"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Rûhun tefekkürle teneffüsü

M. Latif SALİHOĞLU
18 Ağustos 2022, Perşembe
Ruha teneffüs ettirmenin, kendini vasat ve itidal çizgisine çekmenin türlü-çeşitli yolları, metotları var. O yöntemlerden biri de, bilhassa tenhalara çıkmak sûretiyle tefekküre dalmaktır.

Evet, mizaç olarak sinirli ve asabi durumda olanlar bile, arada bir yaptıkları tefekkür seanslarından sonra, nisbeten daha halim-selim bir hale geliyor. Tecrübe ile sabit olan bu terapi seanslarını herkes bir şekilde tecrübe edebilir.

Evet, bilhassa tenhalara çıkıp tefekküre dalmak, harikulâde bir terapi hükmüne geçiyor. 

Tefekkürün, aynı zamanda makbul ve yüksek bir ibadet olduğunu bilmekte de fayda var. Zira, bir saat tefekkürün, bir sene nafile ibadet hükmüne geçtiğine dair sahih rivâyetler var.

*

Canlı şahitlerden mükerrer defa dinlediğimiz şöyle bir hatıra var: Bediüzzaman Hazretlerinin (1876-1960) hemen her fırsatta kırlara çıktığı, bazen de yalnız başına tenhalara çekilerek huzura ve tefekküre dalmaya çalıştığı hususu, pekçok kimse tarafından naklediyor.

İlâhî inayet, şüphesiz ki daima o zatın üzerindeydi. Fakat, kendisi de şu sebepler dünyasında zahirî şartlara riayet etmeye ve her şeyin iyisini, güzelini tercih etmeye çalıştı, durdu. Dolayısıyla, tefekküre dalması da, hem ibadet olması, hem de mânen ve ruhen rahatlatıcı olması hasebiyle, hayatı boyunca terk etmediği makbul bir âdeti olmuştur. 

Bu makbul tefekkürleri sayesinde, onu hiddete getirmek ve bir hâdise vukua getirmek isteyen düşmanlarının bütün planları bozulmuş, kurmuş oldukları tuzaklar boşa çıkmıştır. Kendi ifadesiyle, Cenâb-ı Hak, ona emsâlsiz bir sabır ve tahammül hissi vermiş. O da, bu hisleri besleyip kuvvetlendirecek çarelere başvurmuş ve örnek davranışlarıyla da bunu talebelerine yansıtmaya, onlara ders vermeye çalışmıştır.

*

İşte, bizlerin de bu zamanda Bediüzzaman Hazretleri gibi tefekkür etmeye ihtiyacımız var. Binler günahın ve münkerâtın hücumuyla, kalben, ruhen ve mânen yara-bere içinde kalıyoruz. Bizi sinirlendiren, asabımızı bozan nice menfi sebeplerle karşılaşıyoruz. Tefekkürü terk ettiğimiz takdirde, o hastalıklar bünyemizde tesir icra ediyor ve zamanla bizi takattan düşürecek kadar gelişip kuvvetlenebiliyor.

İşte, bazı ebeveynler var ki, maalesef bu hastalığın pençesine düştükleri için, çocuklarına çok sert davranıyor. Onları ikna etmek, yanlışı-doğruyu muhakemeli tarzda onlara izah etmek yerine, sinirlenerek, yahut emrederek veya bağırıp çağırarak onları susturup sindirmeye çalışıyor.

Böyle yapmakla, çocukların adam olacağını zannedenler varsa şayet, fena halde yanıldıklarını bilsinler. Hem bilsinler ki, çocuklar, onların bu hallerinden muztarip olup şikâyet ediyorlar; ancak, buyukler çoğu zaman bunun farkında değiller.

Evet, çocuklar büsbütün serbest bırakılmaz ve bırakılamamalı. Fakat, onların üstünde baskı kurmakla, hele hele ibadette, Kurân dersinde, yahut iman-ahlâk meselesinde bağırıp çağırmakla bir fayda elde edilemez. Asabî davranmakla, sadece geçici olarak çocuğun suskunluğu temin edilmiş olur ve fakat iç dünyasında menfi başka şeyler besleyerek, ilk fırsatta bu kez onları tatbik etmeye yönelir ki, bu içler acısı bir durumdur.

*

Netice itibariyle, herkes kendine ve derecesine göre bir çeşit imtihana tabidir. Fakat, meselâ bir türlü düzelmeyen çocuğumuzun veya aile hayatımızın bize taalluk eden yönünü mutlaka düşünmek, tefekkür etmek ve bu meselede neler yapılması gerektiğini her fırsatta muhasebe veya murakabe etmekle mükellef durumdayız. İbadet kastıyla tefekküre dalmak, hem ufkumuzu açtırır, hem bizi itidâle sevk eder, hem ruha teneffüs ettirir, hem de mustakim reçeteler bulmada bizi esaslı bir şekilde motive eder.

Okunma Sayısı: 1357
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı