"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Başlıksız yazı

Mehmet Soydan
11 Şubat 2022, Cuma
Yazının başlığını koymadan başlıyorum yazıya. Yazı başlığını, bu yazının ana düşüncesi olarak veya bu yazıdan kendinize çıkardığınız ders olarak siz koyabilirsiniz.

Aslında bunu yazmamda, Şubat’ın ilk haftasında düzenlenen Afyon Risale-i Nur okuma programında Nejat Eren Ağabeyin: “Gençlere dâvâmızı nasıl anlatabiliriz? Dâvâmıza genç kadroları nasıl dahil ederiz?” gibi bir tartışma açması da etkili oldu. ‘Dâvâ şuuru’ olan bir genç yetiştirmek için, bir dâvânın aslında çocukluk döneminden itibaren ona ilmek ilmek işlenmesi icap ettiğini konuştuk. İstisnalar elbette vardır. Ama genel durum, yukarıdaki gibi.

Peki bir çocuğa dâvâ şuuru nasıl verilir? Bir kere; o çocuğun en yakınındakilerin o dâvâya müntesip olması ve bunun yanında çocuklarına da o dâvânın terbiyesini verebilmeleri icap eder. Üstad Hazretleri, Emirdağ Lâhikası’nda bir mektubunda demiyor mu ki: “Risale-i Nur’un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak; başta, masum çocuklardır. Çünkü bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Adeta gayr-ı müslim birisinin İslâmiyet’i kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabanî düşer. Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir.” Burada Üstad Hazretleri’nin, bu kuvvetli ders-i imanîyi alacak çocukları; bu zamanın vaziyetine göre talebe olacaklar içinde “başta” ifadesiyle zikretmesi calib-i dikkattir. Peki bu çocuğa o ‘kuvvetli bir ders-i imanî’yi verecek, onun validesinden ve pederinden daha iyi kim olabilir? 

Yine Üstad Hazretleri, Tesettür Risalesi’nin ahirindeki bahiste demiyor mu ki: “Evet insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi onun validesidir. Bu münasebetle ben kendi şahsımda kat’î ve daima hissettiğim bu manayı beyan ediyorum: Ben bu seksen sene ömrümde seksen bin zatlardan ders aldığım halde kasem ediyorum ki: En esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum validemden aldığım telkinat ve manevî derslerdir ki; o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini, aynen görüyorum.” Demek Üstad Hazretleri gibi, hayatı boyunca çok büyük zatlarla muhatap olmuş, ihtilât etmiş, teşrik-i mesai etmiş bir zatın onlardan aldığı derslerin tamamı; validesinden aldığı ‘manevî dersler’in yerini tutmamış; tutamamış. Demek, bir çocuğa dâvâ şuuru kazandıracak en birinci kişi onun annesidir. Üstad Hazretleri’nin annesinin de çok mübarek bir zat olduğunu kendisinden öğreniyoruz. Keza aynı Üstad’ın babasının da, ineklerinin başka tarlalardan ekin yememeleri için ağızlarını bağlayacak kadar mübarek bir zat olduğunu biliyoruz. Üstad Hazretleri gibi bir zat, helâl-haram hassasiyetini işte böyle bir mübarek babadan almıştır.

Normalde yazıyı burada bitirip; yazının başlığına da “Dâvâ İnsanı Yetiştirmede Ana-Babanın Önemi” gibi bir şey diyebilirdim, ama yapmak istemedim. Çünkü bu meseleden nefislerimizin alacağı derse henüz geçmedik bile.

Bir dâvâ insanı yetiştirmede en mühim iki kişi o insanın annesi ve babası ise, ve bizler de dâvâ insanı yetiştirmeye gerçekten talipsek; evvelâ o doğmamış –inşaallah doğacak– dâvâ insanının ana-babasını seçmekle işe başlamamız icap eder. Ezcümle; evlendikleri takdirde İslâm dâvâsı için nesiller yetiştireceği düşünülen bekâr insanların evlendirilmesi mevzuu söz konusu olduğunda başını çeviren, nemelâzımcı davranan, ‘İyi olursa kendilerinden, kötü olursa bizden bilirler.’ diyen herhangi bir Müslüman’ın (sadece Risale-i Nur Talebelerinin değil), dâvâsına sahip çıkacak nesiller beklemeye asla hakkı yoktur.

Okunma Sayısı: 1344
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Muzaffer Erol

    11.2.2022 07:39:23

    Tebrikler... Afyonkarahisar okuma programında katkıda bulunmuş ve istifade etmiş Mehmet Soydan'ın tesbitleri, teşvikleri, işaretli herkesi ilgilendiriyor, ışık tutuyor... Selam ve dua ile...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı