"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zaman ve gerçekler

MUHSİN BOZKURT
10 Haziran 2022, Cuma
Mazide teorik ve soyut olan bir şey, gelecekte apaçık, anlaşılır bir hâl ve durum almış olabilir.

Nitekim şöyle gerçekleşmiştir: Âlem, kâinat, evren ve dünyada istikmal meyli gelişme ve olgunlaşma isteği vardır.

Onun ile âlemin hilkati gelişme kanununa tabi ve bağlıdır. İnsan ise, kâinat ağacının meyvesidir.

Yine o ağacın parçalarından biridir. Böyle olduğu için, onda bile, istikmal meyli mevcuttur.

İşte bundan ötürü insanda, bir terakki meyli vardır.

Bu meyil ile, fikirlerin birbirine eklenmesi gerçekleşir. Bu gibi yardımlaşmalar sonunda tekâmül meyil ve isteği gelişerek; neşvünema bulur.

Fikirlerin baş başa vermesi, birbirini desteklemesi ile temel esaslar; mükemmel hâle gelerek açılır ve genişler.

Bu güzel başlangıç yani temel esasların olgunlaşması ise, kainat fenlerinin tohumlarını; yaratılışın sulbünden, zamanın terbiye ettiği bir zemine bırakmakla aşılamada bulunur. O tohumlar da, tedrici olarak büyür, gelişir.

Geçmişte gayet teorik, gizli ve delile muhtaç idiler. Çünkü görüyoruz şu anda Coğrafya, Kozmoğrafya, Kimya ve Mühendislikle alâkalı nice meseleler var ki; bu zamanın çocukları için bile gizli tarafı kalmamıştır.

Halbuki, İbni Sina ve emsaline nazarî teorik ve gizli kalmışlardır. Oysa, hikmetin pederi ve üstadı hükmünde olan İbni Sina; zekâsının keskinliği noktasında; bu zamanın yüzlerce hükema / hakîm ve filozof ve bilim adamlarıyla muvazene olunsa, İbni Sina hepsine karşı tercih edilecek ve yüksek tutulacaktır.

Nitekim, bu mahiyet ve ilimdeki bu keyfiyeti sebebiyle, İbni Sina’nın “Tıpta Kanun” kitabı, asırlarca Batı üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulup durmuştur.

Bu bakımdan noksaniyet İbni Sina’da değil. Çünkü o ibni zamandır, kendi zamanının çocuğudur. Onu nakıs ve eksik bırakan, zamanın noksaniyeti idi. 

*

Şu hakikat ve gerçeği de, nazarı dikkate almak lâzımdır: Meseleler iki kısımdır: Birisine fikirlerin telâhuku ve eklenmesi tesir eder. Belki ona bağlıdır. Nasıl ki, maddiyatta büyük bir taşı kaldırmak için, yardımlaşma gereklidir.

Diğer kısımda, esas itibariyle birbirine katılım ve yardımlaşma tesirsiz ve etkisizdir. Bin de, bir de birdir. Nasıl ki, bir uçurumdan atlamak veyahut dar bir yerden geçmekte insanların tamamı ve fert olarak her biri, birdir. Teavün fayda vermez.

Bu kıyasa binaen fenlerin bir kısmı, büyük taşın kaldırılması gibi yardımlaşmaya muhtaçtır. Bunların çoğu, maddî ilimlerdendir. Diğer bir kısmı ikinci örneğe benzer.

Tekemmülü birden yahut buna benzer bir şekilde olur. Bunun çoğu maneviyat veya ilâhiyat ilimlerinde söz konusudur. 

Hem de nazarı dikkate almak lâzımdır ki: Kim bir şeyde çok meşgul olsa, galiben / bu durum onun çoğu kere, başka şeyde gabileşmesine sebebiyet verir. Bu sırra binaendir ki, maddiyatta çok meşgul olan, maneviyatta yabancılaşır.

Bu noktaya nazaran, maddiyatta mahareti olanın; maneviyatta dinlenilmeye lâyık değildir.

Evet, her şeyi maddiyatta arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise, maneviyatta kördür.

Okunma Sayısı: 1333
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Çetin

    10.6.2022 12:16:13

    Maşaallah. Muhakemat'tan derlenen bu tesbitlerin şerhi harika olmuş, tebrikler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı