Tatilden yeni döndük. Güzergâh Düzce-Sakarya, Bilecik, Kütahya, Afyon, Burdur-Isparta ve Antalya il sınırları içerisindeki ana yollar. Görüntü hep aynı. Güzergâh üzerinde gördüğümüz mermer  ocaklarının oluşturduğu çevre tahribatı dehşet derecede.

Hakikaten Türk milleti olarak yok etmeye ya da tabiatın yok edilmesine karşı sessiz kalmaya mı kurgulanmışız? O mermer ocakları binlerce yıldır yerinde duran dağları o kadar fütursuzca patlatıp yok ediyor ki isyan etmemek mümkün değil. İşini bitiren çekip gidiyor. Ne bir topraklandırma ne bir ağaçlandırma çalışması hiçbir şey yok.

Tam bir çekirge sürüsüyüz. İşini gör, talan et, sonra çek git.

Gerçekten mermer ocakları günümüzün yeni Emin Sazak’larıdır. Bu zatta Millî Mücadele döneminde devletin en büyük odun müteahhidiydi. Meşe denizi olarak adlandırılan Anadolu’daki büyük ormanların kıyımında başta onun adı geçer. Ormanları yok etmesinin gerekçesi olarak, asker taşıyan ve kömür bulamayan trenleri yakıtsız bırakmamayı gösterir.

Bugün Anadolu toprakları meşe denizi ormanlarının yok edilmesinden belki de çok daha büyük bir mermer ocağı tehlikesiyle karşı karşıya.

AKP’nin 2002’de iktidara geldiğinden bugüne 90.000’den fazla firmaya mermer ocağı ruhsatı verilmiştir. Yok yanlış okumadınız. Yazıyla da yazayım, tam doksan bin mermer ocağı ruhsatı. Bu doksan bin mermer ocağının şu anda işler durumda olanlarından büyük çoğunluğu Çin’lilerin elindedir. Devlet yetkilisi kimse ona soruyorum, Allah (cc) aşkınıza, mermerciler ve en başta bu Çinliler, bu mermerleri söküp götürme ve söküp götürürken yaptıkları yıkım ve tahribat karşılığında, ülkemize ne kazandırıyorlar?

Elin Çin’lisi, rant sağlamak için Anadolu’daki mermer ocaklarını kapatacak, oraları sömürecek, sonra da tabiatı katledip gidecek. Dünyada Türkiye’den başka böyle bir ülke var mıdır acaba?

İktidardaki Erdoğan ve Bahçeli’ye soruyorum: Bu Çin mermercileri milliyse, sizin nereniz millî. 

Fındığın ve yüzbinlerce fındıkçının İtalyan Ferroli’ye yok parasına satılıp peşkeş çekilmesinden sonra, şimdi de mermer kaynaklarının ve hatta mermerden de öte, mermerciliğin verdiği tabiat katliâmıyla mermer ve tabiat peşkeşçiliği.

Bu ülkede peşkeş ve peşkeşçilik bitmez. Ama bu kadar da göz göre göre, insanın gözünün içine soka soka...

Son olarak da kamudaki araç konusuna değinelim. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bütün kamu kurumlarından, bakanlıklardan, bağlı ilgili kuruluşlardan, KİT’ler ve belediyelerden acil olarak sahip oldukları ve kiraladıkları araç envanterini istiyor. Bu kayıtların zaten Hazine’de olması gerekmez miydi? Demek ki kayıt dışı ve Hazine ve Maliye’den habersiz alınan çok sayıda araç var. Anlayacağınız ipin ucu çoktan kaçmış. İş işten geçmiş. Ekonomi çoktan mefta olmuş diye yazacağım şu anda, tevafuken sala okunuyor. Essalâtu vesselâ… Ülke sanki canlı cenaze… Kaldırılıp defnedilmeyi bekliyor.

Türkiye güzel, ama sahipsiz ülke…