"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

1 Kasım’a benzemedi

Mehmet KARA
01 Temmuz 2019, Pazartesi 00:01
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun genel başkanlığında 7 Haziran 2015 tarihinde seçimlere giren AKP ilk defa tek başına iktidarı kaybetmişti.

Sonrasında hükümet kurulamayınca (ya da kurulmak istenmeyince) aynı yıl 1 Kasım’ında seçim tekrar edilmiş ve AKP tarihindeki en fazla oyu almıştı. Ancak sonrasında yaşanan parti içi mücadele sonrası Davutoğlu istifa etmiş ve tarihe “Yüzde 49,5 oy ve 317 milletvekili ile iktidardan düşen ilk başbakan” olarak geçmişti.

31 Mart’ta yapılan mahallî seçim sonrasında YSK tarafından iptal edilen ve 23 Haziran’da tekrarlanan seçim de bu seçime benzetiliyordu. Seçim neticesinde görüldü ki, iki seçim birbirine benzemiyormuş. İlk seçimdeki fark 13-14 bin iken ikinci seçimde 800 binin üzerine çıkabiliyormuş. Demek ki, her seçimi, her dönemi ayrı değerlendirmek gerekiyor. Bu da başka bir ders oldu…

***

MEĞER ORDU VALİSİ DE İMAMOĞLU’NA “DESTEK VERMİŞ”!

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçilen Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu’nun OR-Gİ Havaalanında Ordu Valisi’ne hakaret ettiği iddiası siyasetin konusu olmuş ve uzun süre tartışılmıştı. 

Havaalanının VIP girişinde yaşananlar kampanyaya dönüştürülmüş, başta Cumhurbaşkanı ve Binali Yıldırım olmak üzere iktidar medyası tarafından günlerce bu olay üzerinden İmamoğlu’nu tenkit etmişti.

Seçimlerin neticelenmesinden sonra bu tartışma farklı bir noktaya getirildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğu günlerden bu yana Erdoğan’ın gönüllü şoförlüğünü de yapan AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, Twitter’dan öyle bir şey paylaştı ki, bir taraftan önceki eleştirileri boşa çıkardı, diğer yandan da hayretler içinde ağızları açıkta bıraktı.

İmamoğlu’nun belediye başkanı seçilmesinden sonra Ordu Valisi’nin İstanbul Valiliği’ne tayin edilmesi teklifinden daha çok dikkat çeken açıklamasında Çamlı, “Ordu Valiliği’nin CHP adayı İmamoğlu’na başkanlık yolunda verdiği desteği kayda geçmezsem eksik kalır” ifadelerini kullanması dikkat çekti.

Şaştık kaldık, ne diyeceğimizi bilemedik. Siz ne dersiniz?

***

SEÇİMİN GALİBİ ANTALYA!

Başlığı görünce nereden çıkardınız?” diye bir soru akıllara gelebilir.

Öyle ya seçimin galibi Millet İttifakı’nın adayı Ekrem İmamoğlu. Öyle ise neden böyle söyledik? Anlatalım. 

İYİ Parti Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal, “Tatile Gelme!” kampanyası ile İstanbul’da yaşanan seçimlere damga vurduğunu söylerken, ‘’Düşünün dünyanın en önemli turizm merkezlerinden biri tatile gelecek kişilere gelmeyin diye kampanya yapıyor. Bunun dünyada eşi benzeri yoktur. Gelen turiste oda satacak olan otelci, ‘Gelme! Oyunu kullan!’ diyor. Esnaf gelme diyor, siyasetçi gelme diyor, şehrin gazeteleri, televizyonları, internet siteleri oyunu kullan diyor. İşte bunu tarih boyunca demokrasiden yana olan Antalya yapabilirdi, Antalyalılar yapabilirdi ve yaptı. ‘23 Haziran’ın kazananlarından biri de Antalya’dır Antalyalılardır” dedi.

Seçimin galipleri epey var. İttifaka destek veren, kullanılan dili beğenmeyip partisine oy vermeyen, partisinin adayı varken İmamoğlu’na oy veren… Buna bir de “demokrasinin yanında yer alan Antalyalılar” eklendi. 

Antalyalılar “önce demokrasi sonra ekmek” diyerek Sayın Çokal’ın tabiriyle Türkiye’nin gönlünde taht kurdu.

***

İNSAN GERÇEKTEN HAYRET EDİYOR!

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 5 yıl önce söylediği “İnsan gerçekten hayret ediyor” sözü birçok olay ve sözden sonra hatıra geliveriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 23 Haziran seçimlerinden sonra yaptığı ilk grup toplantısında “Bizim dünyamızda ayrımcılık, ötekileştirme anlayışına kesinlikle yer yoktur” demesi de Gül’ün bu veciz ifadesini hatırlattı. 

Zira, Erdoğan’ın Millet İttifakı, genel başkanlar ve içinden geldiği parti hakkında söylediği sözler hâlâ hafızalarda dururken bu sözleri duyunca “İnsan gerçekten hayret ediyor” sözü bir kez daha akıllara geldi.

Okunma Sayısı: 2490
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    1.7.2019 10:13:36

    Sözün özü şudur ki; sorun, parlamenter demokraside değildi. Mesela, onu sorunlu hale getiren, tıkayan, işlevsiz kılan, işlemez hale getiren yöneticilerde ve yönetim anlayışındadır. Öncelikle çağın gerisinde kalmış jakoben, dayatmacı, baskıcı, tekçi, tekelci yönetim anlayışın değişmesi gerekir. İktidar cephesinde ise böyle bir niyet görünmüyor. Aksine "....eski sistem eskide kaldı, yeni sistemde revize her zaman mümkün. Ayrıca sistem tartışmalarından önce uygulamada risk almayan, uyum ve geçiş sürecinin hakkını veremeyen, yeni sürece ayak uyduramayan bürokratın ve siyasetçinin kendisini değerlendirmesi lazım. Yeni sistem güçlü profilli siyasetçilerin ve risk alan bürokratların varlığını zorunlu kılar" diyerek topu taca atmak istiyorlar. Yani kendilerine itaat ve biat edecek bireyler, bürokratlar ve siyasetçiler istiyorlar. Çünkü istibdat ve tahakküm içerikli sistemlerin isteği de bunlardır. Parola: "İtaat et rahat et!" Ne dersiniz, öyle değil mi?

  • Gündüz Alp-2

    1.7.2019 10:00:46

    Habere bakılırsa, bırakın sorgulamayı, iktidarın Grup Başkan vekili parlamenter demokrasi ve hukuk taleplerini "....parlamenter sisteme dönme taleplerinin tamamen art niyetli, hükümet olmadan hükmetmeye alışan vesayet sevdalılarının gündem oluşturma çabası" olarak nitelemektedir. Ne kadar da absürt ve gülünç bir iddia! İnanan olmuş mudur, dersiniz? Bence olmuştur. Hatta daha ileri giderek ironi yapıyor: "Dünyada halklar, hiçbir demokratik kazanımını geri vermemiştir" Tekçi, tekelci sistem ve "demokratik kazanım!" Şaka gibi. “İnsan gerçekten hayret ediyor!" Oysa "yeni" denilen sistemin en güçlü argümanı da "Güçlü" olmak üzerine idi. Hangi konuda "güçlü" olduk? Ekonomi? Teknoloji? Sosyal hayat? Siyasa Hayat? Demokrasi ve Hukuk? Temel haklar ve hürriyetler? vb..."Hayaldi gerçek oldu (mu) gerçekti hayal oldu (mu?)" diyelim. İktidar yanlıların yükselen aykırı sesleri nasıl izah edilebilir? Mesela, "Vesayet sevdalılarının gündem oluşturma çabası?" Bu kafayla gidersek askere....

  • Gündüz Alp

    1.7.2019 09:44:15

    Sayın Kara, 23 Haziran seçiminin en büyük ve bariz sonucu, demokrasi ve hukuk talebidir. Bunu basitçe belediye başkanlığı seçimi olarak okumamak gerekir. Zira muhafazakâr kesimlerin bile Millet İttifakı lehinde oy kullandığı haberlerine bakılırsa, halk, İmamoğlu'nun şahsında mesajı net verdi: Demokrasi ve hukuk! Yoksa Genelde 17 yıl yerelde 25 yıl hükmeden ve her seçimde devlet imkanlarını sonuna kadar kullanan bir gücün bu yenilgisi basit bir olay değildir. 16 yaşındaki bir gencin "Her şey çok güzel olacak!" sözünün slogan haline gelmesi ve tıpkı 14 Mayıs 1950'de dp'nin "Yeter! Söz Milletin!" demesi sonucunda 27 yıllık tek adam tek parti rejiminin bitmesi gibi... Sanki şu çocuk "Kral Çıplak!" dedi ve iktidarı salladı. İktidar ders almış mıdır? Hiç sanmıyorum. Verilen mesajlar "aynı hamam aynı tas" kıvam ve keyfiyetinde devam ediyor. Aynı kibirli ve müstağni tavır... "AKP'den 'başkanlık sistemi' açıklaması" başlıklı haberinizi okuyanlar sözüme hak vereceklerdir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı