyelerinin görmüş olduğu bazı hizmetleri aynı anda görmekte idiler. Bu üyelerin, devletin hem hukukî, hem de idarî işleriyle ilgilenmek, dolayısıyla Bakanlar Kurulu’na yardımcı olmak gibi bir mükellefiyetleri vardı.