"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

27 Mayıs’ı hatırlarken

Mehmet KARA
02 Haziran 2019, Pazar
Türkiye’de “askerî darbeler dönemi”ni başlatan 27 Mayıs darbesinin yıl dönümünde, yapılan açıklamaların her senekilere nazaran daha fazla olması dikkat çekti.

Demokrasiye vurulan en büyük darbe olan ve kanlı biten 27 Mayıs darbesinde TSK adına darbe yapanlar, Adnan Menderes yönetimindeki DP hükümetini görevden uzaklaştırıp, Meclis’i lağvetmiş, anayasa ve siyasî faaliyetleri askıya almıştı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere birçok Demokrat Partili tutuklanmıştı. Genelkurmay Başkanı Org. Rüştü Erdelhun dahi tutuklananlar arasındaydı. Yassıada Mahkemeleri’nde 14 DP’li idama mahkûm edilmiş, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan idam edilirken, diğer ölüm cezaları müebbet hapis cezasına çevrilmişti. Adnan Menderes 17 Eylül 1961, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ise İmralı Adası’nda 16 Eylül 1961 günü idam edilmişlerdi. Bu yüzden 1960 ihtilâli yıllar sonra bile “kanlı darbe” olarak hatırlanmaktadır. Darbeyi yapanlar lânetlenirken, darbeye maruz kalanların bugün hayırla yad edilmesi darbe sevicilerin düşünmesi gereken önemli bir noktadır…

***

Bu sene farklı hatırlandı demiştik. Cumhurbaşkanı Erdoğan, akredite basın (yandaş medya) yetkilileriyle Yassıada’ya gidip, adanın son halini gösterip açıklamalarda bulundu.

Burada asıl dikkat çeken ise açıklamalardan ziyade “Yaslı ada” olarak hatırlanacak olan Yassıada’nın son görüntüsü oldu!

Demokrasinin katli ve idamı ile hatırlanan Yaslıada’da şimdi tam ifadesiyle “çevrenin katli”nin yapıldığı görüldü. Unutulmayacak büyük acıların yaşandığı bu ada aynen kalıp “utanç adası” olarak hatırlanması gerekirken, içinde otellerin olduğu adeta bir “tatil alanı” gibi düzenlenmesi hiç yerinde olmamış. Adada 125 odalı otel, 600 kişilik konferans salonu, cami, müze sergileme alanları, kafeterya ve restoranlar bulunacakmış!

Kültür ve Turizm eski Bakanlarından Ertuğrul Günay, 2011 yılında plânladıkları ile sonradan yapılanların çok farklı olduğunu belirterek, “Maalesef Yassıada artık yaslı ada oldu. Beton ve turizm adasına dönüştü” demesi de bunun göstergesi…

***

Aslında işin özeti, özel bir televizyon kanalında Erdoğan’ın Yassıada ziyareti ile oradaki açıklamalarının ekrana geldiği sırada, sunucu Oğuz Haksever ‘in mikrofonunun sesinin açık olduğunun farkına varmayıp söylediği sözlerde gizli… Erdoğan’ın, “Yassıada demiyorum, yaslıada diyorum” dediği sırada Haksever’in “Neresi yaslı ada be. Canına okumuşsun…” demesi gaf olarak ifade edildi, ama gerçekleri yansıtıyordu. Haksever, sözünü inkâr etmeyip, Yassıada’daki düzenlemelerin, “Bu çok önemli mekânda olması gereken hüzün havasını” yansıtmadığını söylemesi bir hakikatin ifadesiydi. Haksever, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın o sözlerini duyunca kendi kendime söylenirken ‘...okumuşsunuz’ dememe rağmen durum ses masasından fark edilince sesimi hemen kıstıklarında son bölüm, “okumuşsun” diye yayına çıkmıştır. Aslında tepkim projeyi hazırlayanlara yöneliktir” diye açıklamasını sürdürmesi de bu gerçeği değiştirmemiştir. 

***

27 Mayıs günü dikkatimizi çeken bir açıklama da, AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’tan geldi. “Ezan şehidi Menderes’in gönüllerdeki yeri okunan ezanlarda yankılanıyor. O, susturulmuş ezanların prangasını çözen adamdır” benzetmesi yerinde olmuştu. DP’nin ilk icraatı ezanı aslına döndürmek olmuştu. Bu Demokrat misyonun yapabileceği bir işti. Tıpkı, Ayasofya’nın ibadete açılmasının da Demokrat misyonun yapacağı bir icraat olacağı gibi… 

Rahmetli babam, günlerce konuşulup yapılmayan işlerin olduğu durumlarda, “adıyla eğleniyor” derdi. Şu anda yaşanan tam da öyle. Ayasofya’yı açacak olan kişi bir yolunu bulup, gerekirse bedelini de ödemeyi göze alabilmelidir. Tıpkı, Menderes’in ezanı aslına çevirmesinde olduğu gibi. 

Yoksa “Şu cami dolsun. Hem orayı açmak kolay değil, sizin bilmediğiniz meseleler var” gibi cümleler ile “adıyla eğlenir” dururuz. Ayasofya ‘da mahzun kalmaya devam eder…

Son olarak da, Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi’nin yazdığı maalesef birçok kişinin 59 yıl sonra duyduğu bir hatırayı aktaralım:  “Menderes’in ailesi, cellât parası olarak 150 lira ödedi. Kefen parası, ip parası, yemeğin parası kuruşu kuruşuna tahsil edildi. Darbe böyleydi işte. Hem asar hem de astığı ipin parasını senden isterdi…” 

Maalesef neresinden bakarsınız büyük bir dram acı ve kötü bir dönem 27 Mayıs…

Biz de bir hatıra hatırlatalım. Darbenin “kudretli albayı” Alparslan Türkeş’in oğlu eski bakan Tuğrul Türkeş’in açıklamasına göre, darbeciler bir yanda iktidarı devirirken, diğer yanda komutanların çocukları için Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in ev sahipliğinde Çankaya Köşkü’nde sünnet düğünü yapıyorlarmış. 

Bir tarafta iktidarı devireceksiniz, diğer tarafta düğün yapacaksınız! O dönemin zihniyetini ortaya koyması açısından ibretli bir hâtıra… 

Gerçi demokrasiyi katledenlerden başka ne beklenir ki…

Dedik ya, bu yıl 27 Mayıs çok farklı anlatıldı diye…

Okunma Sayısı: 1407
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı