"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şaşırmalı mıyız?

Mert Gönenli
22 Ağustos 2018, Çarşamba
Son günlerde Türk Lirasının başta Amerikan doları olmak üzere yabancı kurlar karşısında parçalanışı, her ne kadar belirli bir kesimi şaşırtsa da, diğer bazı kesim tarafından oldukça beklenen bir şeydi, yalnızca zamanı kestirilemiyordu.

ABD’nin kendi ülkesinde faizi yükselterek doları geri çağırması, gelişmekte olan ülkeleri 2017’den bu yana vurmaya başlamıştı. Peki ne olacak USD yükselişi duracak mı? Görünen o ki uzun süre stabil hale gelmeyecek. Bazen az bazen çok yükselecek, bazen durur gibi yapacak ama durmayacak yoluna devam edecek. Artık ekonomiyi 2002 öncesi dinamiklerle düşünmek ve yorumlamak durumundayız.

Şu anda yaşanan küresel bir kriz değil, Türkiye özelinde ve Türk Lirasında yaşanan ciddi bir kriz var. Ve bu kriz anayasa kitapçığı fırlatıldığı günkünden kesinlikle daha hafif değil. O zaman da asıl sebep Anayasa kitapçığının fırlatılması değildi bugün de Rahip Brunson değil. Bugün için asıl sebep, doların aktığı dönemde ülkenin kaynaklarının hovardaca harcanıp tüketilmesi ve şu anda Merkez Bankası kasasının tam takır olması.

2002’de başlayan paranın gelişmekte olan ülkelere doğru yayılışı 2008’de hızını kesmişti. 2008 krizinde dünyadaki USD para arzının 3,5 trilyon dolardan 15 trilyon dolara yükseltilmesi 2008 krizini sona erdirmiş, artan para arzından nasibini alan Türkiye’de kriz aslında teğet geçmemiş yalnızca ertelenmişti. Yıl 2018 yine para arzında daralma var, fakat bu sefer dolar basılmıyor, para arzı genişlemeyip ABD’nin faiz yükselterek parayı geri çağırmasıyla birlikte gelişmekte olan ülkelerde döviz sıkıntısı baş göstermiştir. Batılı basın yayın organlarında okuduğumuz kadarıyla, gelişmekte olan ülkelerden ABD’ye dolar akışı devam edecektir. 

2002-2017 arası akan dövizi üretim ve reel sektörde kullanmayıp, hizmet sektörü, gayrimenkul ve aşırı kamu harcamalarıyla tüketen Türkiye’de aslında bu kriz gecikmiş bir krizdir. 

Her ne kadar brüt 110 milyar dolar olduğu bildirilse de, Türkiye Merkez Bankası kasasında net en fazla 30 milyar dolar nakit var. 2019 sonuna kadar ödenmesi gereken dış borç ise; 230 milyar dolar. “Dolar molar bizim yolumuzu kesemez” diyen Başkan Erdoğan, 2019 sonuna kadar ödenmesi gereken 230 milyar dolar molar dış borcu nasıl ödeyecek? Cevabı biz verelim. Bulabilirse daha yüksek faizli borç bulup borcu borçla ödeyip toplam borç yükünü artıracak, borç bulamazsa durum daha da kötü. Yunanistan gibi emekli maaşlarını ödeyememekten tutun, İran gibi bankalar hariç üzerinde döviz bulunduramamaya ve serbest kambiyo rejiminden dönülüp sabit kura geçmeye kadar bir sürü can sıkıcı aksiyon masanın üzerine gelecek. Demem o ki; meydan okumalarından anlaşıldığı kadarıyla, Başkan Erdoğan hâlâ tam olarak nasıl bir krizle karşı karşıya olduğunun farkında değil. 

AKP, geçmiş krizleri ve döviz darboğazlarını, ülkeye akan dövize ek olarak Erdemir, Tüpraş, Petkim, Türk Telekom, Petkim, Tekel, Çimento Fabrikaları gibi ülkenin pırlantalarını satarak atlatmış 25 milyar dış borcunu ödemişti. Yani ülke  “Sat ve Yönet”le yönetilmişti. Bugün yalnızca 2019 yılı için Türkiye kamu ve özel sektörünün 9 katı kadar ödenmesi gereken 230 milyar dolar dış borç var ve şimdi ne döviz akıyor ne de elde satılabilecek bir şey var. 

Son 16 yıldır ucuz doların etkisi, AKP hükümetlerinin yerli üretimi değersizleştirmesi, ithalatın teşvik edilmesi, ülkenin üretim yeteneğini körledi ve bunun kısa sürede yeniden inkişaf ettirilmesi çok zor. 2017 yılında tarımı 11 milyar dolar açık veren bir ülke durumundayız.

Örneğin fındık en fazla gelir getiren tarım ürünüyken, Fiskobirlik’in piyasadan el çektirilip, İtalyan Ferrero’nun bu ürüne dünyada başka hiçbir ticari üründe emsali olmayan, İtalya’daki fiyatın üçte bir fiyatına iç piyasayı terörize ederek ele geçirmesine izin verilmesi, yalnızca fındıkçının çanına ot tıkamakla kalmadı; ülkenin de milyarlarca dolar zarara uğramasına yol açtı.  Buna neden, nasıl ve nelerin karşılığı olarak izin verildiğini ise kimse bilmiyor. Piyasanın Ferrero’ya teslim edilmesinin ülke ekonomisine yıllık 2,5-3 milyar dolar döviz kaybettirdiği tahmin ediliyor. Fiskobirlik’in piyasadan çekildiği 2006 yılından bugüne uğranan döviz zararı asgari 2,5 x 12 yıl=30 milyar dolar. Bu paranın Merkez Bankası rezervinde olduğunu düşünün. Fındık yalnızca bir örnek.

Üreticinin önü kesilerek, bir kesimin çalışmadan çabalamadan ithalatla rahat kazanç sağlamaya alıştırılmış bir ülkede, buğdayın, mercimeğin, nohutun Kanada’dan ithal edilir hale geldiği bir ülkede, çarkların yeniden ileriye doğru çevrilmesi şüphesiz zor.

İktidarının hem içte hem dışta sürekli herkesle kavgalı olduğu bir ülke, nasıl iç ve dış yatırım çekebilecek. Yıllardır süregelen ekonomi politikalarının yanlışlığının getirdiği darboğazları, yalnızca komplo teorileriyle, “Dış Güçler” ve “ekonomik savaş”la açıklayabilen bir iktidar, bu ekonomik krizin üstesinden gelebilir mi? Elbette ki çok zor. İktidar sahipleri diyor ki; dış sermaye Türkiye’ye yatırım yapmaya ama bu yatırımı hiçbir zaman çekmemeye mahkum. Ama böyle bir dünya yok. Gelen dövizi üretime ve reel sektöre yönlendiremezsen bu, elinde her an kendine dönecek bir silah tuttuğun anlamına gelir. Silah kendine döndüğünde de, papağan gibi “Dış Güçler, Dış Güçler”, Dış Güçler” deyip durursun.

Türkiye’de hiç yetkin ekonomist yokmuş gibi, Maliye ve Hazine Bakanlığı’na ekonomi nosyonu olmayan Damat Berat Bey’in getirilmesi, dünya ekonomi çevrelerinde hiç hoş karşılanmadı. Ülkede yüzlerce ekonomi profesörü, doçenti, bürokratı varken, dünya paranın başına buluna buluna anca damadın bulunmasını sizce nasıl yorumlamış olabilir?

Önümüzdeki 2019 bir çok şeye gebedir ve ülkede yaşayan herkes açısından 365 günün 1 yıldan çok daha uzun zaman olacağı bir döneme giriyoruz.

Okunma Sayısı: 1846
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • i.ucar

    22.8.2018 16:57:12

    bu tur degerlendirmelei yazarimizdan bekliyoruz.Teskkurler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı