"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman ve ittihad-ı İslâm

Muhammed Yusuf Akbaş
02 Haziran 2018, Cumartesi
Said Nursî genişlemiş manevî cihad menzili içerisinde yer almış. Gençliğinde de bu uğurda çalışmış olduğu İslâm birliğidir.

Bağdad Paktı’nı desteklemesi bu sebeptendir. Amerika’yı ise “din lehinde ciddî çalışan” bir devlet olarak görmüş ve bu temele dayalı bir biçimde onunla samimî ve dostâne münasebetler kurulabileceği görüşünü serdetmiştir.1 Aslında, CENTO’nun kurulması üzerine cumhurbaşkanı ve başbakana gönderdiği mektubunda, Bediüzzaman’ın yalnız Müslüman halklar arasında değil, Batı ve İslâm arasında da barışın ve uzlaşmanın din, ilim ve marifet temelinde ele alınması gerektiğini düşündüğü anlaşılır. 2

Bediüzzaman karanlığın en koyu olacağı gecelerde gökyüzünde parlamaya ve istikamet göstermeye başlayan yıldız ve dünyayı aydınlatan dolunay gibidir. Müslümanların kendilerine güvenlerinin kaybolduğu, inançlarının zaafa düştüğü ümitsizlik bulutlarının her yeri kapladığı bir zamanda dinimizin iman hakikatlerini anlatmaya, öğretmeye, yaymaya bütün bir ömrün son nefesine kadar tahsis etmiştir. Onun işaret ettiği çarelerin şüphesiz ki başında bölünme ve dağılmanın tam aksi olan birlik, bütünlük ve beraberlik geliyordu. Said Nursî Hazretleri bütün eserlerinde ana konu, mihver fikir ve tebliğ “iman” ise, onu hemen takip eden unsur ise “ittihad” hedefi olmuştur.

Onun çok sayıda eserinde birlik, İttihad-ı İslâm (İslâm birliği) fikri çok vazıh bir şekilde ele alınıp işlenmiştir. O Müslümanların birliği ve beraberliği gayesine o kadar önem vermektedir ki 27 Mart 1909 tarihli ve Sadâ-i Hakikat başlıklı yazısında aynen şu fikri beyan etmiştir. “Meclis-i Nuranîden kastedilen önce böyle bir gönül ve düşünce birliğidir.”

Nitekim Bediüzzaman Hazretleri Hutbe-i Şamiye’sinde “ittihadın hedefi ve maksadı i’lâ-yı kelimetullah” yani hakkın üstün tutulmasıdır, derken İslâm birliğinin nasıl yüce bir kavram ve anlayışa dayandığın dile getirmiştir. O ayrıca İslâm birliğine giden yolun Meşveret’ten geçtiğini ve böyle bir ittihadın ancak ilim ve fikirlerin uzlaşması ile mümkün olabileceğini belirtmiştir. “Lâkin ittihat cehl ile olmaz. İttihat, imtizac-ı efkârdır,”3 demiştir.

Meşveret ve fikirlerin uzlaştırılmasının, birliğin sağlanmasında ana esaslar olduğunu ortaya koyan Bediüzzaman Hazretleri, dinde her türlü zorlamayı da reddederek sevgi ve ikna yolunu öğütleyerek Müslümanların birleşmesinde en sağlam zemini göstermiş olmaktadır. Bu zemin ise hürriyet ve demokrasinin vücut bulduğu alandır..

Dipnotlar:

1- Emirdağ Lâhikası, II, 24. 

2- Emirdağ Lâhikası, II, 178. 

3- Münâzarât

Okunma Sayısı: 2860
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı