"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ey iman edenler! İman ediniz!

MUHSİN BOZKURT
25 Mart 2022, Cuma
“Kaaleti’l-a’râbu: Âmennâ. Kul: Lem tü’minû. Velâkin kulû: Eslemnâ ve lemmâ yedhuli’l-îmanu fî kulûbiküm.” (Hucurât: 14)

“Araplar: ‘İman ettik.’ dediler. De ki: ‘İman etmediniz. Lâkin: ‘İslâma girdik.’ deyiniz. İman henüz kalblerinize girmemiş.’”

Ey Peygamber! Çöldeki bedevî göçebe Araplardan bir kısmı sana gelip: “Biz iman ettik / inandık” dediler. Sen de onlara de ki: “Siz aslında, gerçek mânâda, yani gönülden iman etmediniz / inanmadınız. En iyisi siz ‘Güçlü olduğunuzu gördük ve siyasî otoriteyi tanıma, vergi verip hizmet alma anlamında, yanınızda yer almak için, Müslüman/ İslâm olduk/teslim olduk’ deyin. Çünkü iman henüz kalb ve yüreklerinize tam olarak girmemiş, yerleşmemiştir.”

Åyette, Müslüman olduğunu söylemenin, sadece Müslüman olduğunu sözle ifade etmek olduğu açıklanmaktadır. Böylece de iman etmenin oldukça farklı birer aşama olduğu anlaşılmaktadır... (Çünkü) imanı içselleştirmek için pratik hayatta da, muhkem-kesin hükümlere uygun olumlu/salih ameller için çaba içinde olmak da gerekmektedir. Diğer bir ifade ile iman, pratik uygulamalar demek olan salih amellerle birlikte gerçekleştirilerek içtenleştirilmelidir.

“Hucurât - 14 ve 15 nci âyetteki ‘imanın kalbe inmesi’ ifadesinden sadece, ‘Ben Allah’ın varlığına inandım’ demenin yetmediği ve şirk-ortak koşulmamasını istediği açıklaması ile birlikte değerlendirmek gerekir.

“(Çünkü) Müslüman olduğunu söylemek, ancak imana ve müminliğe yönelmenin sadece başlangıcında olmak demektir.

“Zaten Tegabün-5 nci âyette, Allah’ın biz insanların sadece O’nu tanıdığımızı sözle ifade etmemize ihtiyacı olmadığı hatırlatılmıştır.”

(Prof. Dr. Gazi Özdemir)

“(Kalplerine iman yerleşen, derinleşen ve kökleşen) müminler ancak Allah’a ve Resulüne iman eden (imanlarını bilgi, belge ve delillerle sağlamlaştırıp) ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla (fedakârca) mücadele eden kimselerdir. İşte (“Biz inandık” dediklerinde) doğru (ve samimi) olanlar bunlardır.” 

(Hucurât: 15, Veli Tahir Erdoğan)

“(Gerçek anlamda) inananlar, ancak o kimselerdir ki Allah’ın adı anıldığı zaman yürekleri titrer, O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman, (bu) onların iman (nur)larını artırır (kuvvetlendirir). (İmanın artması muhteva ve tafsil bakımından olurken, imanın kuvvetlenmesi takvâda ve ibadetleri ihlasla yerine getirmekte tezahür eder. Çünkü salih amelle / Allah’a itaatle iman artar, günahlarla zayıflar.) Ve (her işlerinde) ancak Rablerine güvenirler.” 

(Prof. Dr. Hasan Tahsin Feyizli)

Okunma Sayısı: 1228
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı