"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Geçecek, ama nasıl geçecek?

Mert Gönenli
17 Mayıs 2019, Cuma
İşler bazen kötüye gittiğinde, hatta çok kötüye gittiğinde, hah şimdi dibe vurduk, buradan yaylanarak geri sıçrayıp düzelmeye başlayacağız umudu taşırız içimizde hep.

Ama bizi kötü yapan değişkenleri tesbit edip bunları düzeltmedikçe, teşhisi doğru koyamayınca, bu sıçrama yapacağız duygusu hep umut olarak kalır içimizde hep. Kötü kanıksandıkça ve kötüden kurtulamadıkça ve bazen de teşhisi doğru koyup tedavide geç kalınınca umut giderek umutsuzluğa dönüşür ve “geçecek bu zor günler de geçecek” diye umut vermek isteyenlere cevabımız “geçecek, ama vurup da geçecek” olmaya başlar. Bu duyguyu en iyi rahmetli dedemden bilirim. Kötü hastalığa yakalanmıştı, tedaviye cevap alınamıyor durumu giderek daha kötüye gidiyordu. Umudu giderek umutsuzluğa gark olmuştu, kendisine geçecek bu günler de geçecek diyenlere, evet geçecek, ama vurup da geçecek diyordu, çok geçmedi vefat etti.

Ekonomi Bakanı Damat Berat Albayrak, yakın zaman öncesine kadar, bu ekonomik krizin atlatılması konusunda şimdi en kötüyü gördük, hah şimdi dibe vurduk, bu dipten sıçramayı yaptık en kötüyü geride bıraktık manasında sözler ediyordu. Sonrasında “Tünelin ucunda ışığı gördük” demeye başladı işçinin kıdem tazminatlarına sardı, aradan biraz zaman geçti, “Tünelin ucundaki ışık büyüdü” demeye başladı, bu sefer Merkez Bankası’nın can simidi olan ihtiyat akçelerine sardı. Allah (cc) muhafaza tünelin sonuna geldik ışığa kavuştuk demesinden herkes korkar hale geldi. Korkarım ki, tünelin sonuna geldiğimizde, “geçti sonunda geçti” diyecek, ama vurup ta geçmiş olacak ve dolayısıyla iş de işten geçmiş olacak. 

Ekonomi yönetimi o kadar umutsuz olmalı, yeni kaynaklar aramak ve bulmak yerine; en çaresizlerin yapacağı bir şekilde, işçilerin tazminatlarına, Merkez Bankası’nın dolayısıyla ülkenin ihtiyat akçelerine göz dikiyor. “Sat yönet”, sat yönet kalmayınca “El koy yönet”. Halbuki çözüm bunlar olmamalıydı. Çözüm en baştan beri AKP’nin hiç bilmediği veya yok saydığı “üret yönet” olmalıydı. 

Dünyada döviz bolluğu olduğu yıllarda, bunu kendinizden menkul bilmeyin, bu dövizler emanettir, günün birinde giderler diyenlere kulak tıkadılar, gelen dövizler üretime kaydırılmadı aksine tüketime ölü yatırıma kaydırıldı. Bir birim hizmet beş altı katına satın alındı, rantlar paylaşıldı. Ama artık sözün bittiği yerdeyiz, iş, işçinin kıdem tazminatlarına, MB’nin ihtiyat akçelerine kadar düştüyse, tünel münel, ışık mışık hepsi hikâye. Çok değil 2-3 sene önce kriz geliyor ekonomi iyi değil dediğimizde bizi telefonla arayıp kriz tellâllığıyla suçlayanlar, biraz da olsa utanıyorlardır her halde.

Şunu da hatırlatmakta fayda vardır. Çok geç olmadan gerekli teşhis konulmaz ve uygun tedaviye başlanmazsa çok geç olabilir. Çünkü kötünün dibi yoktur. Hep bir yerde dibe vurur oradan sıçrama yapılır diye beklenilir, ama bu dip hiç gelmeyebilir. Venezuela’da da sıçrama yapılacak bu dip çok beklendi, ama bu dip gelmedi. Bugün petrol zengini Venezuela’da herkes trilyoner. Ama bu trilyonlarla eczaneden ilâç bile alamıyorlar. Kâğıt peçete bile kâğıt paralarından daha değerli. Son senenin enflasyonu % 2 milyon. Dikkat kötünün dibi yoktur.

***

Küçüklüğümden beri spora ilgi duyarım. Basketbolu takip etmeyi severim. 1990’lardaki Michael Jordan’lı Chicago Bulls’un Clyde Drexler’lı Portland Trail Blazers ile rekabetinden, 2000’lerin başındaki Shaq O’neal’lı Los Angeles Lakers’ın Aryvidas Sabonis’li Blazers mücadelelerinden beri bu Blazers takımını desteklerim. Yani Blazers taraftarlığım yaklaşık 30 yıl öncesine dayanır. Bu bizim Blazers 2000 yılından bugüne ilk defa NBA konferans finaline kaldı. Bütün NBA maçları veriliyor, Blazers maçları verilmiyor. NBA finaline de kalsa maçlarının yayınlanmayacağını ilgili yayını yapacak olan kanal ilân etti. Sebebi, bir zamanlar AKP’li politikacıların elini öpmek için sıraya girdiği, ne istedilerde vermedik dedikleri Fethullah Gülen için övücü sözler kullanan Enes Kanter’in kısa bir süredir Blazers’ta basketbol oynaması. Yani koca bir devlet, yurt dışında basketbol oynayan bir basketçinin yer alacağı basketbol maçını yayınlamaktan korkuyor. Tek bayrak, tek devlet, tek millet diyerek dünyaya korku saldığımızı düşünüyoruz, ama Türk vatandaşlığından çıkarılmış bir basketçinin atacağı basketleri göstermekten korkuyoruz.

Ekonomi… Demokrasi… geçecek geçecek… geçecek, ama nasıl geçecek… teğet mi geçecek… vurup da mı geçecek… İşte bütün mesele bu…

Okunma Sayısı: 1634
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Türkaslan

    17.5.2019 19:22:12

    Güzel makale olmuş, ellerinize sağlık.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı