"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm sağlığa iyi gelir (2)

Mustafa Gönüllü
25 Aralık 2019, Çarşamba
Öfke duygusu gibi her duygunun nasıl kullanılacağını İslâm dininden öğrenmekteyiz. Yeter ki dinimizin verdiği ölçülere talip olalım. Maalesef ülkemizde şiddet ya da cinayet gibi bir olay yaşandığı zaman ülkece olayın sonucuna takılı kalıp, sürece hiç ehemmiyet vermemekteyiz. Bir ya da iki hafta olay üzerine konuşulup unutulan bu vak’aların oluşum sürecine daha çok dikkat edilseydi, belki de menfi sonuçlarla karşılaşılmayacaktı. Bunun için maddî gözlerle bakılmayıp manevî temellere dayanan bir sistemin hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Manevî hastalıklara çözüm üretebilmek için öncelikle bu hastalıkların oluşum sürecini tanımlamamız gerekmektedir. Bu tanımlamayı da, ahir zaman fitnesinin başı olan Deccal fitnesine karşı en iyi mücadeleyi veren, asrın Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur eserlerinden öğreniyoruz. Maddiyat gözlüğüyle bakan ve o gözlüğü her yere yayan fesat komitelerine karşılık manevî pencereleri açan Risale-i Nur’da manevî hastalıkların oluşumu ve tedavi süreci açıkça belirtilmektedir.

Her manevî hastalığın kökeni, insanda bulunan üç temel kuvvetin (akıl, şehvet ve öfke) aşırı kullanılmasına (ifrat) ya da yeterince kullanılmamasına (tefrit) bağlı oluşmaktadır. Bu üç kuvve vasat, yani olması gereken derecelerde kullanılırsa, manevî hastalıklar oluşmadan sona erer ve oluşan hastalıklar da tedavi altına alınıp iyileşme sürecine gider.

Şehvet duygusunun tefrit mertebesi “humud”dur. Yani ne helâle, ne de harama iştihanın bulunmamasıdır. İfrat mertebesi, “fücur”dur. Yani haram helâl demeyip saldırmak, yemek ve sahip olmaktır. Vasat mertebesi ise, iffettir. Yani helâle şehvetin olup, harama olmamasıdır.

Öfke duygusunun tefrit mertebesi, cebanettir ki kişi korkulmayan şeylerden bile korkar. İfrat mertebesi tehevvürdür. Kişi ne maddî ve ne manevî hiçbir şeyden korkmaz. Vasat mertebesi ise şecaattir. Bunda ise kişi dinî ve dünyevî hukuklar için canını feda eder, ancak meşrû olmayan şeylere karışmaz.

Bir diğer kuvve olan akıl kuvvetinin tefrit mertebesi gabavettir ki, kişinin hiçbir şeyden haberi olmaz; kişide cehalet ve ahmaklık hüküm sürer. İfrat mertebesi cerbezedir ki, kişi hakkı batıl, batılı hak sûretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya sahip olur. Vasat mertebesi ise hikmettir. Hakkı hak bilip yapışmak; batılı batıl bilip kaçınmaktır.

İffet, şecaat ve hikmet sahibi bir kişi, dünyevî suçlara karışmayacağı gibi uhrevî hayatında da büyük günahlara girmeyip iki dünya saadetine nail olacaktır inşaallah.

Bu tesbitleri elde ettiğimiz Risale-i Nur eserleri, bizlerin dünyevî ve uhrevî hayatımıza hizmet etmekte, dünyevî ruhî ve sosyal hastalıklarımıza tedavi tavsiyeleri sunmakta ve en önemlisi, ahiret hayatına zarar veren ve belki de farkında bile olmadığımız hastalıklarımıza da çözümler sunmaktadır. Dolayısıyla Risale-i Nur’un her bir parçası adeta birer terapi odası gibi kişiye müsbet bakış açıları kazandırarak, akla, ruha ve kalbe ayrı ayrı tedaviler uygulamaktadır.

Sonuç olarak, maddî ve manevî her türlü hastalığın devası İslâm’da mevcuttur. Bazen en hasta olan kişiler, maddî ve gafil hekimlerdir. ‘’Eğer eczahane-i kudsiye-i Kur’âniyeden tiryak-misal imanî ilâçları alabilseler, hem kendi hastalıklarını, hem beşeriyetin yaralarını tedavi ederler, inşâallah” der. (Bediüzzaman, Barla Lâhikası)

Bir hekim İslâmî prensiplere ne kadar bağlı kalırsa o kadar hekimdir. Çünkü vazifeler içinde en kıymetli olan hayata hizmettir. Ve hayata hizmetler içerisinde en kıymetlisi, fani hayatın baki hayata dönüşmesi için çalışmaktır. Bununla beraber; “Hayat-ı ebediyeyi zehirleyecek ve bozacak bir tarzda şu hayat-ı fâniyeye hasr-ı nazar etmek (bütün dikkatini vermek); âni bir şimşeği, sermedî bir güneşe tercih etmek gibi bir divaneliktir.” (Barla Lâhikası)

Dolayısıyla maddiyat gözlüğünden maneviyat pencerelerine ulaştıracak yollardan faydalanmak gerektir, vesselâm.

Okunma Sayısı: 2350
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı