"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni bir “yargı paketi” mi?

Mehmet KARA
19 Nisan 2020, Pazar
Koronavirüs ile mücadele edilirken, 300 bini aşkın kişinin cezaevlerinde bulunduğu bir ortamda mahkûmların salgından etkilenmesini engellemek için “cezaevlerindeki doluluğu azaltmak” amacıyla hazırlanıp 31 Mart’ta Meclis Başkanlığı’na sunulan İnfaz Yasa teklifi TBMM Genel Kurulu’nda 15 günün ardından kabul edildi.

Yasa, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayının ardından Resmî Gazete’de yayınlandıktan sonra yürürlüğe girdi. Tahliyeler başladı. CHP, başta “eşitlik ilkesinin ihlâli” gerekçesiyle yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edeceğini açıklasa da AYM’nin bu müracaatı ne zaman gündemine alacağını kestirmek zor. 

Yaklaşık 90 bin mahkûma tahliye yolunu açacak olan bu yasa teklifi gündeme geldiği andan itibaren, kamuoyu ve muhalefetin itirazları “terör tanımı” üzerinden oldu. Muhalefet ayrıca siyasî tutuklular, düşünce suçluları, tutuklu ve hükümlü gazetecilerin de tasarıya girmesini istese de yasayı hazırlayanlar kulaklarını tıkadı, bütün itirazları görmezden gelip, kanunu kendi istedikleri şekilde çıkarttılar.

“Terörün yeniden tanımlanması” isteği kanunun hazırlama aşamasından, Meclis’e gelip komisyonda ve Genel Kurul’da görüşülmesine kadar neredeyse her aşamada ifade edilse de  “kabul edilen” 70 maddelik kanun metnine bu konuyla alâkalı herhangi bir madde konulmadı.

Tasarının görüşmelerinin son maddesine gelindiğinde AKP Grup Başkanvekili, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaş, “Ceza ve suçların tanımlamasına ilişkin değil, ceza infazının yerine getirilmesine ilişkin bir paketi görüştük dolayısıyla bu konuyla ilgili suçlar ve cezalarıyla ilgili bir tanzim değil, suçun cezasının çekilmesiyle ilgili bir düzenleme getirilmiştir” demişti.

Bu söz muhtemel yeni bir paketi akıllara getirirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “Bu düzenleme ile infaz adaleti ile ilgili tüm amaçlarımıza ulaşmamız mümkün değildir” ifadesini kullandı. Peşinden de “ceza kanununda suç ve yaptırım dengesini tümüyle yeniden ele alacak kapsamlı bir çalışma”ya başlayacaklarını ifade etti. Erdoğan, önümüzdeki yasama döneminde bu çalışmanın Meclis’in ilk işlerinden birisi olacağını söyledi. Bu da en erken Ekim ayı demek…

Ancak, yeni uygulamaya giren infaz kanunu etrafında konuşulduğu üzere kamuoyu ve hukukçular bu tasarının bir an önce getirilmesi gereği üzerinde duruyor.

Çünkü, yeni çıkan kanun ile 90 bin kişi cezaevinden çıksa da içeride 210 bin kişi daha kalacak? AKP iktidara geldiğinde 59 bin 187 hükümlü ve tutuklu bulunduğu hesaba katılırsa, neredeyse üç-dört katı insan cezaevlerinde ve şu ana kadar cezaevlerinde 17 kişide görülen ve 3 kişinin ölümüne sebep olan salgın tehlikesi bitmiş değil…

OHAL KOMİSYONU NELER YAPIYOR...

İnfaz kanunu Meclis’te kabul edildi edilmesine de şu anda adaletin önemli sorunları arasında yer alan KHK ile işlerinden atılanların durumu dikkate alınmıyor.

15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsünden sonra çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname’lerle on binlerce kişi görevden uzaklaştırılırken, pek çok kurum kapatılmıştı. KHK ile işinden atılanlar Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’na başvurmuştu. Yıllardır devam eden incelemeler neticesinde geri dönenler olduğu gibi başvuruları reddedilenler de oldu. 

23 Ocak 2017 tarihinde yayınlanan bir Kararname ile kurulan, 22 Mayıs 2017 tarihinde göreve başlayan, 17 Temmuz 2017 tarihinde başvuru almaya başlayan ve 22 Aralık 2017’de karar vermeye başlayan OHAL Komisyonu, 2 yıllık çalışma süresinde çalışmalarını tamamlayamadığı için görev süresi bir yıl daha uzatılmıştı. O süre de bu yılın sonunda doluyor. 7 kişiden oluşan Komisyon’un yanında 80’i raportör olmak üzere 250 kişi çalışıyor. 

OHAL KHK’ları ile “haksız yere görevinden çıkarıldığı” söylenen 125 bin 678 kamu görevlisi, rütbesi elinden alınan 3 bin 213 asker, yurtdışı öğrencilikle ilişiği kesilen 270 öğrenci, kapatılan kurum/kuruluş 2 bin 761 olmak üzere KHK ile tesis edilen toplam işlem sayısı 131 bin 922 kişiyi kapsıyor.

Şubat ayı sonu itibariyle 103 bin 350 kişi hakkında karar verildiği açıklanmıştı. En son olarak da, 105 bin 100 kişi hakkında karar verildiği açıklandı. İncelemesi devam eden başvuru sayısı 21 bin 100… Bunların 11 bin 200’i hakkında “kabul” yani (göreve dönme), 93 bin 900’ü hakkında ise “ret” kararı çıkmış.

Komisyon karar vermeden ilgili idare mahkemesine başvurulamıyor. (OHAL devam ederken mahkemelere de başvurulamıyordu.) Komisyon kararından sonra Bölge İdare Mahkemeleri’ne başvurulabiliyor. Komisyon karar verdikten sonra göreve iade edilen kamu görevlisinin 30 iş günü içinde çalıştığı eski kurumunda göreve başlatılması gerekirken bu da tam olarak yapılmıyor. Kurumlar ilgili KHK ile bunu yapmaları zorunlu iken ya yavaş davranıyor ya da “işgüzarlık” yapıyorlar. 

MADEM BİR KİŞİ DE OLSA MAĞDUR OLMAYACAK...

KHK ile görevinden ihraç edilip hakkında beraat veya takipsizlik kararı verilmiş, ama göreve başlatılmayan kamu görevlilerinin sayısı bilinmiyor.

Şubat ayı sonunda gazetemizi ziyaret eden OHAL İnceleme Komisyonu yetkilisinin “komisyonun asıl amacının bir kişi de olsa kimsenin mağdur olmaması” olduğunu söylediğini hatırlatarak şu soruları yöneltelim: Bu bir kişi de olsa OHAL Komisyonu’nca göreve iade edilen ve mahkemelerde beraat edenler neden göreve başlatılmıyor? İnsanların mağdur olmaları kimseyi rahatsız etmiyor mu? Yıllarca mağdur olmuş kamu görevlilerinin bu mağduriyetlerinin devam ettirilmesinin bir yaptırımı olması gerekmez mi?

Komisyon kararıyla kamu görevlerine dönenlerin oranı yüzde 8’lerde kalırken İdare Mahkemeleri, komisyonun yüzde 92’lik ret kararlarını nasıl değerlendirecek bunu da önümüzdeki günler gösterecek.

KHK’lıların İdare Mahkemeleri’nden beklentileri de kararlarını bir an önce vermeleri… Mağduriyetlerin daha fazla artmaması için adaletin gecikmemesi lâzım… Zira geciken adalet adalet değildir. 

Okunma Sayısı: 9516
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ahmet ayvaz

    19.4.2020 14:55:05

    Malesef hala ümitle yazmanıza şaşırmamak mümkün değil. Şahsen Risale-i Nurlardan yaptığım istihraçlarla siyasilerden iyi anlamda hiçbir beklentim olmadı. Seçimlere siyasilere bel bağlayanlara da hep hayret ettim.Bunlar tek gözlü bakıyorlar.

  • Hasan

    19.4.2020 11:08:11

    Komisyon kararına karşı sadece ank.22.idare mhk.görevlendirmiş oradan da olumlu karar çıkmaihtimali yok. Oradan istinaf oradan danıştay ve tekrar aym kısacası top çevirip duruyorlar iç hk yollarını tüketip aihm gidilmesin diye.

  • Ahmet

    19.4.2020 05:30:55

    Oyalama komisyonu malesefki hesaba gelen havale ücreti bankaya destek olarak belirtmiş sizidemi yaşamlarıyla efsunladılar hakkındaki davayı örgüt üyeliği saymış sonradan beraat aldık peki ne olacak şimdi onları da kainatın sahibine havale eden yüzbinler orada duruyor vesselam

  • Metin

    19.4.2020 04:15:47

    OHAL komisyonu idari kurum niteliği taşımaktadır. İşin tuhafı kendi bağlı olduğu idari organın verdiği idari kararları tekrardan gözden geçirerek yeniden karar vermesi. İlk bakışta Ne var bunda yanlış olan denilebilir. Aslında Türk İdari Yargı Sisteminin tamamen yerleşmiş ve genel kabul görmüş idari hukuk uygulamasına aykırı bir durum bu. İdarenin verdiği bir karara itiraza bakacak yargı Merci Direkt Danıştay'ın ilgili Dairesi olması gerekmez mi? Neden denilebilir? Çünkü OHAL ihraçları Bakanlar Kurulu Kararlarıyla gerçekleştiğinden Türk Hukuk Hiyerarşisine göre söz konusu kararlara itiraz Danıştay olması gerekiyor. Ülkede Hukukun işleyişi de ters yüz edildiğinden işleyiş üst Hukuk birimleri yoluyla olması gerekiryorken tamamen ne idüğü belirsiz bir hale dönüşmüş durumda. Zamanın Bakanlar Kurulu verdiği hatalı kararları kendince ihdas ettiği yeni bir kurumla yanlışlarını düzeltmeye çalışıyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı