İlk vak’anın çıktığı 11 Mart gününden beri koronavirüs salgını bütün dünya gibi Türkiye’yi de etkilemeye devam ediyor. Geçtiğimiz iki haftasonu uygulanan sokağa çıkma yasağı bu hafta dört güne çıkarıldı. İnsanlar salgından etkilenmemek için evlerine hapsolmuş durumda.
Bugün üçüncü gününe eriştiğimiz Ramazan Ayı’nda camiler kapalı. Haftalardır Cuma namazları kılınamıyor. Teravih namazları camilerde edâ edilemiyor. Okullar, işyerleri, fabrikalar kapalı. İnsanlar birbiriyle telefonla irtibat kuruyor. Sohbetler görüntülü yapılıyor. 20 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşlar evden çıkamıyor. Yaşlılarla görüşmeler balkondan yapılıyor. Alış verişleri balkondan sarkıtılan sepetlere koyulup ulaştırılıyor. Eller öpülemiyor, musafaha yapılamıyor.
Ramazan’ın vazgeçilmezleri arasında yer alan aile iftarları, toplu iftarlar yapılamayacak. Öyle görünüyor ki, Ramazan Bayramında sıla-ı rahimler ve misafir ziyaretleri de yapılamayacak. Mezarlıklar ziyaret edilemiyor, edilemeyecek.
Para, mal, mülkün hiçbir faydası yok!
Bu dönemden çıkarılacak, alınması gereken ne kadar çok dersler var. Alabilene tabiî…
***
TRUMP BUNU DA YAPTI YA!
Başkanlık sisteminin en iyi uygulandığı ülke olarak kabul edilen ABD’nin bu salgından hiç ders almadığı vak’a ve vefat sayılarına bakıldığında net olarak görülebiliyor. ABD gibi, Avrupa’nın bazı ülkelerinde yaşananlara bakıldığında da çaresizlik içinde olduklarını ve kötü bir sınav verdiklerini görmek mümkün. Bundan ders çıkarırlar mı, bilemiyoruz…
ABD Başkanı Trump’un nasıl bir kişilik olduğu ortada. Yaptıkları ettikleri demokrasi ve hürriyetlerle bağdaşmıyor. Başkanlık sistemini zorlayan hal ve hareketleri var.
Son koronavirüs salgınında da bunu gösterdi. Salgını en başta ciddiye almayan ve yeteri kadar tedbir almayan Trump’un politikalarının ülkeyi getirdiği nokta ortadayken, halkını isyana teşvik etmesi “yok artık!” dedirtti.
Belediye başkanları sıkı karantina uygulamaya çalışırken partisinden olmayan belediye başkanlarına karşı yapılan gösterileri desteklemesi de ibretlik… Ekonominin kötü gidişatını durdurmak adına vatandaşını tehlikeye atıp, isyan eden insanlara, “Virginia’yı hürleştirin!” diye twit atarak halkı isyana teşvik etmesi tarihe geçmiş oldu.
Trump’un ders çıkartmayacağı aşikâr da ABD’liler bakalım bu dönemden ders çıkartacak mı? Bu yılın sonunda seçim var, bekleyip göreceğiz…
***
SIKILI YUMRUKLA MUSAFAHA OLMAZ!
Yıl 2015. Seçimler yapılmış, hiçbir parti tek başına hükümeti kuracak sayıya erişememiş ve hükümet kurma görevini alan Ahmet Davutoğlu, partilerle görüşmeye başlamıştı. Yine böyle bir Ramazan ayıydı. Erdoğan iftar yemeklerindeki bir konuşmasında, “Sıkılı yumruklarla musafaha olmaz. Siyaset özü itibariyle bir uzlaşma, müşterekler üzerinde mutabakata varabilme sanatıdır. Siyasilerin görevi taktik manevralarla millet iradesine çalım atmak değil, bilâkis sandıkta tecelli eden karara tabi olmak, onu hayata geçirmektir” diye bütün partilere seslenmişti.
İnternette bir konuyu araştırırken bu ifadeleri dikkatimi çekti. Paylaşayım istedim. “Siyaset özü itibariyle bir uzlaşma sanatıdır” diyen Sayın Erdoğan ne kadar da güzel söylemiş değil mi?
***
İNSANLIKTAN ÇIKMADAN
Salgın sebebiyle birçok işyeri kapalı. Esnaf dükkânlarını açamazken, orada çalışan milyonlarca kişi işsiz evinde oturmak zorunda. Duâmız bu salgının inşaallah kısa zamanda bitmesi… Fakat salgının ardından gelen tehlikeler de bizi düşündürüyor. Bugün salgın yüzünden işe gidemeyen birçok kişi salgından sonra ekonomik sıkıntılardan dolayı işinden, aşından olma tehlikesi ile karşı karşıya dükkânlar kapanacak, işsizlik sayısı çok artacak…
İşyerini kapatmak zorunda olanlar mesleklerden birisi de berberler. MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, berberlerin durumuna dikkat çekmek için ilginç ifadeler kullanıyor.
“Berberler noktasında bir düzenleme şart. Saç-sakal birbirine karıştı, kendi tıraş olamayan (benim gibi) çoğu insan, adeta insanlıktan çıktı. Kim çözecekse bu işe bir el atsın. En azından hijyen, sağlıklı ortam ve tedbir alınarak, berber ve kuaförler nöbet usûlüyle açık tutulsun” diyen Enginyurt’un bu isteği karşılık bulacak mı bilemeyiz, ama gün geçtikçe kırlarda bayırlarda veya izbe yerlerde saç-sakal kesildiğini görürsek şaşırmamak lâzım.
***
GAZETECİLERİN DERSİ!
Kendilerine “yandaş gazeteci” denilmesinden şeref duyduğunu söyleyen gazetecilerin de bu dönemden çıkarması gereken dersler olduğuna şüphe yok. Bir gün “ak” dediğine ertesi gün “kara” diyen bu gazeteciler virüs tehlikesine karşı sokağa çıkma yasağının uygulanmasını isteyenlere karşı, “Türkiye düşmanları, hainler, iç savaş çıkarmak istiyorlar. Darbe planı yapanlar var” gibi ipe sapa gelmez bir sürü suçlama yapmışlardı.
Bu hafta ile birlikte üç haftadır ülkede salgından korunmak adına sokağa çıkma yasağı ya da yeni ismiyle kısıtlaması yapıldı. Gazeteciler, “Bir şeyi söylemeden kırk kere düşünmek lâzım” dersini almışlar mıdır diye sorarsanız, maalesef almamışlardır cevabını verebiliriz… Ne diyelim. Allah ders alma fazileti versin…
***
MEDYA VE SİYASET VİRÜSÜ!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde bir konuşmasında, “Ülkemiz sadece koronavirüsten değil, aynı zamanda bu medya ve siyaset virüslerinden de inşallah kurtulacaktır” diye bir duâsı vardı.
Bu duâya hep bir ağızdan “amin” diyecek kaç gazeteci ve siyasetçi var?
Haydi parmakları görelim.