Okulların hemen tamamı, senelik uzun tatil devresine girdi.
Aylardır dilleri, zihinleri meşgul eden seçim hayhuyu da geride kaldı. Eylül ayı ortalarına kadar sürecek olan bir tatil dönemi böylelikle başlamış oldu.
Haftalarca, hatta aylarca sürüp gidecek olan bu dönem, kimileri için âdeta atalet ve rehavet günleridir. Bazıları için ise, ruh ve beden sağlığı için bir terapi, bir rehabilitasyon dönemi sayılır.
Gününü, vaktini en iyi, en verimli şekilde değerlendiren, ikinci gruba giren kimselerdir. Onlar için, yaz mevsiminde de atalet ve rehavet yok, belki gayret var; terapi, yahut rehabilite edici seanslar var.
Sayılamayacak kadar çok tecrübelerle de sâbittir ki, en iyi terapi, en iyi rehabilitasyon, “kitap okuma seansları” ile hem mümkün, hem de vâkidir. Zaten, bir şey vâki ise, o şey aynı zamanda mümkün demektir.
İşte, şimdi yapılması mümkün olan o harikulâde güzellikleri hayatımızda tam da tatbik etme, uygulama zamanıdır.
* * *
Evet, bol bol kitap okumanın, yani sair zamanlara nazaran tatilde daha çok okumanın faydalarından söz ediyoruz.
Hakikatte “ehl-i kitap” olan bizler, doğru ve istikametli bilgileri yansıtan kitapları ne kadar çok okursak, o nisbette akıl, kalp, ruh ve beden itibariyle de dinlenir, rahat eder, huzur bulur ve nihayet mutlu oluruz.
Yani, doğru zamanda yapılan doğru okumalar, dağarcığımızı ve bilgi hazinemizi zenginleştirmeye yaradığı gibi, aynı zamanda bir nevi terapi seansları tarzında duygularımızı rehabilite etmeyi da sağlamış olur.
İşte, böylesi bir rehabilitasyon için, rehaveti terk edip elimize çok kıymetli bir hazine olan esaslı kitapları alıp okumamız gerekiyor.
Tembellik döşeğinde yatmayıp bu mânada üstün gayret gösteren bir kimse, elbette ki hem tahsil hayatında, hem de sosyal hayatta emsâllerine bariz şekilde fark atacak derecede ilmini, irfanını ve kabiliyetini geliştirmiş, ilerletmiş olur.
* * *
“Kitap okuma”ya dair birkaç anekdot daha zikrederek nokta koyalım:
* Kitap okumayı, mümkün olduğunca “sevdirerek teşvik” etmeli.
* En iyi okuma tarzı “alışkanlık” halini kazanmış okumalardır.
* İnsan hayatındaki en iyi alışkanlıkların başında “kitap okuma alışkanlığı” gelir.
* Herkesin iyi-kötü bir alışkanlığı vardır; kitap okumak gibi iyi şeyleri alışkanlık haline getiremeyenler, zamanla kötü veya zararlı alışkanlıklar edinmeye yönelirler.
* Beşeriyet âleminde en faydalı iş ve hizmet üretenler, okumak ve okutmakla arası iyi olan kimselerdir.
***
GÜNÜN TARİHİ: 05 Temmuz 1995
Aziz Nesin, neyin nesi?
Herhangi bir dine inanmadığını söyleyen mizah ve edebiyat yazarı Aziz Nesin, 5 Temmuz 1995’te İzmir Çeşme’de öldü. Asıl adı Mehmet Nusret olan Nesin’in cesedi kadavra olarak da kullanılamayıp, vasiyeti üzere Çatalca’da mezar yeri belli olamayacak şekilde açılan bir çukura gömülerek üzeri örtüldü.
Kaderin çok garip bir tecellisi ki, meşhûr Aziz Nesin’in hayatındaki kritik dönemeçler ile katliâmlı Başbağlar Hadisesi’nin tarihleri arasında dikkat çekici bir rastlantı var. Onun ölümü, Başbağlar katliâmının ikinci yıl dönümünde vuku buldu. Şöyle ki:
2 Temmuz 1993’te Aziz Nesin’in de içinde bulunduğu çoğu Alevî aydınların kaldığı Sivas’taki Madımak oteli kundaklanarak yakıldı. Teröristler, bunun intikamını üç gün sonra gidip sünnî diye bilinen bir köyün sâkinlerinden aldı: Erzincan’ın 720 yıllık köyü Başbağlar...
Başbağlar, 5 Temmuz günü akşama doğru silâhlı teröristlerce basılarak yakıldı, yıkıldı, âdeta yerlebir edildi. Katiller, camiden çıkan 33 kişiyi kurşuna dizmek suretiyle de, tarihte benzerine pek rastlanılmayan vahşilikte bir katliâm yaptı.