"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Asgarî ücretliye fitre verilir hale geldi (!)

Mehmet KARA
06 Mayıs 2019, Pazartesi 00:16
Seçimlerin üzerinden bir aydan fazla bir zaman geçmişken Türkiye hâlâ gerçek gündemine dönemiyor.

Türkiye’nin gerçek gündemi adalet sistemindeki sıkıntılar ve 82 milyonun cebini ilgilendiren ekonomideki sıkıntılar. 

Paketler açıklanıyor, ama “içi boş” olduğundan döviz ve altın fiyatları düşmek bir yana yükseldikçe yükseliyor. Benzin fiyatlarındaki fahiş fiyat bütün alanlara hayat pahalılığı olarak yansıyor.

Ramazan ayına girdiğimiz bu günlerde insanlar gıda fiyatlarındaki anormal artıştan (gıda enflasyonu yüzde 32 açıklandı) dolayı sofrasına koyacağı yiyecekler için kara kara düşünmeye başladı. 

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu seneki fitre miktarını arttırması da bunu gösteriyor. Asgarî şartlara göre belirlenen 23 liralık fitre bedeline göre dört kişilik bir ailenin aylık harcaması 2 bin 760 olurken asgarî ücretin 2 bin 20 lira olması asgarî ücretlinin fitreye muhtaç olduğunu ortaya koyuyor.

Dört kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 107, yoksulluk sınırının da 6 bin 863 lira açıklandığı bir ortamda Türkiye’de neredeyse -maalesef- fitre verecek kimse kalmadı! İktidara mensup bir yetkilinin açıkladığı gibi yapılsa dahi, bir asgarî ücretli üç öğün simit yiyip, çay içse bile aylık 400 lira ancak arttırabiliyor. Bu hesaba göre temel ihtiyaçlara bile para kalmıyor.

Tabiî bu durum asgarî ücret alanlar için… Bir de ülkede işsiz ordusu var. Resmî rakamlara göre yüzde 15’lere yaklaşan işsiz var. Geç işsizlerin oranı ise yüzde 26.7… Bu insanların Ramazan ayında ne yiyip ne içeceklerini varın siz düşünün.

İnsanlar market market gezip en temel ihtiyaçlarını (patates, soğan yeşillik, domates) daha ucuza almak için çaba harcıyorsa, bir soğanı dörde bölüp dört ayrı yemekte kullanıyorsa,  burada bir ekonomik sıkıntıdan bahsedilir. 

Ramazan ayı öncesinde sessiz-sedasız ekmeğe yapılan yüzde 25’lik zam da zaten zar zor geçinen insanları daha da sıkıntılı hale getirdi.

Bu durumda ülke boş tartışmaları bırakıp gerçek gündemine dönmeli. Artık millet ne açıklanan ekonomik paketlere inanıyor ne de ekonominin kötü olmasında dış güçlerin oyununa… Hükümet üyelerinin pazara, markete çıkıp insanlarla konuşmaları, 2 bin lira ile nasıl geçinilebileceğini (!) görmeleri gerekiyor. Yoksa insanların bu sıkıntısını anlamaları zor görünüyor.

Özetle; asgarî ücretliye fitre verilir hale gelindiyse, birilerinin artık oturup düşünmesi gerekiyor.

Hayırlı olsun

Günümüzde de cep telefonu artık herkesin kullandığı bir iletişim aracı oldu. Bu yılın ikinci çeyreğinde sabit abone sayısı 11 milyon, mobil hizmetlere abone sayısı ise 76,6 milyon olarak açıklanmıştı. Nüfusumuzun 82 milyon olduğu bir ortamda neredeyse herkesin bir cep telefonu var. Hal böyle olduğu, işçiye memura yüzde 10 civarında yapıldığı bir ortamda cep telefonuna öyle bir zam geldi ki, ağızları açıkta bıraktı. Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle cep telefonlarındaki ÖTV oranında değişikliğe gidilerek, bütün telefonlarda yüzde 25 olan ÖTV oranı, yüzde 40 ila yüzde 50’ye çıkarıldı. Şubat ayında Meclis’te AKP ve MHP’nin oylarıyla kabul edilen yasa ile cep telefonlarından, ÖTV matrahlarına göre farklı oranlarda vergi alınmasının önü açılmıştı. Yani futbol deyimiyle Meclis pası verdi. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle de gol atılmış oldu. Ne diyelim hayırlı olsun!

Krizi inkâr etmek

AKP’nin şu ana kadar aldığı en fazla oyu almasına rağmen genel başkanlığı ve parti genel başkanlığını “bırakmak zorunda” kalan Ahmet Davutoğlu’nun AKP’nin birçok politikasını eleştirdiğini açıklaması parti kanadında “pek dikkate alınmasa” da arka kapılar ardından haklılığı da tescil ediliyor.

Ekonomik kriz olduğu saklanmaya çalışılsa da Davutoğlu, bunu partisinin yüzüne vuruyor. “Ekonomik krizi, varlığını inkâr ederek yönetemeyiz” diye de ikaz ediyor. “Toplumun bütün kesimleri ekonomideki kriz ortamını bizzat yaşarken bu gerçeği inkâr etmek, yönetime olan güveni sarsmaktan başka bir şeye yaramaz” diyen Davutoğlu, yaşanılan ekonomik krizin temelini “yönetim krizi”ne bağlıyor.

“Ekonomik başarı için ön şart hukukun üstünlüğünün hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde sağlanmasıdır. Ekonomik başarı yargının tarafsız, bağımsız, hızlı, etkin ve hepsinden önemlisi evrensel hukuka uygun işlediği hukuk devletinde mümkündür” diyen Davutoğlu’nun partisi dikkate alır mı bilemeyiz. 

Bu tenkitler partinin içinden geldiği için önemli… Ülkeyi yönetenler, muhalefetin bu konuda görüşlerini dikkate almayabilirler, ama belki bunu dikkat alırlar. 

Okunma Sayısı: 2514
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı