"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Onlar başkaydı!

Mü'mine GÜNEŞ
11 Temmuz 2017, Salı
Bizler Risale-i Nur’u henüz yeni tanımıştık.

İmanın lezzetini, tefekkürün hazzını yeni farkediyorduk. Bir karanlık devrin içinden çıkıp, nura doğmuştuk. Bizim için herşey yeniydi, bambaşka ve tarifsizdi. Öyle bir cemaatin içine girmiştik ki, kardeşliği, beraberliği, Allah için birlikteliğin güzelliğini henüz farkediyorduk. Rüya gibi bir alemdeydik. Boğucu bir ıstırabın pençesinde kabuslar görüyorken, nekahetten sonra dinlenişe geçen bir hasta gibi rahatlamış ve ancak olanı biteni farketmeye başlamıştık. Katledilmek istenen imanımızı, heba edilmek istenen ömrümüzü, hiç uğruna heba edilen değerlerimizi, silinmek istenen kimliğimizi, kurtarmaya  çalışıyorduk.

Bizi kimler silmek istiyordu? Kimler imanımızı katlediyordu? İnsan olmak haysiyetimizi kimler elimizden almak istiyordu? Şuursuzluğun girdaplarına kimler tarafından itiliyorduk? Neden vatanımıza, ecdadımıza layık evlatlar olarak yetişmemiz engelleniyordu? İmanın nuruyla aydınlandıkça, herşey gerçek yüzünü göstermeye başladı. O kumpastan ve kıskaçlardan kurtulup, hakiki hürriyete kavuşmanın ferahlığı, tüm alemimizi sardı. Bundan önce iç içe esaret zincirleri ile bağlı olduğumuzu anladıktan sonra, kavuştuğumuz hürriyetin, tadını, güzelliğini, ferahlığını, genişliğini tarif edebilmeye imkân var mı?

Böylesine eşsiz bir hürriyeti, o nispette kıymetli bir cemaatle birlikte yaşıyor olmamız ise ayrı bir mutluluktu. İşte o cemaatin kıymetli bir ferdi idi Hikmet Abla. Diğer şehirlerdeki cemaatin fertleriyle de tanışabilmemiz için, seyahatler tertipliyor ve biz yeni yolculara önderlik ediyorlardı. Bizi evlerinde misafir ediyorlardı. Öyle kardeşane içten sarılıyorlardı ki, sanırsın dünyada değil, cennette görüşmekteyiz.

Onun evi fazla büyük değildi ama buna rağmen, bu kadar çok misafiri nasıl ağrılıyor, nerede yatırıyor diye hep düşünmüşümdür. İman nurunun en dar mekânları bile genişletiyor olması bir mucize değil midir? Kardeşliğin tesisi için büyük meydanlara mı ihtiyaç var? Bir küçücük ev cennetten bir menzil olabiliyor işte bak. İçinde daha önce hiç birbirini tanımamış nice kimseleri kardeşliğin potasında birleştirip o küçük mekâna sığdırıyor 

Onlar bize önderlik ettiler. İşini gücünü, evini bırakıp ‘’İman hizmeti!’’ deyip peşimizde koştular. Şimdi hizmet bitti. Ücret almaya gittiler. Rahmet-i Rahman’a kavuştular.

Onlar dünyanın ve dünyalık hiç bir şeyin peşinde değildiler. Dünyanın ebedi kalınacak bir yer olmadığının bilincinde olarak, ateşe düşmek üzere olan insanları kurtarma telaşındaydılar. 

Önünüzde imansızlık ateşi var aman sakın düşmeyin diye ikaz etme gayretindeydiler. Ne mutlu  onlara!

Bizler beyimin memuriyeti sebebiyle İstanbul’dan epey uzak kaldık. Anne ve babamın vefatından sonra geldik baba yurduna. Şevket Ağabeyin bir rahatsızlığı sebebiyle ziyaretlerine gitmiştik yıllar sonra. O ev yine aynı evdi. Eşyalar değişmemişti. Aynı küçük mutfağında yemek pişirmekteydi. Belki yine misafiri gelecekti. Her şey aynı yerindeydi. Hikmet Abla yine aynı Hikmet Ablaydı. Kalbindeki muhabbet kabına sığmayıp, taşıyordu. Bir devrin dirilişindeki devlerdi onlar. Dünya onları terketmeden önce onlar dünyayı terketmişlerdi.

Dünyanın hiç bir cazibesi onları cezbetmemişti.

Durmadan, ‘’Eşya değişmeliyiz, şunu da almalıyız. Bunu da almalıyız’’ diye beylerini dara sokan, yuvalarının mutsuzluğuna sebep olanların kulakları çınlasın ki, dünyayı elinin tersi ile itenlerin, sadece Allah için yaşayanların hayatından ibret alıp, kendilerine çeki düzen versinler. Mutluluk, zenginlik; para pul, mal mülk biriktirmekte değil, Allah için harcamaktadır.

Mekânın cennet olsun Hikmet abla! Rabbimin ihsanları ve lutfu bol olsun. 

Senden önce o mekâna giden Risale-i Nur talebelerine de selam olsun. Peygamberimiz (asm) ve Üstadımızın şefaatine nail olasın inşaallah. Allah Şevket Ağabeyimize de sabır ve tahammül  gücü versin. Yakınlarına, evlatlarına da rahmet ve merhamet etsin inşaallah...

Okunma Sayısı: 4586
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı