"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İmam-Hatip okulları kapatılmalı mı?

MUHSİN BOZKURT
05 Eylül 2012, Çarşamba
Her gün katliâm gibi birçok trafik kazâları meydana geliyor! Onlarca cana, milyarlarca millî servetin heba olmasına sebep oluyor! Fakat kimse vâsıta ve araçların trafikten men’ edilmesini / yasaklanmasını aklına bile getirmiyor!

Her gün alkol yüzünden nice cinayetler, hâdise ve olaylar, sayısız cana mâl olan kazâlar yapılıyor, fakat kimse içkiyi yasaklamayı düşünmüyor!
Her çeşit okul ve üniversitelerde gerek öğretim elemanı, gerek öğrenci tarafından, zamân zamân nice hatâ, kusûr ve suçlar işleniyor ama kimse okul ve üniversitelerin kapatılması cihetine yanaşmıyor!
Her esnâf tabakasından, her ilim erbâbından, her çeşit memûr sınıfından, her san’at ehlinden, doktorundan, polisinden, milletvekilinden velhâsıl her vatandaş kesiminden hatâ yapanlar, suç işliyenler basında boy gösterirken; kimse bunların varlığına son vermeyi—haklı olarak—doğru bulmuyor.
Ki zâten doğru olan da budur. Bütün bunlardan anlıyoruz ki; iş ile işçi, memûrluk ile memûr, bilgi ile insân, san’at ile san’atkâr, vâsıta ile şoför, esnâflık ile esnâf, gemi ile kaptan, tıp ile tabîb / doktor, polislik ile polis vb. mefhûm ve kavramları birbirine karıştırmamak lâzım. Bunlar yekdiğerinden ayrı düşünülecek husûslardır.
Yapılan hatâ ve kusûrlar insânlara ait olup; bağlı oldukları meslek ve kuruluşların bunda asla dahli yoktur. Bu yüzden ithâm edilemez, suçlanamaz, kapatılma, men’ edilme yoluna gidilemez. Aksi takdîrde hayât durur, herşey ve herkes felç olur.
Gelelim sadede / asıl konuya:
Bir ara “8 yıllık kesintisiz temel eğitim” reformu üzerine müspet-menfî tenkîtler ayyûka / göğe çıkmış durumdaydı. Halkın büyük ilgisini çeken bu durum, halkta muazzam çapta dalgalanmalara sebebiyet vermekte. Haklı olarak milletimiz, bu köklü teşebbüs ve girişime şüphe ve kaygı ile bakmaktaydı.
Çünkü yukarıda belirttiğimiz üzere müessese ile mensûp ve bağlıları birbirine karıştırılıyor. İmâm-Hatip Okulları’nın orta kısımları hedef hâline getirilmiş bulunuyordu! -Varsa şayet- ferdî hatâ ve kusûrlar, bütün mensûplara sıçratılıyor; o da yetmezmiş gibi okulları ithâm ve töhmet altında bırakılarak, kapatılmak isteniyordu!
Varsa, suçlu kişilerin yakasına yapışmak dururken; okullara cephe almak, ortadan kaldırmaya çalışmak, samîmiyet ve tarafsızlıkla bağdaşır bir yanı olmayan esef verici ve tarihî bir yanılgıydı. Mânevî mes’ûliyeti indallah çok büyük olsa gerekti.
Hâlbuki bazı aksama ve eksiklikler yüzünden vatanına, milletine ve dînine bağlı gençler yetiştiren İmâm-Hatip Okulları’na karşı çıkarcasına bir reforma gitmek, Türkiye’nin geleceğine sekte vurmaktan / engel olmaktan başka bir şey değildi!
Nitekim, GAP için bir kuruş kredi vermiyen Batı’nın; -ne hikmetse- “8 yıllık kesintisiz temel eğitim” uygulaması için kesenin ağzını açarak külliyetli miktar parayla destek olması; bizleri acı acı düşündürmüştü.
1977 - 1999 arasında üniversitede hocaydım. Bir çeyrek asra yakın zaman içinde, önümden binlerce talebe geçmiş bulunmaktadır. Yurdun her yöresinden çeşitli okullardan mezûn talebelerle haşir neşir oldum.
Şüphesiz her öğrenci makbulüm olmuş, her biri nazarımda aynı değerde görülmüş, hepsine aynı şefkat, ihtimam ve özeni göstermiş, hepsine büyük bir istek ve arzu ile derslerimi takrîr etmiş / okutmuştum.
Bu uzun zamân zarfında öğrencilerimin önemli bir kısmını İmâm-Hatip Okulu mezûnları teşkîl etmişti. Ne yalan söyliyeyim, İmâm-Hatip Okulu menşeli öğrencilerim, diğer okul çıkışlılarına göre  -istisna kaideyi bozmaz- gerek hocalarına karşı, gerek talebe olarak birbirleriyle olan ilişkilerinde, gerekse derslerine gösterdikleri ilgi ve alâkada, derslerini kavrama, anlama ve öğrenmekte daha ileri olduklarını müşahede etmiş / gözlemlemiştim.
Bu vaziyet; aynı kabiliyet ve cevheri taşıyan bütün çocuklarımızın bir kısmının mânevî eğitim ve öğretimden daha fazla geçmiş olmalarından kaynaklanmaktaydı.
Gönül, hepsinin aynı ulvî havayı hep beraber teneffüs etmesinden yanadır. O zamân mes’ele kalmayacak. Koca Âkif’in belirttiği gibi inançlı nesiller oluşacak. İnançsızlığın ne büyük eksiklik olduğu daha iyi anlaşılacak ve görülecektir:
“Îmândır o cevher ki; İlâhî ne büyüktür.
Îmânsız olan paslı yürek; sînede yüktür!”

Okunma Sayısı: 1055
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • atalay KONUR.alp

    24.9.2012 00:00:00

    imam hatip liselerinde verilen islami bilgiler(içinde ahlak,davranış,edep günah,sevap,doğruluk ,yalan,ahiret vs vs) eğitileni doğru iyi ve güzele götürür.dolayısiyle devlete,millete toprağa bayrağa ihaneti düşünemez ve hainlere karşı birlik oluşturur.Klasik liselerde dini eğitim yok denecek kadar veriliyor.İHL öğrencisi klasik lisenin tam derslerini asli olarak öğrenip yüksek olullara bu bilgiyle katılıyor.Bu İHL mezunlarına okuyanlara okuyacaklara devlet her türlü kolaylığı ve desteği vermesi ülke menfaatinedir.Aksini düşünenlerde art niyet ararım

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı