Sıcakların artmasıyla, yaz tatilinde her şeyi bir tarafa bırakarak tembellik ederek dinlenme arzusu yanında; her gün dünyadaki siyasi çalkantılar, insanları içini karartan günlük haberler, kötülüğe sürüklenen gençliğin ıstırabı, dünya menfaati uğruna dini ve mukaddesatı basamak yapan anlayış, gelecek endişesiyle maddi meşguliyetlerin cazibesi, İslam ve iman hakikatlerine rağbetin azalması, adaletsizlik ve ahlaki sükût…  Gibi birçok saik kalın bir gaflet perdesini üstümüze ötüyor…

Bunlar ve benzeri sebepler insanlara vazife-i asliyesini unutturan dünya işleri nedeniyle yıllar önce Üstad, gerekli ikazını yapmış: “Bu yaz mevsimi, gaflet zamanı ve derd-i maişet meşgalesi hengâmı ve şuhur-u selâsenin çok sevablı ibadet vakti ve zemin yüzündeki fırtınaların silâhla değil, diplomatlıkla çarpışmaları zamanı olduğu cihetle; gayet kuvvetli bir metanet ve vazife-i nuriye-i kudsiyede bir sebat olmazsa, Risale-i Nur’un hizmeti zararına bir atalet, bir fütur ve tevakkuf başlar.” (Barla Lahikası, 41) 

Risale-i Nur hizmetinde bir atalet, bir fütur ve tevakkuf başlamaması için önce kendi nefsimizi hesaba çekip ıslah etmeliyiz. Asrın Kur’an tefsiri olan Risale-i Nurları okuyup müzakere etmeliyiz. Onun verdiği feyiz ve nurlarla akıl, kalp ve ruhumuzu ve manevi latifelerimizi aydınlatmalıyız. İbadet, evrat, ezkar ve tefekkürlerle arınmalıyız. Cenab-ı Hakkın ihsan ettiği nimetleri üzerindeki tevhit mühürlerini, isimlerinin tecellisini ve eşref-i mahlukat olmanın şuurunu idrak edip, manalarını anlamalıyız. 

Risale-i nurlarla kâinatta yaratılış sırlarını mütalaa ederek marifetullah, muhabbetullah, marziyatı-ı İlahiye ve lezzet-i ruhaniye götüren ulvi sünnet-i seniye yoluyla önce kendi nefsimizi ıslah etmeliyiz, tamire çalışmalıyız. Bir nevi revizyona girmek, eksiklerimizi tamamlamak ve önden giden Isparta Kahramanlarını takip edebilmek üzere Bolvadin Büyükler Okuma programına katılmak üzere yola revan olduk… 

Ağustos’un son üç günü Afyonkarahisar, Eskişehir, Kütahya, Uşak illerinden katılan gönüllülerle Bolvadin Hizmet Vakfında buluştuk. Üstadın: “Aziz Kardeşlerim, Sizler kat’i biliniz ki, Risale-i Nur ve şakirtlerinin meşgul oldukları vazife, rûy-i zemindeki bütün muazzam mesailden daha büyüktür. Onun için dünyevî merakaver meselelere bakıp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz.” (Tarihçe-i Hayat, s.731) Emir ve tavsiyesiyle gönül verdiğimiz yüce bir davaya neferler olma niyet ve şuuruyla nurlu mekânda kardeşlerle selamlaştık, kucaklaştık. 

Hz. Peygamber (asm) Tebük seferinden dönüşte ashabına şöyle buyurmuştu: “Küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz.” Başka bir hadis-i şerifte: “Hakiki mücahit nefsine karşı cihat açan kimsedir.” sözleriyle her an şeytanın desiselerine ve kötülüğü sevk eden nefsin tehlikelerinden içtinap ederek istikameti bulabiliriz. Üstad, nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez, sözünden hareketle bütün maddi ve manevi varlığımızı yaratılış gayelerine uygun kullanmanın eğitimini, talimini yapmak, dersini almak, sıdk, sebat ve sadakatle Üstadın yoluna devam etme ümidiyle kardeşler meclisine dahil olduk. Dünya gailesi, meşgalesi, meselesi namına ne varsa hepsini dışarda, zihnimizden uzaklara bıraktık. 

Her yaştan insanların toplandığı büyük salonda eline kitapları alıp sessizlik içinde tefekkürle, ihtimamla, mütalaa ederek okuyan insanların aklına, kalbine, ruhuna tesir eden nur hakikatleri, simalarına da nezih güzellikler yansıtıyordu. Kılınan namazlar, okunan Kur’anlar, Cevşenler, yapılan tesbihatlar, edilen dualarla ve Risale-i Nur derslerinin verdiği nur hakikatleri iç alemlerimize huzur, huşu ve saadetler verdi. Asrın hastalıklarına reçeteler, dertlerine çareler gösterdi.

Sadece Allah rızası için toplanmış güler yüzlü, samimi insanlarla görüşme, ünsiyet, sohbet ve muhabbetlere doyum olmuyordu. İslamiyeti Asr-ı Saadet anlayışıyla yaşayan insanların takva anlayışı, amal-i salih ve adalet-i mahza hususlarındaki hassasiyetleri Cenab-ı Hakkın rızasına matuf güzelliklerdi. Sohbet arasında söylediği ilahilerle gönülleri coşturan İhsan yıldırım, katılanların en yaşlısı ve kıdemli okuyucu Mustafa Beydemir ortama renk kattılar. Bolvadin eşrafı kardeşlerin ev sahipliği, misafirperverliği, kusursuz hizmetleri takdire şayandır. Bolvadinli hanım kardeşlerin yapıp gönderdikleri çeşitli, lezzetli ev yemeği ikramları yapılan dualarla sevaplara ve rıza-i İlahiye mazhar olmuştur inşallah.