Bektaşi, bir ahbabının evine yemeğe gitmişti. Adamcağızın karısı hastalandığından, bütün işleri başına kalmıştı. Bir aralık sıkıştı, Bektaşi’ye:
”Birader, al şu parayı da bana köşebaşındaki bakkaldan bir okka şeker getir” dedi.
Bektaşi: “Gidemem alış-verişe aklım ermez” diye kesip attı.
Ev sahibi şeker almaya giderken: “Bari ben gelinceye kadar ocaktaki yemeğe bakıver, yanmasın” dedi.
Bektaşi gene, “Ben yemekten anlamam” diye itiraz etti. Yemekler piştikten sonra, ev sahibi mutfaktan seslendi, “Ne olursun, gel de şu yemekleri sofraya beraber taşıyalım.”
Bektaşi, “Yok ben tencereyi deviririm, olmaz. “ dedi.
O işi de kendi başına gören ev sahibi nihayet, “Gel, sofraya buyur” deyince, Bektaşi, “A dostum, senin de işin bitmiyor, bunu kabul etmesem kızacaksın” diye koşarak geldi.
(Latifeler, Nükteler)