"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neden geri kaldık?

Mehmet Pekel
13 Haziran 2021, Pazar
İslâm Dünyası, asırlardan beri devam eden jeopolitik sebeplerin oluşturduğu hayatî önemdeki problemlerle birlikte 21. Yüzyıla girdi. 20. Yüzyıla kadar teraküm etmiş meselelerle dolu ağır ve zor süreç; son olarak “Ararat Dağı’nın patlayarak dağlar büyüklüğünde parçaların etrafa dağılması” tasvirinde olduğu gibi İslâmiyetin hamisi ve kalesi konumunda bir cihan devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nun tarih sahnesinden silinmesi ile tamamlandı. Geride milyonlarca şehit, gazi ve yıkılmış bir ülke manzarası ile.

Ayrıca terk etmek zorunda kaldığı coğrafyalar, başta Orta doğu ve Balkanlar olmak üzere, üzerinde yaşayan halkların acı ve gözyaşlarının artarak devam ettiği bir gerçeklik olarak.

Bütün bu sonuçlar hamiyetperverlere tarihî sorumluluklar yüklemektedir. Sorumluluk, tarihin seyri içinde neleri eksik ve yanlış yaptığımızın tesbit edilmesi ve çözüme dönük çalışmaların yapılmasıdır. Bundan kaçınmak, gündeme almamak, hamasi değerlendirmeler çözümü imkânsız kılacaktır. Bu sonucu doğuran en önemli sebep ise asırların ihmali ile oluşan “geri kalmışlık” hastalığıdır.

“Cehalet, zaruret ve ihtilâf” olarak formüle edilen temel sebeplerin oluşturduğu istibdat, zulüm, adaletsizlik, bilim ve teknolojideki geri kalmışlık, kırılgan ve zayıf bir bünye ile emperyal güçlere boyun eğme sonucunu doğurmuştur.

Bediüzzaman, Muhakemat adlı eserinde bütün bu gerçekleri derin bir üzüntü ile ciğeri yanmış gibi feryad ü figan ederek ifade etmiş, milletin imanına hizmet etme gayretinin yanında, geri kalmışlık zincirinin de kırılması için çaba harcamıştır.

“Ecnebiler, Avrupalılar terakkide istikbale uçmalarıyla beraber, bizi maddî cihette Kurun-u Vusta’da durduran ve tevkif eden” hastalıkların teşhis ve tedavisinde yol haritası niteliğindeki görüşlerini de ‘Hutbe-i Şamiye’de anlatmaktadır.

“Beni skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar. Ben bütün müsbet ilimlerle, asr-ı hazır fen ve felsefesiyle meşgul oldum” diyerek, bir yandan anlaşılma beklentisini, diğer yandan da gelişmenin kodlarını ortaya koymuştur. Bediüzzaman, İslâm Âlemi’nin kurtuluşu için gayret ederken insanlık için de tasavvur ve idealleri vardır. 

Adalet-i mahza ve hakikî medeniyet vurgusuyla “insanlığı mesud edebilir bir istidatta olan” Nuru Kur’ân’a atıf yaparak “saadet odur ki herkesin, lâakal ekseriyetin saadeti”ni isteyen bir görüşü, bütün beşeriyet için talep eden bir vizyon ortaya koymuştur.

Bediüzzaman’ın eserlerindeki ölçü ve tesbitler bir “gelişme ve ilerleme” kılavuzu niteliğindedir. Bu kılavuz asırların ihmalinin ortadan kaldırılabilmesi için değerlendirilmeyi bekliyor.

Okunma Sayısı: 1932
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Halil İbrahim Karahan

    24.6.2021 15:32:33

    Allah razı olsun

  • Ömer

    13.6.2021 11:51:08

    Saadet odur ki herkesin,laakal ekseriyetin saadetini isteyen bir görüş, gelişme ve ilerleme kılavuzu, Risale-i Nur külliyatı. Tebrikler Mehmet bey.Güzel bir makale olmuş.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı