Cenab-ı Hak’tan bayramın bütün inananlara mübarek olmasını niyaz ediyoruz. Zulüm altında yaşayan Müslüman ülkelerin barışına ve huzura vesile olmasını diliyoruz.
Zulüm altında yaşayan ülkelerden birisi de Filistin. Zalim İsrail 1947’den bu yana Filistin halkına zulüm yapıyor. Ortadoğu yine kaynayan kazan. Bir yanda Suriye’de devam eden savaş ve büyük devletlerin burada “pay sahibi” olmak için mücadelesi, diğer yanda ABD-İran gerilimi gibi meseleler, İsrail’in yıllardan beridir Filistin’de yaptığı soykırım, katliâm, insanların evini başına yıkması görmezden geliniyor.
“Bahreyn Çalıştayı’ndan sonra Filistin’e yönelik yıkım faaliyetleri devam ederken, dünya yine gözlerini kapamış seyrediyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın 5 Aralık 2017 tarihinde tepkilere aldırmadan Kudüs’ü İsrail’in resmî başşehri olarak tanıması ve Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınacağını açıklamasıyla başlatılan plân adım adım ilerliyor.
Trump’un damadı ve başdanışmanı Jared Kushner, kayınpederi adına “Yüzyılın Anlaşması” (!) adını verdiği plânı “Refah için barış” adı verilen, ama ne refah ne de barışı hedef alan “ilk organizasyon”u 25-26 Haziran 2019 tarihinde Bahreyn’in ev sahipliğinde yapılmıştı.
Filistin yönetimi, bölge ülkelerini boykota dâvet etmesine rağmen işgal çalıştayına ev sahibi Bahreyn’in yanı sıra Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, BAE, Katar ve Fas da katılmıştı. İsrailli yetkililerin dâvet edilmediği görüntüsü verilirken, bu ülkeden iş adamları ve gazeteciler de katılmıştı. O toplantıda verilen fotoğraf bile, gerçek niyetin barış ve huzur olmadığını organizasyonun İsrail’in çıkarlarını korumak adına yapıldığını göstermişti.
PLÂN İÇİN TURA ÇIKIYOR!
Kendisi de Yahudi olan Kushner sözde “barış plânı”na destek için Orta Doğu turuna çıkacakmış! Kushner öncülüğündeki heyete, ABD’nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt, Dışişleri yetkilisi Brian Hook ve Kushner’in yardımcısı Avi Berkowitz de eşlik edecekmiş. Tamamen ismi ile ters olan bu turun zaten ambargolarla ve İsrail’in zulmü ile zor günler geçiren Filistin’i bitirme amaçlı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
İsrail’in ağabeyi ABD bu planları uygulamaya koyarken, diğer yandan “terör devleti İsrail”, dünyanın gözü önünde katliâmlarını sürdürüyor. Tıpkı, ABD’nin Irak’ta, Suriye’de yaptığı gibi!
1948 yılında Birleşmiş Milletler kararıyla Filistin toprakları bölünüp, İsrail’in kurulmasından itibaren İsrail sürekli olarak soykırım yapıyor. BM ise kınamaktan öteye gidemiyor, yaptırım kararı alamıyor. Çünkü, İsrail’in koruyucusu ABD, BM’nin daimî üyelerinden biri ve hep İsrail’in arkasında duruyor. Tıpkı, şimdi olduğu gibi…
Birleşmiş Milletler’in yapısının da tartışılması gerekiyor. BM’nin üye ülkeler arasında güvenlik ve barışı korumakla yükümlü, en güçlü organı olan Güvenlik Konseyi’nin kararları, bütün üye ülkeler açısından bağlayıcı durumunda. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 15 üye ülkeye sahip. Bu ülkelerden beş tanesi daimî üye, on tanesi ise seçilmiş üye konumunda. ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere’den oluşan daimî üyelerin veto hakları, BM’nin bu kurumunu tam anlamıyla demokratik bir kurum olmaktan çıkartıyor. Bu daimî üyelerden birinin dahi veto etmesi durumunda karar alınamıyor.
İşte bu yüzden böyle bir teşkilâttan hakkın, adaletin tecellisi ve ezilenlerin korunmasını beklemek mümkün değil.
İNSANLIK ÖLMEDEN HARAKETE GEÇİLMELİ
Damat Kushner’in Orta Doğu turunda ziyaret edeceği (!) Müslüman ülkelerin yöneticileri ABD’nin gerçek niyetini bal gibi bilmelerine rağmen “çıkarları gereği” Filistin’de yaşanan insanlık dramına sessiz kalıyorlar. Bu ülkelerin dışında kalan bölge ülkeleri kan ve gözyaşı döktüren “terörist devlet”i durduracak bir “sağduyu cephesi” kurabilmenin yolunu aramalı ve bulmalıdır.
Filistin meselesine yazık ki köklü bir çözüm bulunmadığı sürece Filistin halkı bu tür acıları yaşamaya devam edecek. Sonrasında bu meselenin tam çözüme kavuşturulması için Filistin’de iki devletli çözümün mutlaka gerçekleştirilmesi gerekiyor…