"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Liderden lidere siyaset-diplomasi yürümez

M. Latif SALİHOĞLU
02 Temmuz 2019, Salı
Sosyolojik tarih, insanlığın geçirdiği ve hâlen yaşanmakta olan devirleri beş ana bölüm halinde tasnif ediyor.

Lemeat ve Mektubat‘ta da temas ve işaret edildiği gibi, bu devirleri sırasıyla aşağıdaki şekilde isimlendirmek mümkün.

Birincisi: Vahşet ve bedeviyet devri,

İkincisi: Memlûkiyet (kölelik) devri,

Üçüncüsü: Esir’lik (esir pazarları) devri, 

Dördüncüsü: Ecir’lik (sâbit ücret) devri, 

Beşincisi: Mâlikiyet ve serbestiyet devri,

Üstad Bediüzzaman, Lemeat’te son devirlerle ilgili olarak şunları ifade eder: “Beşer, edvârda (geçmiş devirlerde) esirlik istemedi; kanıyla parçaladı. Şimdi ecîr (maaşlı) olmuştur; onun yükünü çeker; onu da parçalıyor.”

Mektubat’taki “Vehhabilik” bahsinde ise, beşinci devrin “serbestiyet ve malikiyet” devri olduğunu açıkça beyan ediyor.

* * *

Evet, insanlık tarihinin genel seyri böyle.

Şüphesiz, istisnaî durumlar da var. Ancak, onlar söz konusu genel seyri değiştirmez. Zamanla, kendileri umumî duruma ayak uydurmak zorunda kalırlar. Aksi halde, silinip gitmekten kurtulamazlar. Tarihin mezarlığında, silinip giden bu türlerin çokça misâlleri, örnekleri var.

Demek ki, geçmiş gibi yaşanan zamanı da çok iyi ve dikkatlice okumak lâzım.

Bu tarz okumaları yaptığımızda ise, şunları görüyoruz ki: Eski zamanda nisbeten uygulanan ve tesir hâsıl eden “kişiden kişiye, liderden lidere” gönderilen mektuplar, yazılan nâmeler, yazılı-sözlü beyannâmeler, bu zamanda müsbet mânâda kalıcı tesirler icrâ etmiyor. Aynı şekilde, tepedeki “tek adam”dan alt kademeye doğru iletilen emirler, fermânlar, tâlimatlar da kalıcı mahiyette bir güzellik inşâ etmiyor. 

Zira, eski zamanda değiliz; artık “serbestiyet ve mâlikiyet” çağındayız. Böyle bir çağda, eski usûllerle gitmenin, eski usûl ve metotlarla şatları zorlamanın güvenilir bir faydası yoktur. Belki, faydadan çok zararı vardır denilebilir. Bunun da misâllerini görüyoruz.

* * *

Gerek Türkiye siyasetinde, gerek bölge veya dünya çapında yürütülen diplomaside, ne yazık ki yer yer hâlâ şahıstan şahsa, liderden lidere söylenen, yahut iletilen mesajlarla sıkıntıların, problemlerin giderilmesine çalışılıyor. 

Bu yöntemin geçici bazı faydaları görülse bile, uzun vâdede zarar üstüne zarar verdiği gayet açıktır. Zira, liderlerin ömrü muayyen olduğu gibi, iktidar devrelerinin de hiçbir garantisi yoktur. Her an için ölüp gidebilir, yahut siyaseten yıkılıp gidebilir, düşebilirler.

Devletlerin ve bilhassa milletlerin ömrü ise, şahısların, liderlerin ömrü ile kıyaslanmayacak derece uzundur, uzun olmalıdır.

Hâsıl-ı kelâm: Lüzumsuz gelgitlerden, müflis siyasetlerden, riskli diplomasilerden kurtulmak için, hiç olmazsa gelişmelerden ve zararlı yan etkilerinden emin olmak için, şu asırda her şeyi şahısların inisiyatifine bırakmaktan, liderlerin söz ve talimatlarına kayıtsız-şarsız bağlanmaktan kaçınmak, uzak durmak gerekir. Aksi halde, muhtemel zararlardan emin olmanın ve milletin geleceğini emniyette görmenin mümkinatı olmaz.

GÜNÜN TARİHİ: 02 Temmuz 1989

Bulgaristan Türkleri’ne sınırdışı

Komünist Partili Todor Jiv­kov yö­ne­ti­min­de­ki Bul­ga­ris­tan hü­kû­me­ti, 320.000 Türk’ü sı­nır­dı­şı et­me­ye baş­la­dı.

1971’den beri ülke yönetiminde adeta tek söz sahibi olan Jivkov, 1985’ten itibaren Bulgaristan’daki Türk azınlığa karşı faşizan bir politika uygulamaya yöneldi.

Müslüman Türklerden Türkçe konuşmamaları, isimlerini değiştirmeleri ve ibadet yapmamaları gibi temel insanî meselelerde baskıcı bir politika izledi.

Bu durum, yüz binlerce Türk’ü endişeye sevk etti. 1989’a gelindiğinde, dolaylı baskılar aleniyete döküldü. Hatta, yer yer zulümlü işkence noktasına vardı.

Maruz kaldıkları baskı ve zulümlere daha fazla tahammül gösteremeyen Müslüman Türkler, yerlerini-yurtları terk ederek büyük dalgalar halinde Türkiye’ye doğru göç etmeye başladı.

İleriki yıllarda, göç edenlerin bir kısmı geri dönmekle beraber, önemli bir kısmı Türkiye’de kalmayı tercih etti.

Okunma Sayısı: 1927
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı