YSK İstanbul seçimlerinin yenilenme kararını, sandık kurullarının teşkili ve sayım döküm cetvellerindeki usulsüzlükler yönünden verdi. Kararda en çok eleştirilen husus, sadece Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenecek olması… Çünkü, millet 31 Aralık’ta sandığa giderek dört oyu tek zarfla attı. Büyükşehir, ilçe, Meclis üyelikleri ve muhtar…

Karardan sonra kamuoyunda sorulan soruları sıralayalım:

Seçimde bir başkan, beş parti temsilcisinden oluşan sandık kurulu oyları sayıp tutanak altına almıştı. Bazı sandık kurulu başkanları memur değil o yüzden büyük şehir seçimi iptal edildi. Aynı sandık kurulunun başkanı sorunlu ise ilçe, meclis ve muhtarlık niye iptal edilmedi?

Seçimlerin iptaline gerekçe teşkil ettiği belirtilen bazı sandık kurulu başkanları önceki referandum oylamasında görev aldılar mı? Görev aldılarsa ne olacak?

Bu karardan sonra YSK, 24 Haziran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde aynı kanuna göre teşkil eden sandık kurulları ile ilgili bir inceleme yapacak mı? 

Başka bir soru, Binali Yıldırım seçimi kazansaydı seçimler yenilenir miydi?

Sandık kurulu başkanı kim olursa olsun AKP, CHP, MHP, İYİ Parti ve HDP’li üyelerin yanında tek başına ne yapabilir?

İYİ Parti’nin aynı nitelikteki talebini günler önce reddederken, şimdi böyle bir kararın altına imza atılması nasıl izah edilecek? 

YSK kararlarına itiraz edilemiyor. Ama bu soruların da cevap bulunması gerekmiyor mu?

Seçim kurullarını kim oluşturdu, onların hiç mi suçu yok?

Sorular böyle uzayıp gidiyor. Gerekçeli kararla bu soruların cevabı bulunması da zor gözüküyor.

YSK’nın, hem siyasi hem de hukuki yönden uzun yıllar tartışma meydana getirecek bir karar aldı. 23 Haziran’da yapılacak seçimde vicdanları yaralayan bu tür kararların çıkmaması umulur. 

***

ELEŞTİRİYE TAHAMMÜLSÜZLÜK!

YSK’nın kararının ardından AKP’nin kurucularından Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’nun açıklamaları eski arkadaşlarınca hakaretle karşılandı.

Gül, “Anayasa Mahkemesi’nin 2007 yılındaki haksız ‘367 Kararı’ karşısında ne hissettiysem, başka bir yüksek mahkeme olan Yüksek Seçim Kurulu’nun dün aldığı kararı duyunca aynı duyguları yaşadım. Yazık, bir arpa boyu yol alamamışız…” demişti.

Davutoğlu da “Siyasî geleneğimizin en temel değeri de, son sözün sandıkta tecelli eden millet iradesine ait olmasıdır. Mazereti ve gerekçesi ne olursa olsun 31 Mart seçimleri sonrasında yaşananlar ve YSK’nın iptal kararı bu temel değerlerimizin zedelenmesine yol açmıştır” demişti.

Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık yapmış iki AKP’i ismin ikazlarına hakaretle cevap veriliyorsa gerisini siz düşünün.

***

MİTİLİ ATAR ARTIK

YSK’nin İstanbul seçimlerini iptal etmesine günler kala MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Seçimler tekrarlanırsa, seçim gününe kadar İstanbul’da bulunacağım, karargâhımızı İstanbul’da kuracağım. Yani İstanbul’a mitili atacağım” demişti.

“Mitili atmak” deyimi “bir yere yapışıp kalmak, kurulmak, kalkmamak” gibi anlamlara geliyor.

Bahçeli, şimdi İstanbul’a mitili atacakmış. Önceki seçimde pek ortalıkta gözükmeyen Bahçeli’nin bu gayreti nedendir acaba?