"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Ümmeti parçalama” soruları

M. Latif SALİHOĞLU
11 Temmuz 2019, Perşembe
Bazı gazeteler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni siyasî oluşuma dair bir sözünü manşetten verdi: “Ümmeti parçalamaya hakkınız yok” diye...

Sn. Erdoğan, elbette ki içinde çok büyük bir iddiayı barındıran bu ifadeyi sarf ederken, bununla aslında neyi kast ettiğini yine en iyi kendisi bilir. Bizim ki ise, hakkımız olan tahmin ve yorumdan ibarettir.

AKP Genel Başkanı Erdoğan, “Ümmeti parçalama” ifadesini, yurt dışı seyahatinde Ali Babacan ile olan görüşmesine dair gazetecilerin bir sorusuna cevap verirken sarf etti. Haliyle de manşetlik oldu.

Mâlum, AKP’den istifa eden Ali Babacan’ın başkanlığında yeni bir partinin kurulacağı konusu uzun zamandır gündemde. Anlaşılıyor ki, bu yeni oluşumu ete-kemiğe büründürüp ismen de ilân etmenin eşiğine gelinmiş durumda.

Belli ki, AKP lideri Erdoğan da bu durumun gayet iyi farkında ve siyasî gelişmeleri çok yakından takip ediyor.

Aynı şekilde, söz konusu yeni oluşumdan en çok kendi partisinin etkileneceğini ve şayet Meclis’te grup kuracak kadar bir sayıya ulaşabilirlerse, tek başına iktidar olma şansını dahi kaybedeceğini kuvvetli ihtimal dahilinde görüyor.

* * *

Biz de bu konuyu bazı sorular eşliğinde tahlil etmek ve yorumlamak istedik.

Aslında, zımnen “cevabı içinde” olan sorular bunlar. O halde, buyrun birlikte okuyarak bunların mümkünse mâkul ve mantıklı cevaplarını bulmaya çalışalım.

1) Burada “ümmet”ten kasıt kimdir, nedir, neyin nesidir? Daha açık bir ifade ile soralım: Günümüz itibariyle ümmeti temsil makamında bulunan herhangi bir şahıs, yahut bir parti mi var? Varsa şayet, hangisi?

2) “Ümmet”ten kasıt, AKP ve seçmen kitlesi midir? Eğer kast edilen mâna bu ise, o halde Recep Tayyip Erdoğan ümmetin başı mıdır? Yani “ümmet”i o mu temsil ediyor?

3) Burada, ümmetin AKP ve Erdoğan tarafından temsil edildiği hususu imâ ediliyorsa eğer, o halde, AKP’nin kuruluşu esnasında Erdoğan tarafından deklâre edilen şu sözün cevabı nedir, yahut izâhı var mıdır?: “AkParti, dinî bir teşekkül, İslâmcı bir parti değildir; böyle bir iddiamız yoktur.”

4) İktidar partisinden istifa eden Ali Babacan’ın başkanlığında yeni bir parti kurulduğu takdirde, bundan en çok AKP’nin etkileneceği açıktır. Aynı şekilde, zaten ecel terleri dökmeye başlayan bu partinin bölünüp parçalanacağı gerçeği de... Buna göre, “ümmetin parçalanması” ile “partinin bölünmesi” aynı mânâya mı gelmiş oluyor?

5) “Ümmet” tâbiriyle iktidardaki partinin tâ kendisi kast ediliyorsa eğer, acaba 2001’de kurulan AKP’den evvel “ümmet” yok muydu? Var idi ise, bu mantığa göre neredeydi? Meselâ, AKP’den önce hangi partinin inhisarında, yahut uhdesindeydi?

6) Ak Parti, Fazilet Partisini bölüp parçalayarak kurulduğuna göre, şimdi bir başka partinin de kurulup AKP’yi bölmesinde ne beis var? Sizin için geçerli olan bir hak, neden başkası için de geçerli olmasın?

7) Zaafa düştüğü esnada “Allah, peygamber, ümmet...” gibi mukaddesatı başına siper etmeye çalışmanın, acaba “ecel”e bir faydası var mı? Yoksa, gayretullaha dokunan bu durum ölümü daha da çabuklaştırır mı? Ne dersiniz?

Benzer mahiyetteki soruları çoğaltabiliriz. Ancak, maksadın hasıl olduğu kanaati ile bu kadarlıkla iktifa ediyoruz.

Henüz tam olarak netlik kazanmayan yeni oluşumların da hayırlı gelişmelere vesile olmasını Cenâb-ı Hak’tan duâ ile niyaz ediyoruz.

Okunma Sayısı: 4927
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    11.7.2019 10:24:16

    Ömür boyu ilaca mahküm bırakılan hasttalıkların sebepleri üzerinde pek durulmuyor. Bir sonuç olan hastalıka meşgül olunuyor. Tabii ki bu durum inanılmaz de recede büyük maliyetle re sebep oluyor. Ve hastalar bir ömür boyu ilaç kulkanmak zorunda kalıyor. Bu da ilaç endüstrilerini besleyip büyü tüyor.Halbu ki hastalığa götüren se bepler ortadan kaldırılsa ne hastalık olur,ne zaman kaybı ve nede büyük maliyetler olur...Her neyse, bu hamur çok su götürür. Sosyal ve siyasi hadi seler de böyledir.Zamanında ve zemi ninde tedbir alınmazsa zamanla bü yük siyasi,ve sosyal çalkantılara,mad di ve manevi sıkıntılara yol açar.Tami ri imkansız sosyal yaralar açar.Top lum hayatında bunun değilşik tezahür lerini görüyoruz. Onun için iç kargaşa ların,toplumsal bunalımların olmama sı için zamında önlemlerin alınması gerekiyor. İşin temelinde eğitim var dır. Köklü,derin bir eğitimle evvela top lımun cehaletten kurtulması gerekiyor. Sonra ekonomik ve diğer meseleler.

  • Ali

    11.7.2019 09:02:38

    Bu üslubu ve temkini hep herkes korusun.

  • çetin acar

    11.7.2019 07:09:01

    msp gitti fazilet geldi, fazilet gitti akp geldi, akp de gider, başka siyasal islam gelir. bizim işimiz bunlarla uğraşmak değil, bunları getirip götüren süfyanla uğraşmak olmalı.

  • Arif

    11.7.2019 01:03:37

    KHK marifetiyle suç bile yukleyemedikleri yuzbinlerce Müslümanı rizkindan eden bir ümmet hangi dini temsil eder. Bu yol Allah indinde değil çıkar ve zulüm eksenli şeytana yakın bir yol mudur? Öyleyse yaşasın zalimler için cehennem deyip Rabbe havale ediyorum. O gerekeni yapar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı