Yurdun her köşesinde anma programlarına katılan insanlarla salonlar dolup taştı. Her yerde farklı konuşmacılar, panellerle konferanslarla, seminerlerle Bediüzzaman’ı ve nur talebelerini anlattılar. Kısa film gösterileri, şiirler, ilahiler, gösteri sanatları ve sergiler yapılan faaliyetlere renk kattı, anlam kazandırdı.

Ülkemizin üstüne fetret gibi çöken karanlık ve inkârcı bir devrin zor şartlarında yapılan baskılar, çekilen sıkıntılar, katlanılan zahmetler, zehirlemeler, hapisler ve ölüm tehditleri nur meşalesini söndürememiş. Muhtaç gönüllere ulaştırılan Nur Risaleleri, yurdumuzun her köşesine elden ele, dilden dile ulaşmış, ülke sınırlarından taşmış, dünyada birçok devletlerin dillerine çevrilmiştir. Her yerde dershaneler açılmış. “Bu sayede hakikat-i imaniye her tarafa yayıldı. Bu sayede Nur mekteb-i irfanının yüz binlerce, belki de milyonlarca talebeleri yetişti…”(Emirdağ Lahikası)  

Çağımızı Kur’ân nuruyla aydınlatan Bediüzzaman’ı anma ve anlama faaliyetlerini izlerken maznunların haline bazen hislendik, hüzünlendik, gözlerimiz doldu, yüreğimiz burkuldu. Bazen de nur talebelerinin metanetine, fedakârlıklarına, kahramanlıklarına, hakkı müdafaa hasletlerine, İslam ve iman dâvâsına sıdk ve sadakatlerine imrendik, iftihar ettik, heyecanlandık. İmkânsızlık içindeki şevk ve gayretlerine manen minnet duyduk, dua ettik, kalben alkışladık. 

Risale-i Nurların ilk telif yıllarında nur talebeleri, saf, temiz, berrak duygularla, ihlas ve samimiyetle her türlü meşakkate rağmen Bediüzzaman’ın Kur’ân ve iman hizmetine, yani sahabe mesleğine talip olmuşlar. Asrımızda duygularıyla, inançlarıyla, fedakarlıklarıyla Kur’ân ahkamına riayet ve sünnet-i seniyye’ye tam ittiba ve imtisal ederek “Maddi ve manevi her şeyden feragat meleğinden” ayrılmadan Asr-ı Saadet Müslümanı gibi yaşamaya gayret göstermişler. 

Nurların ilk telif yıllarında saffı evvel nur talebelerin destansı hayat tarzı, mânevi hissiyatları, yeniden diriliş hikayeleri, hizmet ölçüleri, sadakat dereceleri, teslimiyet heyecanları Tarihçe-i Hayat’ta, Risale-i Nur satırlarında ve lahika mektuplarında görülmektedir. En zor şartlarda, ağır zahmetler ve sıkıntılı mahkumiyetler de bile Üstada olan muhabbetleri zerre kadar eksilmeden devam etmiştir. Gayet dikkatli, nezaketli, zarif ve latif hitapla yazılan lahika mektuplarında: İlmi, edebi ifadelerle Kur’ân hizmetine sadakati, çalışma gayreti, nurlarla huzur bulanları, Üstadın meslek ve meşrebindeki ölçüleri anlatılmaktadır. 

Anadan, yardan, serden geçerek Üstadın etrafında toplanan nur talebeleri, manevi bir elmas kılıç olan kalemleriyle tekniğe meydan okumuşlar. Baskının, zulmün, hapsin ve her türlü şiddetin kol gezdiği karanlık, ceberut devrinde kuvvetli, ciddi, samimi, fedakâr birer kahraman nefer olarak omuz verdikleri Kur’ân davasıyla muhtaç gönüllere ulaştırmışlardır.

Zulmün ve inkârcı devrin zifiri karanlıklarını iman nurunun meşalesiyle aydınlatan Bediüzzaman, kalemiyle insanlığa ışık tutmuştur. İlim, irfan, feyiz dağıtan, ömrünü davasına adamış, bütün varlığıyla sadakat ve vefa timsali olan mümtaz insanların hizmetlerini dualarla alkışlamış.

Başka bir yazıda: “Risale-i Nurun her bir kitabını okurken, o zamanki nur talebelerinin duyduğu sevinci, heyecanı, hayreti ve hissiyatı yeniden yaşayabilmek, lahuti zevkleri tadabilmek, keramet-i Kur’âniye ve inayet-i İlahiye olduğunu görebilmek ve o zamanın sırlarına vakıf olabilmek için nur mektuplarının feyizli musluğundan kana kana içmeliyiz” demişiz.

O devrin mübarek saffı evvellerine Üstad: Talebeler, kardeşler, dostlar, Kâtipler, naşirler, sıddıklar, şakirtler, mübarekler heyeti, Isparta Kahramanları ve nur postacıları, ümmi ihtiyarlar, masum çocuklar… gibi tabirler ve payelerle şereflendirmiş…

Üstadın vefatının 59. Seneyi devriyesi ve Yeni Asya’nın istikametle tamamladığı 50. Yıl faaliyetleri bizleri tedai efkârla nurlu hatıralar, ibret ve derslerle dolu nezih bir mazinin huzur verici enginliklerine alıp götürdü… 

Onların iç dünyasında parlayan nurun, huzurun, huşunun sırları, şifreli ve işaretleriyle; Cennet âsâ bahar müjdelerini belki daha yakında, yanımızda ve içimizde hissedebiliriz…