Global şer odakları, güç ve sermaye şaşkınları, dünya hakimiyetini ellerinde tutmak uğruna her şeyi göze alan gözü dönmüşler; belli ki dünya coğrafyasının ve nüfusunun üçte ikisini sadece kendi çıkarları uğrunda kullanılmak ve çalıştırılmak için var olduğuna inanıyorlar.
Planlarını ve tuzaklarını bu bâtıl itikadla dizayn ediyorlar. Ama tuzak kurucuların tuzaklarını başlarına geçirecek, ayaklarına dolandıracak olan Yaradan’dan gafil oldukları için kazanma haklarını en baştan kaybediyorlar.
Kan ve gözyaşı tablolarını en canlı şekliyle İslâm coğrafyalarında görmeye bizi alışık hale getirenler, aynı tabloları bugün Hıristiyan coğrafyasında canlandırıyorlar.
Acı acıdır, gözyaşı gözyaşıdır, kan kandır. Müslümandır, Hıristiyandır ve nihayet insandır!..
Evet, 22.02.2022 gibi, ‘2’lerin art arda dizildiği bir tarihte Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan ve gittikçe şiddetini arttıran bir savaş, insanlığımızı sorgulatacak boyutlarıyla dünyanın gözü önünde cereyan ediyor.
Hem de perde arkasındaki aktörleri nazardan ıskat edersek, yayılma istidadında olan bu ateşin, “Şimal Cereyanı”nın zuhur ettiği canipten çıktığına şahit oluyoruz.
Zamanında bir Nur Talebesi şöyle diyordu: “Kızıl Rusya’dan çıkarak, kızıl ateşler ve kızıl kıvılcımlar saçan ve birer birer dünya şehrinin mahallelerini saran ve oraları yakıp kavuran, bazı yerlerde de nifak ve şikak ateşleri saçarak, kardeşine “Kardeşini öldür” diye bağıran..” 1
O zaman zuhur eden o dehşetli manevî yangını Risale-i Nurlar biiznillah söndürdü.
Şimdi bu, perde arkasında global aktörlerin körüklediği “harp belâsı” olan ateşin de bir an önce söndürülmesi lâzım.
Aman Allah’ım! Senin, biz insanlar için açtığın bu imtihan meydanı ne kadar içinden çıkılmaz, akıl almaz bir hale geldi! Ahiret yolu üzerinde kurduğun bu “pazar yeri” ne kadar karmaşık bir hal aldı! Kendi yörüngesinde, emir verdiğin istikamette dosdoğru yol alan bu yuvarlak arzın gittiği istikamet, insanlık adına ne kadar belirsizleşti!
Yörüngesinden çıktı-çıkacak, başını bir seyyareye çarptı-çarpacak gibi geliyor insana! Hele bu “insan” denen mahlûkuna ne oldu ki...
“Cin çarptı” diyemem, çünkü insanoğlunun işlediği cinayetler, sergilediği vahşetler karşısında, cinler bile şaşkına dönmüşler, adeta çarpılmışlar. Nerede kaldı ki, onlar çarpsın!
Yaşlı dünya, tam kemale erdiği bir sırada, böyle cahillerin istilâsına mı uğrayacaktı? Hâlıkının, Rabbinin ve Rezzakının emrine amadelikten bükülmüş sırtında, böyle zâlimleri, gözü dönmüşleri taşımak mecburiyetinde mi kalacaktı ahir ömründe?
İhtiyar dünyamız, gazab-ı İlâhiyenle hiddete gelip sırtındakileri boşluğa fırlatmadan akıllarımızı başlarımıza alacak mıyız? Yoksa... Akılsız başların cezasını sadece ayaklar değil, bütün vücutlar, bütün varlıklar ve bütün insanlık mı çekecek?
Ama bu zalimler bilmelidir ki: Her şey bu dünyadan seyredildiği gibi değildir.
Bunun bir de görünmeyen yüzü vardır: Dünyaları Cehenneme çevrilenlerin akibeti inşaallah ebedî Cennet olurken, saldırgan zalimlerin akibeti ebedî Cehennem oluyor.
Dipnot:
1-Risale-i Nur, Emirdağ-1, s. 133.