"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fas ve İsrail normalleşiyor mu?

Muhammet ÖRTLEK
15 Aralık 2020, Salı 00:02
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri arasında İsrail’i tanıma, “normalleşme veya İbrahim Anlaşmaları” süreci devam ediyor. Muhtemelen önceden planlanan bir takvim işletiliyor.

Bu anlamda İsrail’le ilk normalleşen ülke 1978’de Mısır, sonra 1994’te Ürdün olmuştu. Daha sonra 13 Ağustos 2020’de BEA (Birleşik Arap Emirlikleri) ve 16 Eylül 2020’de de Bahreyn şeklinde sıralanıyor. Sudan’ın da benzer bir anlaşma imzalayacağı ihtimaller arasında. 

Özellikle Donald Trump’ın 2016’da ABD Başkanlığı’na seçilmesinin ardından, İsrail-Suudi Arabistan ilişkilerinde yakınlaşma görüldü. İki ülke arasındaki yakınlaşma 22 Kasım 2020 Pazar günü, Suudi Arabistan’ın Neom şehrinde, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, MOSSAD Şefi Yossi Coen, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Veliaht Prens Muhammed bin Salman’ın katılımıyla zirveye ulaştı. Neom görüşmeleri, her iki ülkenin normalleşmesi şeklinde değerlendiriliyor (Yeni Asya, İsrail-Suudi Arabistan Normalleşiyor mu?).

Trump, 10 Aralık’ta yazdığı Twitter mesajlarından “Fas ile İsrail arasında geniş kapsamlı bir diplomatik Anlaşma yapıldığını” duyurdu. Ayrıca Trump “Anlaşma’nın tarihi bir atılım” olduğunu ve “ABD’nin Ortadoğu’da barışı genişletme çabalarını pekiştirdiğini” kaydetti.

Fas Dışişleri Bakanı Nasser Bourita da 12 Aralık’ta, İsrail Kamu Yayın Kurumu’na bağlı TV Kanalı KAN’a verdiği demeçte “Fas’ın İsrail ile bağları yeniden kurma kararının güçlü ABD-Fas bağlarından ve Fas ile genel olarak Yahudi toplumu arasında uzun süredir devam eden olumlu ilişkilere dayanan egemen bir karar olduğunu” belirtti. Bununla birlikte Bourita “Fas kökenli İsrailli’lerin, Kral VI. Muhammed döneminde Fas ile ilişkilerinin kalitesine şahitlik edebileceğini” vurguluyor.

Diğer taraftan ABD’nin Fas Büyükelçisi David Fischer, Fas ile İsrail yakınlaşmasını “tarihi bir kilometre taşı” şeklinde nitelendirerek konuya resmî ağızdan desteğini belirtiyor. Birde Bahreyn, Mısır, Umman, BAE, İngiltere ve bazı ülkelerce, iki ülke arasındaki gelişmeyi “bölgede barış, istikrar, ve refaha ulaşma fırsatı” biçiminde değerlendiriyorlar.

Trump, yine 10 Aralık’taki Tweet dizisinde “ABD’nin, Fas’ın Batı Sahra bölgesi üzerindeki egemenliğini tanıdığını, Fas en güçlü ABD müttefiklerinden biridir, Fas’ın 1777’de ABD’yi tanıyan ilk ülke olduğunu” duyurdu. Buna ek olarak BM Genel Sekreteri Sözcüsü Stephane Dujarric de aynı gün yaptığı açıklamada “ABD’nin, Fas’ın Batı Sahra’daki hâkimiyetini tanımasının ve İsrail ile ilişkilerin yeniden başlamasının Fas’ın kendi kararıdır” dedi. Her iki açıklamadan Batı Sahra hakkında Fas’ın tezlerinin kabulü ile İsrail ile normalleşmesinin önünün açıldığı kuvvetle muhtemeldir.

ABD’nin Rabat Büyükelçisi Fischer, 10 Aralık’ta gerçekleştirdiği basın toplantısında “Batı Sahra’nın Fas’a ait olduğunu gösteren harita önünde, Washington’un Fas egemenliğini tanıdığını ve Kral VI. Muhammed’in dini hoşgörüyü teşvik etmede gösterdiği liderliğe övgüde” bulundu. Ayrıca Fischer “Fas’ın Yahudi azınlığını koruma konusunda tarihi geleneklerine dayanarak, Marakeş Dini Azınlıkların Hakları Bildirgesi’ni imzalamasıyla Kral’ın bölgede ve dünyada örnek teşkil ettiğine” atıfta bulundu. Böylece bu tür haber ve gelişmelerin, Fas Kralı’nın ülkesinde iktidarını güçlendirdiğine işaret ediliyor. Hal-i hazırda Faslılar, Batı Sahra’nın tanınmasını ülke sokaklarında araç konvoylarıyla kutlama gösterileri yaptıkları haberlere yansıyor.

Trump’ın beyanatı sonrasında, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ise “BM’nin Güvenlik Konseyi (GK) kararları çerçevesinde siyasî bir çözümü savunduğunu, GK’nin Özerklik Planı’nın Batı Sahra krizine kalıcı bir çözüme giden en uygun yol” şeklinde tanımlıyor. Guterres’in, gelişmeler için Trump’tan farklı düşündüğünü ortaya koyuyor.

Fas’ın İsrail’le ilişkilerini geliştirerek, Batı Sahra için arkasına ABD’nin desteğini aldığı ihtimaldir. Ancak Batı Sahra’daki silâhlı grupların bu karar karşısındaki alacakları pozisyonun ne olacağı merak ediliyor.

GK Kararı olmadan, ABD’nin girişimiyle gerçekleşen Batı Sahra’nın Fas’a ait olduğunu tanımanın sonuçları ve diğer uluslar arası aktörlerin tutumunun ne olacağını yakın zamanda göreceğiz.

Okunma Sayısı: 1499
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sezai MUMCU

    15.12.2020 12:40:00

    FAS halki Türkiye hakkinda müsbet düsünceli ve dükkanlari labeleb Türk mallariyla dolu. Karsilikli Vizesiz gidis gelislerin semeresi olarak Fas Polisi örnegin bana Rabat Havalimaninda oldukca samimi davrandi, sevindigini söyledi. FAS maalesef cok uzun yillar FRANSA'nin te'siri altinda kaldigindan Fransizcayi ikici lisan olarak taniyor kim onlarla samimi muhatap olursa ipi o gögüsler. Biz son zamanlarda FAS i ve FASLILARI ihmal ettik gibi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı