"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla’da bir ömre bedel

Muzaffer KARAHİSAR
02 Temmuz 2019, Salı 00:05
Güzel yurdumuzun her köşesinde eşsiz güzellikler vardır.

O cennet köşelerinden birisi de havasıyla, suyuyla, tabiat güzelliğiyle, sükûnetiyle, Bediüzzaman’dan kalan hatıralarıyla değer kazanmış olan Barla’dır... Nurun ilk parladığı o topraklarda her yer ve her şey insanın duygularını, hislerini, hayallerini sürekli cezp eder. İnsanlığı aydınlatan Kur’ân nurlarının doğduğu o kutlu mekânlar, gitmeye, görmeye, gezmeye, kalmaya doyum olmaz. Bu yüzden merhum Hilmi Doğan’ın: “Mümkün olsa kalacaktım bir ömür boyu Barla’da.” dillere destan şiiri hislerimize hitap eder, gerçekleri ifade eder. 

Dünya meşgalesinde ötelere yol bulur ruhumuz oralarda… Mânevî dirilişin müjdeleriyle ferahlar, huzuruyla hayat buluruz adeta... Ahir zaman kirlerinden ve beton yığınlarından bunalmış, yorgun dünyamız, mânevî iklimlerinden nur, huzur, huşu, sürur esintileri serpiştirir iç âlemlerimize… Duygularımızı şevk bulur, sevinç çığlıklarıyla çarpar kalbimiz Barla’da…

Haziranın son haftasıydı Barla’da cennet bahçesine nazar ederek Üstadın evine misafir olduk. Eve girişte coşkun akan çeşmenin soğuk, tatlı, billur suyun nezafetinden nasiplendikten sonra adım attık o huzur iklimine. Ulu çınara ve Cennet bahçesine bakan salonda oturanlar, Risale-i Nurdan ders yapıyor, bahisler okuyorlardı... İçerdeki az ışıklı oda, ahşap dolaplarıyla ve tarihi dokusuyla, manevi esintileriyle, muhabbetullah mertebelerine açılan sırlı bir mabet gibiydi. İbadethane olarak huşu ve huzur içinde namaz kılan, dua ve tefekkür eden insanları ağırlıyordu. Her köşesi Üstad ve talebelerinin hatıralarıyla dolu “O Ev”, tarihi seyri içinde bütün zamanları hadiseleriyle adeta nazarlara sunuyordu…

“…Zîşuur ibadından başka, onun nuruyla, onun hesabıyla taşı da ağacı da birer munis arkadaş hükmüne geçer; lisan-ı hal ile bizim ile konuşabilirler ve eğlendirirler.” Dünya boş olmadığını ifade eden Üstadımız Cenab-ı Hak namına her şeyi konuşturmuştur. Onun fikrine ihsan ettiği mânâlara hissedar olduğumuz gibi, hissiyatına da hissedar olmak hakkımız olduğunu ifade etmiştir. Bu yüzden Barla’da Çamdağları, yalçın kayalıkları, zümrüt yamaçlarından, kır çiçeklerine bezenmiş bağları, bahçeleri cennetâsa bahar kokularıyla adım adım Bediüzzaman’ın hissiyatını, nurun inkişafını hatırlatır her şey.

O mekânlara aşinalığımız, iştiyakımız, ünsiyetimiz ve muhabbetimiz anlamlıdır. Zulmetten nura ulaştıran kurtuluş reçeteleri o diyarlardan gönderilmiş imdadımıza…  O mümbit, bereketli topraklarda asrın kurtuluşuna Rahmet-i İlahi müjdeler, ihsanlar, hidayet nurları lütfetmiş… Adım adım her yerde Nurlar, okunmuş, yazılmış, yaşanmış… Nur kâtipleri, Üstad’dan duyduğu, asrın idraki inen nurları dağda, bağda, kırda yazmışlar, çoğaltmışlar… Nur postacıları torbalarına ekmek yerine koydukları iman hakikatlerini ilden ile, dilden dile, en ücra yerlere, muhtaç gönüllere ulaştırmışlar…

Sonra Barla Kabristanına yöneldim. Dar sokaktan dik yokuşa tırmandım. Barla insanları, evlerinin kapısı, penceresi açık, köpek bulundurmayan mütevekkil insanlar… Bediüzzaman’ın mensuplarını seven, hürmet eden, her bakımdan zarar gelmeyeceğini bilen mütevazı bahtiyarlar… Ceberrut devrinin baskıları onları yıldırmamış. Nur talebelerine hiç sırtını dönmemiş, hep kucak aşmışlar, fedakâr talebeler vermişler... Doksan iki senelik dostluklar hiç kopmamış, incinmemiş, zedelenmemiş…  

Barla’nın en yüksek yerinde ve her tarafa nazır bir tepenin üstünde güzellik tacı gibi duran kabristanının koynunda saff-ı evvel nur talebeleri, şeref misafirleriyle asude yatıyorlar. Çamdağından kekik kokusu getiren ılık rüzgârlar, ardıç ve sedir ağaçlarını hışırtılarla konuşturuyordu…  Ziyaretçilerin okuduğu Yasinler, dualar, rüzgârın sesi ve kuş cıvıltılarıyla İlahi musikinin lahuti manaları arşa yükseliyordu…

Gökyüzünün maviliklerinde akıp giden bulutlar, rüzgâr gibi geçen zamanı, yolculuğu, mukadder ayrılığı ve iftirakı hatırlatıyordu… Barla, bitmeyen güzellikleriyle, kahramanlarıyla hoş bir sada olarak bu kubbede daima anılacak ve müştak gönüllerde muhabbeti ebedi yaşayacaktır.

Okunma Sayısı: 1580
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı