Cumhur İttifakının karşısındaki Millet İttifakını Zillet İttifakı olarak tanımlayan CB Erdoğan’ın, Akşener’in cepheyi Millet İttifakına oy verenler olarak genişletmesi üzerine, siyasette yeni bir kavga alanı açıldı.
Akşener’in kendisine, partisine ve ittifakına yapılan sert müdahalelere, aynı sertlikte cevap vermeye başlaması üzerine, Türk siyasetinde tansiyon oldukça yükseldi.
HDP’nin batı illerinde aday çıkarmayışını Millet İttifakına destek verme olarak yorumluyor Cumhur İttifakı. Batı’da daha önce HDP’ye verilen oyların, bu yerel seçimlerde Millet İttifakına akacağını düşündüklerinden Millet İttifakı HDP ile ittifak kurdu yorumunu yapıyorlar ve bu sebeple Millet İttifakını hainlikle suçluyorlar. Fakat HDP’ye oy veren aynı Doğu Güneydoğu kökenli vatandaşlarımızın oylarının kendilerine akacağını düşünselerdi, yaklaşımları muhtemelen bu şekilde olmayacaktı.
Kuşkusuz demokrasilerde, faaliyetlerine izin verilen siyasî partilere verilen her oy kutsaldır, çünkü milleti oluşturan her bir vatandaşın iradesinin tecellisidir. Anket çalışmalarında önde gözüken Ankara’yı Millet İttifakı kazansa, Ankara’yı hainler ve zillet içindekiler mi kazanmış olacaklar? Böyle bir yaklaşımı kabul etmek tabiî ki mümkün değil.
Millet İttifakını Zillet yani aşağılık bir ittifak olarak tanımlayan CB Erdoğan, ‘size terörist diyorlar’ çıkışından sonra, Akşener’e hapis tehdidi bulunan ifadeler de kullandı. Türkiye’de muhalefeti temsil eden bir liderin bırakın tutuklanmasını, bunun bahis konusu yapılması bile ülkeyi zora sokar. İktidar karşısına çıkan muhalefeti susturmak yerine; kendisi de konuşup ikna etme metodunu seçmeli. Demokrasi bir ikna rejimidir, sindirme, susturma rejimi değildir. Bu susturma ve tehdit yaklaşımının şimdiki yerel seçimlerde Cumhur İttifakına oy kaybettireceği de kesin.
Kanaatimce, Akşener’in Aydın’da, Denizli’de “CB Erdoğan size terörist diyor” deme hakkı nasıl yoksa, CB Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin karşısındaki rakiplerine her gün “Zillet” yani “aşağılıklar” olarak hitap etme hakkı da yok. Bunlar demokrasilerde kabul edilemez şeyler.
Türkiye siyasetinin, hitabet seviyesinin karşılıklı saygının, yine dip yaptığı bu seçimlerde yaşanan süreç maalesef sonuçların önüne geçiyor. Seviye bu olduktan sonra o kazansa ne olur, bu kazansa ne olur diyeceği geliyor insanın. Meselâ bir boks maçı izlemek için tv’nin karşısına kurulmuşsunuz. Mücadele başlıyor, fakat bir bakıyorsunuz, maçta yumruk atmak dışında her şey var. Avuç içi vurma, rakibin kulağını ısırma gibi bütün kural dışı hareketler mevcut. Zannederim böyle bir maçı diskalifiye olacakları için her iki boksör de kazanamazdı. Siyasette maalesef diskalifiye mekanizması yok, mecburen maç süresinin bitmesini bekleyeceğiz.
Maçı en az kural dışı hareket eden boksör kazanacak.
Çünkü bizim milletimiz mağdur olanlara ya da kendini mağdur olduğuna inandıranlara daha fazla destek verir.