"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nobel’e selâm, savaşa devam...

M. Latif SALİHOĞLU
10 Aralık 2019, Salı
TARİHİN YORUMU 10 ARALIK 1901-64

Yirminci asrın başlarından itibaren her yıl adına çeşitli ödüller dağıtılan İsveç asıllı Alfred Nobel, 10 Aralık 1896'da İtalya'nın San Remo şehrinde öldü.

Ölümünden tam beş sene sonra, yani 1901'de ilk kez "Nobel Ödülleri" verilmeye başlandı. 1900 yılında İsveç hükümetinin kurmuş olduğu Nobel Vakfı tarafından, o tarihten beri beş dalda verilen ödüllere 1969'da altıncısı eklendi: Fizik, kimya, tıp, edebiyat, ekonomi ve nihayet barış ödülü.

Ne yazık ki, insanlık yüz küsûr yıldır hâlâ “Ödüle selâm, savaşa devam” ediyor.

Mühendis bir aileden

1833 Stockholm doğumlu olan Alfred Nobel'in babası mühendisti. Babası, oğlunun da kendisi gibi mühendis ve kimyager olmasını istiyordu. Bu yöndeki eğitimi için de büyük fedakârlıklar gösterdi.

Mühendis baba, gittiği Petersburg'da kendi çapında bir silâh ve mühimmat imalathanesi kurmuş, Rus ordusuna barut ve diğer mamüllerin satışını yapıyordu.

1853-56 yılları arasında yaşanan Kırım Harbi (Osmanlı–Rus Savaşı) esnasında, Rus ordusuna yaptığı satışlar sebebiyle iyi para kazanan baba Nobel, savaşın bitmesiyle işleri bozuldu ve maddî sıkıntılar çekmeye başladı. Sonunda iflâs etti ve Stockholm'e geri döndü. Oğul Nobel'in burada geliştirmiş olduğu barutun ölümcül bir patlamaya yol açması sebebiyle, doğduğu şehirde çalışması yasaklandı. Ancak, Nobel, idealinden vazgeçmedi. Hatta, patlayıcılar üzerindeki araştırmasını daha da derinleştirerek çalışmalarını sürdürdü. İkinci yerde, ikinci bir patlama daha oldu; fakat, yine de bu işten caymadı. Laboratuvarını bir müddet Paris'te, ardından San Remo'da (İtalya) kurarak işletmeye devam etti.

Sonunda, dinamit patlatmada kullanılan ve dumansız barut diye de bilinen Balistit'i keşfederek imalatını gerçekleştirdi.

1896'da geçirmiş olduğu beyin kanaması sonucu öldü. Vasiyetinde, büyük meblâğ tutan mirasının "Nobel Ödülleri" şekilde insanlığa hizmet edenlere dağıtılmasını istdi. Onun bu isteğiini, dört-beş yıl süren tartışmalardan sonra, İsveç hükümeti, nihayet onun adına bir vakıf kurarak yerine getirmeye başladı.

Gerçek barış insanı M. L. King

Amerikalı din ve sosyoloji uzmanı, temel insan haklarının yılmaz savunucusu zenci rahip Martin Luther King, yaptığı olağanüstü hizmetlerinden dolayı, 10 Aralık 1964'te Nobel Barış Ödülüne lâyık görüldü. 

Bu büyük barış insanı, birçok benzeri gibi ne yazık ki bir sûikasta (4 Nisan 1968) kurban gitti: Tıpkı 1860'ta ABD Başkanı olan Abraham Lincoln, ondan tam yüz sene sonra, yani 1960'ta ABD Başkanı olan John Kennedy ve 21 Şubat 1965'te İslâmiyet hakkında konuşma yaptığı esnada katledilen Malcolm X gibi...

Ancak, bütün bunlar ödenen birer bedel oldu ve Amerika bugün dünden çok daha insanî, çok daha hür ve demokrat bir seviyeye kavuşmuş oldu. Şüphesiz, geçmişin kirli tortuları yine vardır. Başka yerlerde ve Türkiye'de de olduğu gibi. Ancak, bedeli ödenen dâvâların başarı şansları daima büyük olmuş ve olmaktadır.

Martin Luter, her ne kadar bir sûikast sonucu zahiren öldürüldü ise de, fikren ve mânen daha da büyüdü. Amerika'lı hürriyetperverler, onu hiç unutmadı. Temel hak ve hürriyetler noktasında birçok insanî başarıya imza atan bu insan, şimdi her yıl Ocak ayının üçüncü Pazartesi günü (King’in doğum günü), hem medenî haklar lideri olması, hem de hayatı boyunca savunduğu ideallere hizmeti itibariyle anılıyor, konuşuluyor ve bu çerçevede çeşitli etkinlikler düzenleniyor.

Martin Luter'in, Amerika'daki bilhassa ırk ayrımcılığı karşısında, hiç şiddete başvurmadan yürütmüş olduğu yürüyüşler, boykotlar ile yapmış olduğu konuşmalar, dillere destan olmuştur. Onun özellikle "Bir hayalim var" başlığını taşıyan konuşması, ülke sınırlarını dahi aşarak bütün dünya insanlarının takdirine mazhar oldu.

Dört çocuk babası olan Luter'in bu konuşması baştan sona harikadır. Fakat, bazı bölümleri öylesine vurucu ve etkileyicidir ki, okuyanı, dinleyeni kendisine hayran bırakır. Meselâ, şu ifadesinde olduğu gibi: "Bir gün, dört çocuğumun da derilerinin rengi ile değil, kişilikleri ile değerlendirildiği bir ülkede yaşayacaklarına dair bir hayalim var."

Amerika'da eşitsizliği ortadan kaldıran "Yurttaş Hakları Kànunu", büyük ölçüde Martin Luter'in çabaları ile çıkarıldı

Okunma Sayısı: 1876
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir Turan

    10.12.2019 15:40:19

    Nobel ödülleri;dünya çapında ilgi gören ve gerçek mânâda çok önemli ödüller.Alanlar da gerçekten layık birer bilim adamı.Martin Luther King gibi bilim insanları kolay yetişmiyor.Üzücü olan ise kıymetleri bilinmiyor.Bilimde çığır açan bu insanlar,her platformda alkışlanmalı ve takdir edilmeli.'Bir hayalim var' konuşması yapan King;insanlara ve insanlığa örnek teşkil ediyor ve herkesin bu tür insanlara kulak vermesi ve bilinçlenmesi gerekli diye düşünüyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı