İman ve Kur’ân hakikatlerini önce nefsimizde yaşayıp, sonra ‘muhtaç gönüllere nasıl ulaştırırız; gençleri iman ve neşriyat hizmetlerine nasıl teşvik edebiliriz, Gazetenin 50. yılında taze bir aşk ve şevkle neler yapabiliriz’ diye birlikte ‘sesli düşünmeye’ devam ediyoruz:

* İslâmın ilk yayılma döneminde ve Nur hizmetinin geçmişinde gençlerin yeri büyüktür. Nebevî ölçüler nazara alınarak; gençlere bir şey empoze etmek değil, onları dinleyip, tanıyarak; kabiliyetlerine ve ilgi alanlarına göre iman ve neşriyat hizmetine teşvik etmek esastır.

* Gençlerin yaptığı hizmetleri takdir etmek, alkışlamak, teşvik etmek ve en önemlisi onlara güvenmek gerekir. Onların hata yapmalarına ve hatalarını telâfi etmelerine müsamaha ile yaklaşmak lâzımdır.

* Belli zamanlarda gençlerle toplantılar yaparak; onların her konuda yetişmelerini sağlamak, onları seminer ve konferanslara konuşmacı ve yazar olarak hazırlamak bir hedef olarak düşünülebilir.

* Gençlerle birlikte yurt içi gezileri yapılabilir. Bir rehber eşliğinde 3-4 kişilik ekipler halinde Anadolu turu yapılıp, Nur menzilleri gezilebilir. Dershaneleri görmek, cemaati tanımak, şevk alma ve şevk vermeye vesile olur.

* Gençler için yarışmalar düzenlenebilir. Ödül olarak; meselâ bir hafta yurt dışı tatili, bilgisayar vs. verilebilir. Yurt dışı hizmetleri tanıtılıp, istekli ve kabiliyetli olanlar, orada hizmete teşvik edilebilir. Gezi notlarını yazmaları istenebilir.

* Her okuyucu fahri bir muhabirdir. Özellikle gençler için fahri muhabirlik kartı düzenlenebilir. Mahallinde il, ilçe ve köyleri tanıtıcı yazılar, haberler talep edilir. Öğretmenler öğrencilerini bu konuda teşvik edebilir. Türkiye’de 81 il, 921 ilçe, 40 binden fazla köy var. Yurt dışı da dahil edilirse, muazzam bir yazı ve haber potansiyeli olduğu açığa çıkar.

* Üniversite bulunan ve talebe potansiyeli olan şehirlerde, vakıf merkez ve şubelerinde ‘yazarlık atölyesi’ kurulup teşvik edilebilir.

* Geçmişte yapılan önemli neşriyat hizmetleri, manşetler, araştırma ve gazetecilik seminer notları ile bütün Külliyat bir flaş belleğe yüklenerek gençlere hediye edilebilir. Genç yazarlara meselâ üzerinde “Sadece gerçekleri yazmalısın; yazamıyorsan kalemini kırmalısın” yazan kalem ve Yeni Asya rozeti hediye edilebilir.

* Gençlerdeki fedakârlık ruhunu harekete geçirerek; iman hizmetinde korku hissi taşınmaması gerektiğini bilfiil göstermek ve yasak imajını kırmak çok önemlidir.

* Gazetede halkla -gençlerle- ilişkilerden sorumlu bir kişi tayin edilse güzel olur. Gazeteyi ziyaret edenlere rehberlik edecek, belli zamanlarda arayıp soracak, irtibatı devam ettirecek birisi olursa büyük hizmetlere vesile olabilir.

* Gençlere nöbetçi yazı işleri müdürlüğü yaptırmak, manşet ve haberleri -zaman zaman olduğu gibi- birlikte hazırlamak teşvik edici olabilir.

* Sosyal medyaya ilgi ve kabiliyetleri nazara alınarak Bilişim birimi gençlerle güçlendirilebilir, digital ortamda hizmet teşvik edilebilir. Digital gazeteye hazırlık yapılabilir.

* Yurt dışında hizmetimizi bilen fertlerle, bilhassa gençlerle irtibata geçilerek eksikliği hissedilen dış politika, İslâm âlemi ve diğer ülkeler hakkında yazı, haber ve tercüme konularında ihtisaslaşma sağlanabilir.

* Gençlere çeşitli konularda hap kitapçıklar, broşürler, fanzinler (düzensiz çıkan dergiler) hazırlatılabilir. ‘Genç Yorum Kitaplığı’ adı altında neşredilebilir. Edebiyat, psikoloji, tarih, inanç ve felsefe alanında, geniş bir yelpazede alıntılar, tanıtımlar, paylaşımlar yapılabilir.

* Karikatür baskılı, vecize ve gazete baskılı tişörtler, kalemler, çıkartmalar, anahtarlık ve çantalar, kitap ayraçları, kahve takımı vs. hediyelik eşyalar hazırlanabilir. Bunlar hem bürolarda satışa sunulabilir, hem gençlere ve ziyaretçilere hediye edilebilir.

* Sanal ortamda oluşturulacak bir ‘bilgi bankası’ ve kurulacak AR-GE birimi orijinal fikirler, projeler üretebilir. Bunlar meşveretlerde müzakere edilip uygun olanlar imkân ve şartlara göre hayata geçirilebilir.

***

‘Taze Bismillah’ deyip hele bir düşünmeye başlayın. Gençleri hizmetin içine katın; daha ne orijinal fikirler ortaya çıkacak! Bazılarına sizler bile şaşıracaksınız. Düşünmek, hayal etmek biraz zordur ve emek ister. Ama büyük yolculuklar, büyük dâvâlar hep küçücük bir adımla başlamadı mı? 

Ne dersiniz?