"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gaflet vaktinde uyarıcı depremler

M. Latif SALİHOĞLU
09 Ağustos 2019, Cuma
Bugünkü yazımızın konusu başkaydı. Ama, onu tehir ettik. Sebebi, Ege Bölgesinde (İzmir, Denizli) peşpeşe yaşanan deprem mûsibetinin düşündürdükleri.

Aynı düşüncelerle, bundan sekiz sene evvelki bir yazımızda “Deprem, genelde unutulduğu zamanlarda oluyor” başlığını kullanmıştık. Bilvesile, 21 Kasım 2011 tarihli o yazımızın bir özetini takdim ediyoruz.

Depremin mânevî boyutu

Depremin fizikî şartları ayrı. O türden şartları, burada ele aldığımız asıl konunun dışında tutuyoruz.

Zemindeki sismik hareketler, yer kabuğundaki kırılmalar, çöküntüler, değişimler, dönüşümler, sarsıntılar ve benzeri hususlar hakkında konuşmaya ehil olanlar, bu işin uzmanı olan kimselerdir.

Bizlere de, onları dikkatle dinlemek ve tavsiyelerine mümkün mertebe riayet etmek düşer. Ancak, yer sarsıntılarının ve zemin titremelerinin ayrıca bir mânevî boyutu var ki, bu noktaya da muhakkak sûrette dikkat kesilmek durumundayız.

Zira, bu cihetten de biz insanlara ciddî mânâda ikazlar, uyarılar yapılıyor ve birtakım hikmetli dersler veriliyor.

Tabiî, anlayabilene...

* * *

Evet, her hadisenin iki yönü var: Biri zahirî ve fizikîdir; diğeri ise, mânâ âlemindeki hakiki yönü, tarafı, veçhesi...

İşte, biz de bu yazıda hadisenin ikinci yönüne bakarak, Anadolu'da yaşanan son yetmiş yıllık depremlerin ZAMANLAMA itibariyle ne gibi mânâlar taşıdığını ve bizlere ne tür dersler verdiğini nazara vermeye çalışalım.

1939'daki büyük Erzincan depreminden bu yıl yaşanan son Van depremine kadar, Anadolu'daki büyük depremlerin çoğunun dikkat çekici zamanlarda vukua geldiğini görmekteyiz.

Yani, zamanlama itibariyle, hadiselerin seyrinde ciddî tevâfuklar var. Meselâ: Yaşanan bu yıkıcı depremlerin çoğu;

1) Ya mevsim itibariyle gafletin ağır bastığı günlerde,

2) Ya gerekli saygının gösterilmediği Ramazan ayında,

3) Ya da haksız/gereksiz yere, üstelik abartılı şekilde tertiplenen bazı resmî merasimler için gayet masraflı birtakım hazırlıkların yapıldığı, dolayısıyla dikkatlerin başka taraflara çekilerek depremin unutulduğu zamanlarda yaşandığını görmekteyiz.

İşte size, bu meyanda dikkat çeken ve fevkalâde çarpıcı görünen bazı örnekler.

İsterseniz, zihinlerde taptaze duran son Van, Erciş, Edremit depreminden başlayarak geriye doğru şöyle bir nazar gezdirelim...

* * *

Gafletin ağır basmasıyla depremin unutulduğu zamanlara dair...

Son yüz yıl Türkiye'sinin en yıkıcı, en hasarlı ve en ölümlü depremi, 17 Ağustos 1999'da Marmara Bölgesinde yaşandı.

Yine dikkat buyurun: 7.4 şiddetindeki bu deprem, mevsim itibariyle gafletin en ağır bastığı günlerde, dahası gecenin de en koyu gafleti anında meydana geldi: Saat: 03:02

Öte yandan, 1966'daki Muş-Varto merkezli 6.9 şiddetindeki depremin 19 Ağustos 1951'deki Çankırı-Kurşunlu merkezli 6.5 Richter ölçekli depremin de 13 Ağustos günü meydana gelmiş olduğunu hatırlatmış olalım.

* * *

Netice itibariyle, şu veya bu sebepten dolayı gaflete daldığımız, özellikle de depremi unutmaya başladığımız zamanlarda, İlâhî ikazın en şiddetlisi olan deprem hadisesi meydana geldiğini görüyoruz.

Cenâb-ı Hak, bizleri her türlü gafletten uzak tutsun ve istikamet dairesinde daimî bir teyakkuz halinde muhafaza eylesin.

Okunma Sayısı: 3986
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı