"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fakirlikten kurtuluşun yolları

M. Said BAYRAKLILAR
05 Haziran 2018, Salı
İktisattaki tanımına göre; sermayesi, ihtiyaçlarından fazla olana zengin denilir.

Bu tanım tersten okunduğunda sermayesi ihtiyaçlarına yetmeyen kişiler fakir olarak adlandırılmaktadır. Bediüzzaman Hazretleri bu tanım kapsamında ihtiyaçları sonsuz, sermayesi ise neredeyse hiç olan insanın mutlak fakir olduğunu ifade etmektedir.

Hakikat noktasında tüm insanlar fakirdir çünkü ihtiyaçlarını karşılamaktan acizdir. Ancak çok zengin bir yaratıcının ihtiyaçlarını karşılamasıyla zenginleşebilir.

Yukarıda ifade ettiğimiz duruma rağmen bazı insanlara fakir, bazı insanlara zengin denilmektedir. Burada kastedilen göreceli bir zenginliktir. Bu zenginlik türünü mecazi zenginlik olarak tanımlayabiliriz. Ülkemizin de içinde bulunduğu İslam aleminin neredeyse çoğu fakirlik belasıyla karşı karşıyadır. Burada her suale cevap verilir iddiasıyla meydana çıkan Bediüzzamanın elbette bu soruna yaş ve kuru her şeyin içinde bulunduğu Kur’andan aldığı cevap olmalıdır. Bize düşen bu cevabı bulup uygulamak suretiyle önce fertler olarak sonra ülke olarak sonrasında İslam alemi olarak bu bataklıktan kurtulmaktır.

Bediüzzaman Hazretleri fakirlikten kurtulup zenginliğe ulaşmak için üç aşamalı bir yol çizmiştir:

Birincisi: Çalışmanın sonu servettir diyerek. Zenginliğe giden ilk basamağın çalışmak olduğuna dikkati çekmiştir. Geçtiğimiz asırlarda çalışmak denildiğinde fiziki olarak çalışmak kastedilmekteydi. Ancak günümüzde her şey ilme dönmüştür. Yani kimin ilmi çoksa o yükselecektir. O halde öncelikle yapmamız gereken ilmimizi arttırmaktır. Bunun için yapmamız gereken çok okumaktır. Çalışmak okumak demektir. Çok okuyan çok çalışan anlamına gelir. Bu sayede servete ulaşır.

İkincisi: İktisattır. Bediüzzaman Hazretleri ancak iktisatla zenginliğe ulaşılacağını ifade etmektedir. Yani kazandığımızın hepsini harcarsak zenginliğe ulaşabilmemiz mümkün değildir. Öyleyse kazandığımızın bir kısmını tasarruf etmemiz gerekmektedir. Peki ne kadarını tasarruf etmeliyiz? Bu sorunun cevabı, Yirmi Üçüncü Sözde başka bir vesileyle cevaplanmaktadır. Yani elimize geçenin yarısını, bunu yapamıyorsak üçte birini, onu da yapamıyorsak dörtte birini tasarruf edip yatırım yapmalıyız.

Üçüncüsü: Şükürdür. Evet şükür nimeti arttırır. Şükredenlere verilen nimetin arttırılacağını bizzat Kur’an ifade etmektedir. Öyle ise malın çoğalmasını isteyen, malın şükrünü eda etmelidir. Bu şükür ise zekat ve zekatın tamamlayıcısı olan sadaka veya güzel borç vermektir. Güzel borçla kastedilen ihtiyaç sahibine tam ihtiyacı olduğu anda verilen borçtur.

Bu yazıda mali zenginlik örneğini ifade etmiş olsak da, bu kaideler fikir zenginliği, amel zenginliği gibi tüm konularda geçerlidir. Ferdi zenginlik için geçerli olan bu kaideler ülkelerin zenginliği için de geçerlidir. Bunun için çok okuyan, çok tasarruf eden, ihtiyaç sahibi fertlere ve kurumlara çok yardım eden ülkelerin ne kadar zengin olduklarına bakmak yeterlidir. Dünyanın en zenginlerinin nasıl zengin oldukları incelenildiğinde bu kaidelere göre hareket ettiklerini görmek mümkündür.

Okunma Sayısı: 7643
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı