"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ukrayna Savaşı ve Çin’in stratejisi

Muhammet ÖRTLEK
12 Nisan 2022, Salı
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde Çin’in pozisyonu hakkında çeşitli yayınlar yapıldı.

Ancak bugünlerde “uzun vadede Çin’in, Ukrayna ihtilafı üzerinden ABD’nin uluslararası liderliğini aşındırmak ve ABD-AB arasındaki transatlantik ilişkileri bölünmede kullanacağı” hakkında bir iddia gündemde.

Ukrayna işgalinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in beklediği gibi gitmemesinin, Çin’in de politika belirlemesinde riske girebileceğine ihtimal veriliyor. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in 4 Şubat 2022’de açıklamalarından “Çin’in Rusya ile stratejik işbirliğinin risklerini” ele aldığı anlaşılıyor. Çünkü Jinping “Rusya ile ortaklık veya ittifak dışında, uzun vadeli stratejik önceliklere” önem verdiği vurgulanıyor. Birde Çin’in, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini kınamayı reddetmesi de “ikili ilişkilerin çok sağlam” olduğu mesajını iletiyor. Aynı zamanda Çin, Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarını eleştirerek, Pekin yönetiminin Çin-Rusya ilişkilerinde bir adım önde olduğunu gösteriyor. Elbette dış politikadaki bu üstünlük, Çin Komünist Partisi’nin iç politikadaki otoritesinin meşruiyetini de pekiştiriyor.

Ukrayna’daki savaşta, Çin’in iddiası “krizin başlatıcısı” ABD’ye karşı Rusya’nın yanında yer alarak hem ABD karşısında yer alıyor hem de işgalin sorumluluğunu ABD’ye yüklüyor. Dolayısıyla karşılıklı jeo-stratejik taktikler rekabeti de yükseltiyor. Ukrayna’daki işgalin uzamasıyla, Rusya’nın Çin’e olan bağımlılığını arttıracağı ihtimaller arasında. Çünkü ABD basınında çıkan haberlere göre “Rusya’nın Çin’den askerî ve ekonomik yardım talebi” bunun göstergesi.

Geçtiğimiz 20 Mart 2022’de ABD Başkanı Joe Biden ve Xi’nin görüntülü görüşmesinden sonra, Çin’in ABD Büyükelçisi Qin Gang’ın açıklaması önem arz ediyor. Gang “Çin’in Rusya ile olan güven ilişkileri bir yükümlülük değil. Aslında sorunu çözmek için uluslararası bir çabadır” diyerek, Çin’in sorunun değil, çözümün parçası olduğunu belirtiyor. Böylece Çin kendisini sorunun çözümünde barışçıl bir hakem statüsünde görerek, sorunu başlattığını ileri sürdüğü ABD’ye karşı bir cevap veriyor.

Bununla birlikte Gang’ın beyanatı, Çin ve Rusya arasındaki güveni teyit ediyor. Yani Çin için “enerji kaynağı, enerji güvenliği, askeri teknoloji, nükleer silah yeteneği, BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakkı”ndan dolayı Rusya önemli bir partner. Rusya için de “Çin’in, ABD karşısında uzun vadeli stratejik konumu” yüksek düzeyde. Kimilerine göre de Çin, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile ABD ve AB’yi test ediyor. Çin’in mevcut çatışma ortamını, öncelikle kendi ulusal çıkarlarına elverişli hâle getirmek için şekillendirdiği de düşünülüyor.

Diğer taraftan Çin, Rusya gibi değil. Çin, küresel ticaret, yatırım, üretim ve tedarik zincirinde merkezî önemini koruyor. Çin, Rusya’yı desteklediği için uluslararası piyasalarda ticarî itibar riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bundan dolayı Çin’in, Batı’nın muhtemel yaptırımlarından korunmak için tedbirler aldığı değerlendiriliyor. Ancak zikredilen ticarî itibar riskinin kısa vadeli, geçici ve uluslararası ilişkileri derinden etkilemeyeceği beklenmektedir. Birde Çin’in Ukrayna işgali üzerinden AB-ABD-NATO gibi Batılı kuruluşlar içerisindeki bölünmeye yol açabilecek politikaları izlediği de kuvvetle muhtemeldir. Fakat son gelişmeler bizlere AB-ABD-NATO arasında safların sıklaştırıldığını da gösteriyor.

Çin’in ekonomik, Rusya’nın da silah üstünlüğüyle küresel köyü kendi egemen etki alanlarına bölmek istedikleri uluslararası kulislerde kaydediliyor. Rusya önce Gürcistan, sonra Kazakistan daha sonra Ukrayna’daki askerî varlık, müdahale ve işgaliyle Avrupa’da ve küresel anlamda “varlığını/hakimiyetini” yeniden tesis etmeye çalışıyor. Çin de ticaret ve ekonomi ile küresel çaptaki merkezi üstünlüğünü sağlama gayretinde. Buna Çin’in Yeni İpek Yolu diye bilinen Kuşak-Yol Projesi en somut örnektir. Ayrıca AB ve ABD’nin liberal dünya düzeni karşısında, Çin ve Rusya’nın otoriterliğinin kabul edilebilirliği tartışmalıdır. Uluslararası toplumun güvenliği önemli olmakla birlikte, geleceğin dünya görüşünü şekillendireceği tahmin edilen demokrasi ve otokrasi arasındaki fay hatlarındaki hareketliliği takip etmek faydalı olacaktır.

Okunma Sayısı: 1223
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Eyüp Aktaş

    12.4.2022 01:27:09

    "ilişkilerin.üstünlüğüyle küresel egemen etki alanlarına .düzey.önem.uluslar".Bunlar ne mânâ ifade ediyorlar.Bera'yı Mâlûmat.Fi emanillah.Hayırlı Ramazanlar.Bereketli Sahurlar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı